Almanya’nın aşırı sağcı partisi AfD, son dönemde casusluk suçlamalarıyla ciddi bir şekilde gündeme geliyor.
Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, son dönemde casusluk iddiaları ve yabancı ülkelerle ilişkileri nedeniyle yeniden tartışma konusu oldu.
Federal hükümete yöneltilen ve Alman ordusu (Bundeswehr) ile kritik altyapılara dair detaylı bilgiler içeren çok sayıda soru önergesi, güvenlik çevrelerinde dikkat çekti. Uzmanlar, AfD’nin bu önergeler aracılığıyla stratejik bilgileri topladığı ve bunların yanlış ellere geçmesi halinde ulusal güvenlik riski doğabileceği uyarısında bulunuyor.
Partinin özellikle Rusya ile yakın söylemleri, Moskova ziyaretleri ve Putin yönetimine yönelik anlayışlı tutumu, kamuoyunda şüpheleri artırıyor. Alman güvenlik yetkilileri, bu ilişkilerin Almanya’nın dış politika ve güvenlik çıkarlarıyla çelişebileceğini belirtiyor.
Tartışmaları büyüten bir diğer gelişme ise, AfD bağlantılı bir çalışanın Çin lehine casusluk yaptığı gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılması oldu. Bu olay, partinin iç yapısında yabancı istihbarat bağlantılarına dair endişeleri daha da derinleştirdi.
Federal Meclis’teki diğer partiler, AfD’nin güvenlik politikalarındaki tutumunun artık “demokratik sistem için ciddi bir tehdit” oluşturduğunu savunuyor.
Almanya İçişleri Bakanlığı’na bağlı Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), AfD’yi uzun süredir “şüpheli vaka” olarak izliyor. Bu durum, partinin devlet kurumları içindeki faaliyetlerinin ve uluslararası bağlantılarının daha yakından denetlenmesine neden oluyor.
AfD ise iddiaları reddederek, hükümeti “politik rakipleri susturmaya çalışmakla” suçluyor. Ancak uzmanlar, casusluk şüphelerinin Almanya’da seçim sürecini ve güvenlik politikalarını derinden etkileyebileceğini vurguluyor.
