Sıla yolunda nelere dikkat edilmelidir?

HABER MERKEZİ – İyice araştırma yaparak yol güzergahı ve tatil yapılacak yerlerin özellikleri hakkında bilgi edinmeleri, gereken rezervasyonları yapmaları gerekir. İş tesadüfe bırakılmamalıdır. Araba ile tatile gidecek olanlar tatili evden başlatsınlar. Uykusuz ve acele ile ecele gitmesinler. Bir yıl yorulduk dinlenelim, tatil yapalım. Enerji depolayalım. Fakat tatil, boşa vakit harcamak, tembellik etmek değildir. Boş boş

DEVİN YAZAR 02 Temmuz 2019 GEZİ

HABER MERKEZİ – İyice araştırma yaparak yol güzergahı ve tatil yapılacak yerlerin özellikleri hakkında bilgi edinmeleri, gereken rezervasyonları yapmaları gerekir. İş tesadüfe bırakılmamalıdır.

Araba ile tatile gidecek olanlar tatili evden başlatsınlar. Uykusuz ve acele ile ecele gitmesinler.

Bir yıl yorulduk dinlenelim, tatil yapalım. Enerji depolayalım. Fakat tatil, boşa vakit harcamak, tembellik etmek değildir. Boş boş gezip, para ve zaman israfı yapmak hiç değildir.

Temel felsefemiz şudur: Tatil yapalım, ama kulluğumuzu, ibadet bilincimizi tatile çıkarmayalım.

Her şeyden önce biz kuluz. Kulluk, “oluncaya” kadar değil, ölünceye kadardır. Kulluğumuzu, öğrenme ve öğretme görevimizi tatile çıkaramayız. Yaşatma heyecanımızı asla…

Cesedi dinlendirelim derken ruhu öldürmeyelim. Ruhu beslemeyi unutmayalım.

Yaşatmak için yaşayan adanmış bir yüce ruh, tatil bahanesiyle gaflet ve tembellikle su gibi vakit ve nakit harcayamaz. Suyun da israfı haramdır.

Söz israfını bile haram sayan bir dinin mensupları neyi ne kadar harcayacağının bilincinde olmalıdır.

Dünya zulümle dolmuş, akan gözyaşları denizler kadar olmuş bir halde iken dertli bir insanın denize ve plaja bakışını yeniden ayarlaması gerekir.

Dinlenmek için illaki deniz kenarı veya başka bir ülke olması gerekir mi?

Tatil esnasında eğlenirken öğrenme ihmal edilmemeli, ailemizin ve dostlarımızın gönlünü, sevgisini ve yeni dostlar kazanmayı hedeflemeliyiz..

Yolculuğa dua ile başlanılmalı.

Dua, yolculukta manevi sigortamız. Yolculuk sigortasıdır. Yolculuktan önce sadaka verip, dua edilmelidir.

Resülullah (sav) Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez: “Eüzü bi-kelimâtillahi’t-tâmmâti min şerri mâ halâka. (Allah’ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının şerrinden AIlah’a sığınıyorum.)” Müslim, 54, (2708); Tirmizi, Daavât 41, (3433)

Resulullah (Sav) yolculuğa çıktığı zaman şöyle buyururdu:

“Bir sefere çıktığın zaman arkadaşların içinde hali en güzel ve azığı en bol bir kimse olmak istermisin ey Cübeyr?  Öyle ise şu beş sureyi oku: ‘Kâfirun, Nasr, İhlas, Felak ve Nas suresi’, Her Sureye Besmele ile başla ve Besmele ile bitir.”
Hz. Cübeyr (ra.) buyurdu ki: “Bu sureleri okuduğum seferlerde, arkadaşlarımın arasında ayrı bir değerim oldu ve rızkım bollaştı.” Tuhfetü’z-Zâkirîn, (158)

Bir araca binerken okunacak dua

“Sübhânellezî sehhara lenâ hâzâ vemâ künnâ lehû mukrinin ve innâ ilâ Rabbinâ lemünkalibûn.”
“Her türlü noksandan münezzehtir O Allah ki, bunu bizim hizmetimize verdi, yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. Muhakkak ki sonunda Rabbimize döneceğiz.„

Direksiyonda telefonla konuşmak, ölüme davetiye göndermektir

Trafiğin yoğun olduğu metropollerde ve yolculukta yaşantımızı trafiğe göre düzenliyoruz. Trafik stresimiz daha trafiğe çıkmadan başlıyor.

Trafik, bir kültür ve yaşam biçimidir. Yaya ve sürücü olarak trafik kurallarına uymak, medeni ve eğitilmiş olmanın göstergesidir.

Ayrıca öfkemize hakim, yol vermede centilmen, çevreye rahatsızlık vermemek, arabadan çöp ve izmarit atmamak gibi davranışlar da kişiliğimizi ele vermektedir.

Şoför, sürücü belgesi ve gerekli evrakları olan değil, trafik kurallarına uyan kişidir.

Kendimizden ve trafiktekilerin can güvenliğinden sorumluyuz. Az bir dikkatsizlik kendi hayamıza ya da masum bir kişinin hayatına mal olabilir.

