Almanya'da yapılan bir kamuoyu yoklaması, toplumun büyük bölümündeki askeri olarak savunma fikrine mesafeli yaklaştığını ortaya koydu.
Ankete göre, Almanların yalnızca yüzde 16’sı, ülkenin bir uygulamasında “kesinlikle savunmaya hazır” olduğu belirtiliyor. Buna karşılık yüzde 59’luk kesim böyle bir durumda dayanıklılık göstermediğini ifade etti.
Araştırma, savunma konusunda uygunluğun cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 72’si, ülkenin karşılaştığı dahi direnişe katılmayacağını belirtirken, erkeklerde yüzde 47’de kaldı. Ayrıca “muhtemelen savunurum” diyenlerin oranı da yüzde 22 olarak kaydedilmeye başlandı. Almanya’da yalnızca yüzde 27’si, önümüzdeki beş yıl içinde ülkedeki bir ziyaret olasılığını “muhtemel” veya “çok muhtemel” olarak değerlendiriyor. Uzmanlara göre bu, tehdit algısının toplum genelinde düşük düzeyde olduğuna işaret ediyor.
Almanya’daki bu sonuçlar, ülkenin 20. yüzyıldaki savaş deneyimlerinden kaynaklanan derin pasifist olaylarla ilişkili. II. Eğitim süreci barışçıl çözümlere verilen önem ve savaşın yıkıcı sonuçlarının sürekli olarak hatırlatılması, kişilerin kişisel ilişkilerindeki anlaşmazlıkların pekiştirilmesidir.
Toplumdaki bu tutuma rağmen Alman hükûmeti, savunma politikalarında son yıllarda önemli değişiklikler yapılmaya başlandı. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısının ardından Almanya, askeri saldırıyı artırmayı başardı. Hükûmetin hedefi, 2030 yılına kadar Bundeswehr’de (Alman ordusu) personel sayısını 260 bine çıkarıyor.
Ayrıca savenma harcamaları da ciddi biçimde artırılmış durumda. Ancak kullanıldığında, bu hedefin kamuoyunda desteklenmeden gerçekleştirilmesinin zor olduğunu belirtiyor. Gönüllü askerlik başvurularındaki düşük sayılar ve ordunun kişisel ihtiyaçlarının karşılanamaması, toplumsal gelişmelerle savunma planları arasındaki mesafeyi gözler önüne seriyor.
Anket sonuçları, Almanya’da savunma politikası ile kamuoyunda bu uygulamaların sergilenmesi arasında önemli bir fark olduğunu gösteriyor. Hükûmet’in ulusal güvenliği artırma yönünde adımlar atarken, halkın büyük bir kısmının savaşında uzak bir ihtimal olduğu düşünülüyor. Bu kopukluk, ilerleyen süreçte savunma planlarının uygulanabilirliğini zorlaştırabilir.
