Artan enerji maliyetleri ve ucuz Çin çeliği ithalatı nedeniyle yıllardır derin bir krizin içinde bulunan Almanya’nın çelik sektörü, hükümetin gündemine taşındı.
Başbakan Friedrich Merz, sektöre destek yollarını görüşmek üzere perşembe günü Berlin’de sanayi temsilcileriyle bir araya geliyor.
Almanya’nın sanayi gücü tarih boyunca çelik üretimiyle yakından bağlantılı oldu. Demiryollarının inşasından iki dünya savaşındaki askeri üretimlere ve 1950’lerin ekonomik mucizesine kadar çelik, ülkenin gelişiminde kilit rol oynadı.
Bugün de Almanya, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise yedinci büyük çelik üreticisi konumunda. İnşaattan otomotive, makine mühendisliğinden ihracata kadar birçok sektörde çelik temel bir hammadde.
WV Stahl verilerine göre sektörde doğrudan 80 bin kişi çalışıyor, ancak çeliğe bağımlı sanayi kolları yaklaşık dört milyon kişiye istihdam sağlıyor.
Dünyanın en büyük çelik üreticisi olan Çin, yıllardır dünya piyasalarını düşük fiyatlı çelikle doldurarak Alman üreticileri zor durumda bırakıyor. 2022’deki Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte enerji fiyatlarındaki ani artış da sektöre ağır darbe vurdu.
Enerji maliyetleri düşmüş olsa da savaş öncesi seviyelerin üzerinde kalmaya devam ediyor. Ülkedeki çelik üretimi hâlâ 2022’nin yüzde 10-15 altında seyrediyor.
Agora Industrie düşünce kuruluşuna göre 2024’te Almanya’daki çelik tesislerinin dörtte biri geçici olarak kapatıldı. Dev çelik üreticisi Thyssenkrupp, 2030’a kadar üretimini yüzde 30 azaltmayı ve çalışanlarının üçte birini işten çıkarmayı planlıyor.
Merz’in çağrısıyla düzenlenen toplantı, hem üreticileri hem de çelik sanayisinin yoğun olduğu eyaletlerin liderlerini bir araya getirecek. Amaç, sektörün “rekabet gücünü artırmak ve geleceğini güvence altına almak.”
Hükümet, aynı zamanda Avrupa Komisyonu’nun Çin menşeli ucuz çeliğe karşı önerdiği sert önlemler konusunda da tutumunu netleştirmek istiyor. AB, çelik ithalat vergilerini yüzde 50’ye çıkarmayı ve gümrüksüz ithalat kotasını yüzde 47 azaltmayı planlıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin çeliğine uyguladığı yüzde 50’lik gümrük vergileriyle benzerlik taşıyan bu öneri, Almanya’nın en büyük işçi sendikası IG Metall tarafından “adil” bulunuyor.
Buna ek olarak, Berlin 2025 Ocak ayında devreye girecek bir enerji sübvansiyonu programıyla sanayinin elektrik maliyetlerini düşürmeyi hedefliyor. Ekonomi Bakanı Katherina Reiche, bu desteğin “çelik sektörünün rekabet gücü için kilit önemde” olduğunu söyledi.
Toplantıda sektördeki karbonsuzlaşma süreci de ele alınacak. Çelik üreticileri, hidrojen ve yenilenebilir enerjiyle “yeşil çelik” üretimine geçmeyi planlıyor. Ancak bu dönüşüm, halihazırda finansal sıkıntı yaşayan şirketler için büyük yatırım gerektiriyor.
Thyssenkrupp’un Duisburg’daki tarihi tesisinde yeşil çelik üretimi 2027 için planlanmıştı, ancak projenin geleceği belirsiz. Şirketin çelik bölümünü devralmak isteyen Hindistan merkezli Jindal Group, kontrolü ele geçirirse yeşil üretim planlarını hızlandırma sözü verdi.
Ancak Merz daha önce “yeşil çeliğin” büyük ölçekli üretimde ekonomik olarak rekabetçi olup olamayacağı konusunda şüphelerini dile getirmişti.
Agora Industrie Direktörü Julia Metz, hükümete “yatırım güvenliği sağlayacak açık siyasi sinyaller” gönderme çağrısında bulunarak “yeşil dönüşümün net bir stratejiye ihtiyacı olduğunu” vurguladı.
