Salgın ekonomiyi ne kadar küçültecek?

HABER MERKEZİ – Raporda dünya ekonomisini yeniden faaliyete geçirirken 7 olası riskin takip edilmesi gerektiği vurgulanırken 2020 yılında ekonominin yüzde 3,3 küçüleceği tahmin edildi. Salgın sürecinde yaşanacak 9 trilyonluk kaybın Almanya ve Japonya ekonomilerinin toplam GSYH büyüklüğüne eşit olduğu vurgulandı. 06 Mayıs 2020 – Dünyanın lider alacak sigortası şirketi Euler Hermes, Covid – 19 (Koronavirüs) salgınının yarattığı riskleri

BEKİR AKBAŞ 07 Mayıs 2020 EKONOMİ

HABER MERKEZİ – Raporda dünya ekonomisini yeniden faaliyete geçirirken 7 olası riskin takip edilmesi gerektiği vurgulanırken 2020 yılında ekonominin yüzde 3,3 küçüleceği tahmin edildi.

Salgın sürecinde yaşanacak 9 trilyonluk kaybın Almanya ve Japonya ekonomilerinin toplam GSYH büyüklüğüne eşit olduğu vurgulandı.

06 Mayıs 2020 – Dünyanın lider alacak sigortası şirketi Euler Hermes, Covid – 19 (Koronavirüs) salgınının yarattığı riskleri değerlendirdiği yeni raporunu yayınladı.

Raporda küresel nüfusun ve üretimin yarısından fazlasını kilit altında tutan bu krizin dünyayı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en kötü resesyona sürüklediği belirtiliyor. Bu kapsamda dünya ekonomisinin tekrar faaliyet geçmesi ile sermaye piyasalarındaki durumun iyileşmeden önce kötüye gidebileceği tahmin ediliyor.

Raporda U şeklinde bir toparlanma yerine krizin uzamasına neden olacak 7 risk faktörünün hükümetler ve şirketler tarafından takip edilmesinin gerekliliğine dikkat çekiliyor.

Virüsün ikinci bir salgın dalgasına yol açması. Bu durum dünya ekonomisini 2021 yılı sonuna kadar kriz önceki seviyelerinin altında tutmaya devam edebilir.

Uzun süreli belirsizlik ve düşük güven seviyelerinin yatırımları geciktirmesi ve ihtiyati tasarrufları arttırması.

Politika hataları ve Euro Bölgesi’nde mali yük paylaşımının yetersiz kalmasıyla kötüye gidişin tekrarlaması ve ulusal borç krizlerinin tetiklenmesi.

Yüksek riskli kredilerdeki ciddi artış ve nakit sıkıntısı yaşayan şirketlerin ödeme güçlükleri nedeniyle bir bankacılık ya da gayrimenkul krizinin ortaya çıkması.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, artan eşitsizliklerin dikkate alınmaması nedeniyle artan sosyal hoşnutsuzluk ve siyasi gerginlikler.

Dünya genelinde korumacı önlemleri tetikleyen ve şirketlerin yapısal olarak daha düşük marjlarla çalışmalarına neden olan daha kısa tedarik zincirleri.

Aşırı ahlaki tehlikenin daha yüksek enflasyon, borçların yeniden yapılandırılması ve artan vergilere yönelik kolektif bir risk oluşturması.