Trafik kurallarına uymanın dindeki karşılığı, farzdır. Çünkü uyulan her trafik kuralının bir nedeni, uyulmayanın da bir bedeli vardır. Bazen bu bedel masum bir hayat olabiliyor.

Aynı şekilde hız sınırını aşarak kaza yapan kişi, ölürse intihar etmiş, bir kişinin ölümüne sebep olmuşsa katil olur.

Kurallara uymayan, direksiyonda başka şeylerle meşgul olan aceleci sürücülere şunu tavsiye ediyorum; kuraldışı sollamak, aşırı hız, yolunuzu değil, ömrünüzü kısaltır. Güç olmasın geç olsun deriz. Aynı şekilde “Geç gitmek, hiç gitmemekten iyidir” diyelim. Arkamızdan “rahmetli de sollamıştı dedirtmeyelim. Yani “geç kaldı desinler, geçmiş olsun demesinler.„

Korkak desinler, acemi desinler; ama rahmetli demesinler.

Trafik kuralları insanlar içindir. Trafik kurallarına sadece insanlar uyar. Trafik kurallarına uyarak, insanlığınızı gösteriniz.

Sürücünün deneyimli olması veya cep telefonu kullanmaya alışkın olması da riski azaltmaya yetmemektedir. Hem telefon kullanmaya alışkın hem de deneyimli sürücüler oldukları halde bu kişilerin iki-üç kat daha fazla hata yaptıkları gözlenmiştir.

Sürücünün telefonla konuşurken kaza yapmaması için en etkili önlem; direksiyonda iken cep telefonunu kapalı tutmaktır. Direksiyon başındayım, kapsama alanı dışındayım, diyerek güvenliğinize katkıda bulununuz.

Bu iyiği kendinizden esirgemeyiniz.

İslami tatil değil, ideal tatil

Lüks otellerin “İslami tatil” reklamlarına aldanmamak gerekir. Sadece içki servisi yapılmaması ve havuzların kadın-erkek ayrılması o mekânları İslamlaştırmaz. Mekânın İslamisi olmaz. “Şerefü’l mekan bil mekin.” Mekâna değer kazandıran mekindir yani orada yaşayan kişidir.

Yeme içme, vakit ve başka şeylerin israf edildiği, gaflete dalınan adına da “İslami tatil” denilen yerlere gitmezden önce bir daha düşünmek gerekir.

“Ne yapalım, başka yer yok ki mecburuz” diyenler var. Bilinmesi gereken kural şudur:

Mecburiyetin ve zaruretin ölçüsü ölümdür. Gitmezsek ölür müyüz? Esas gidersek manen ölmüş, yüce duygularımızı da öldürmüş oluruz.

Batılı tasvir etmek istemiyorum fakat yukarıda anlatmaya çalıştığım İslami anlayışın dışında; maddi manevi olarak kararmış, latifelerini öldürmüş, hem dışını hem de içini karartmış olarak tatilden dönmek İslami şuura sahip bir insana yakışmadığını da müsaadenizle söylemek istiyorum.

Yaşatmak için yaşayan bilinçli bir Müslüman, aile fertlerinin sorumluluğunu da taşıyan kişi olarak her hareketine dikkat etmek zorundadır.

İslam makyajlı tatil aldatmacası

“Helal dairesi keyfe kâfidir. Harama girmeye gerek yoktur.” Haramdan kaçınmak koşuluyla tatilde her türlü mübaha yer verebilirsiniz. Harama düşmeden yeryüzünde gezmek, eğlenmek, yeme-içme mübahtır. İşin içine çocuk ve aile eğitimini de katınca, sevaptır.

Burada önemli olan: “Müslüman kulluktan tatile çıkmaz.” Yani kulluğumuz, ibadetimiz, isami duyarlılığımız tatil edilmez.

Tatil yerleri; bizi kulluktan uzaklaştıracak, günaha sokup, gafletimizi kalınlaştıracak, israf ağırlıklı mekanlar olmamalıdır.

Sizler kalıbınızla birlikte kalbinizi de karartmayın. Kalbinizi koruyun. O bembeyaz kalsın. Kalbinizi karartmadan tatilden dönmenizi dilerim.

Memleketine gidemeyen sıla hasreti çekenlere tavsiyem
Biz memleketi kalbimizde taşıyoruz. Allah için sevenlere zaman ve mekan farklığının etkisi yoktur. Kalben, hayalen köyümde dolaşıyorum. Şimdi viran olmuş, terk edilmiş, bacası tütmeyen o evlerin önünde duruyorum. Elindeki bastonuna çenesini dayamış, gurbetteki evlatlarının yolunu bekleye bekleye ruhunu teslim eden gözü yaşlı büyüklerimi aynel yakin, gözümle görür gibiyim. Burun kemiklerim sızlıyor ve gözlerim yaşarıyor.

Derin bir nefes alıp, Allah rahmet eylesin nur içinde yatın, gün gelip biz de geleceğiz. Size kavuşacağız diyorum. Sizler de öyle yapınız. Terapi görevi yapıyor. Faydası çok, hem de pek çok…

İhtiyarı çok, delikanlısı yok köylere selam olsun..

Tüm bunları bir daha gözden geçirerek; “Tatilden döndüm tatile ihtiyacım var” demeyecek şekilde stressiz bir tatil yapmanızı dilerim.