Meleklerin perspektifinden Brüksel

“Tepeden bakmak, yukarıdan bakmak” deyimleri Türkçede „küçümsemek, kendini karşısındakinden üstün görmek” gibi anlamlara sahip. Ancak tepeden, yukarıdan bakılan bir insan olmadığı sürece çevremize üstten bir bakış en sıradan görünen şeyleri bile farklılaştıran bir perspektif zenginliği sunar. Günümüzde uydu görüntüleri yaşadığımız evin çatı ve bahçesini her istediğimizde ekrana getirirken, bahçede oynayan çocuğumuzu basit bir “drone” ile

DR. ÜNAL BİLİR 17 Kasım 2019 GEZİ

“Tepeden bakmak, yukarıdan bakmak” deyimleri Türkçede „küçümsemek, kendini karşısındakinden üstün görmek” gibi anlamlara sahip. Ancak tepeden, yukarıdan bakılan bir insan olmadığı sürece çevremize üstten bir bakış en sıradan görünen şeyleri bile farklılaştıran bir perspektif zenginliği sunar.

Günümüzde uydu görüntüleri yaşadığımız evin çatı ve bahçesini her istediğimizde ekrana getirirken, bahçede oynayan çocuğumuzu basit bir “drone” ile yukarıdan kolayca görüntüleyebiliyoruz. Ancak gelişen ve yaygınlaşan bu teknik olanaklara rağmen her gün bir yığın insan yine de merak ettiği manzarayı seyretmek için zirvelere, tepelere tırmanıyor; yüklü miktarda giriş ücreti ödeyerek gökdelenlerin seyir teraslarına, kulelere çıkıyor; ya da cüzdanı kabarık olanların çoğu kez yaptığı gibi bir helikopter veya balon kiralayarak dünyaya kuşların, meleklerin perspektifinden bakıyor.

Bakış açınızı zenginleştirmek için hangi yöntemi seçerseniz seçin, sonuçta bir şekilde kesenin ağzını açmak zorundasınız. Ancak bütçenizi zorlamadan manzaranın tadını çıkarabileceğiniz alternatifler de yok değil. Örneğin Brüksel’de bulunan Koekelberg Bazilikası bu tür müstesna mekânlardan biri. Hem de Avrupa’nın göbeğinde, Belçika’nın kalbinde.

Resmî olarak La Basilique du Sacré-Cœur de Koekelberg / De Basiliek van het Heilig Hart in Koekelberg adını taşıyan ve dünyanın en büyük beş kilisesinden biri olan bu sıra dışı bazilikanın yapımı tam 65 yıl sürmüş. Paris’teki dünyaca ünlü Basilique du Sacré Cœur’den çok etkilenen Belçika Kralı II. Leopold, bir benzerini kendi ülkesinde inşa ettirmek için 12 Ekim 1905 tarihinde kilisenin temelini atmış. Mabedin inşaatı Birinci ve İkinci Dünya Savaşı nedeniyle sekteye uğrarken, tarihler 11 Kasım 1970’i gösterdiğinde tapınak sonunda tamamlanmış. “Barış Dergâhı” sloganını kullanan bazilika günümüzde Belçika’nın en önemli dinî ayinlerine, ulusal törenlerine ev sahipliği yaparken; bu kilisenin kendini diğer dinî yapılardan ayıran çok önemli bir özelliği var. Art Deco tarzıyla inşa edilen bu mimarlık abidesi bünyesinde iki adet müzeyi (Musée Soeurs Noires ve Musée d’Art Religieux Moderne) barındırırken, kilise aynı zamanda her yıl farklı sergilere ev sahipliği yapıyor.

Tarih, sanat ve ibadeti bir çatı altında toplayan bu dev mabedin en ilginç taraflarından biri de kubbesini saran harika seyir terası. Asansörle çıkılan seyir terasına adımınızı atar atmaz bazilikanın resmî web sayfasında vadettiği ‘Brüksel’in en güzel manzarası’ ile burun buruna geliyorsunuz. Yerden 52,80 metre yükseklikteki seyir terasından şehri net bir şekilde, 360 derece izlemek mümkün. Terastan Avrupa ve Belçika’nın başkenti Brüksel’deki diğer tarihî ve turistik yapıları kuş bakışı rahatça görebildiğiniz gibi görüş mesafesinin iyi olduğu güzel havalarda başkent çevresindeki yerleşim yerlerini de görmek mümkün. Benzerlerine göre oldukça hesaplı bir giriş ücretine sahip seyir terasının en güzel tarafı ise yükseklik korkusu olanların bile sorunsuz şekilde etrafı seyredebileceği ferah bir mekân olması.

Kaynak: http://www.basilicakoekelberg.be