Almanya’nın kara sınırlarından girişlere yönelik başlattığı yeni ek kontroller, iş dünyasının tepkilerine neden oldu. Kredi sigortası kuruluşu Allianz Trade gecikmelerin ticareti azaltabileceği uyarısı yaptı.
Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK – Deutsche Industrie und Handelskammer) kara sınırlarındaki ek kontroller nedeniyle şirketlerin gecikmeler yaşadığını ve bunun özellikle gıda gibi zamana duyarlı mallar için sorun teşkil ettiğini açıkladı.
Öte yandan, emek gücünün hareketi konusunda da sorunlar yaşanıyor. Polonya’ya yakın bir sınır kenti olan Frankfurt Oder’deki Ticaret Odası, Almanya’ya gelen işçilerin özel devlet sertifikalarıyla kontrollerden daha hızlı geçmesini savunuyor.
Euronews’e konuşan Ostbrandenburg Ticaret ve Sanayi Odası danışmanlarından Daniel Felscher, “Sınırlar arasındaki mal trafiği ve özellikle Almanya’nın belirli ekonomik alanlarda ihtiyaç duyduğu işgücü söz konusu olduğunda, işe gidip gelenlere sahip olmak zorundayız ve onları kaybedemeyiz çünkü onlara ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
Federal Yük Taşımacılığı ve Lojistik Birliği (DSLV) Genel Müdürü Frank Huste ise diğer Avrupa ülkelerinin sınır kontrollerini geri getirip getirmeyeceği konusunda endişeli olduğunu söyledi ve lojistikteki gecikmelere dikkat çekti: “Almanya’ya girerken yapılan yol kontrolleri de birçok kamyonun sınırı geçmesini geciktirebilir. Bu durum Alman lojistik tesislerinde çalışan sınır ötesi yolcuları da etkileyecektir. Dolayısıyla kişilerin serbest dolaşımına getirilen kısıtlamalar da ekonomi için gecikmeler ve maliyet artışları anlamına gelebilir.”
Kredi sigortası kuruluşu Allianz Trade ise gecikmelerin ticareti azaltabileceğini ve durgunluk riskini arttırabileceğini vurguladı: “Sınırlardaki ek bekleme sürelerinin ithalat için nakliye ve mal maliyetlerini yaklaşık yüzde 1,7 artırması ve böylece hem genel ticaret hacmini hem de Alman üreticiler için zaten düşük seviyede olan rekabet gücünü azaltması muhtemeldir. Geçici sınır kontrolleri ayrıca zincirleme bir reaksiyonu tetikleyebilir: ticaret en kötü durumda yılda 1,1 milyar avro kadar kaybedebilir. Sonuç olarak, durgunluk riskleri daha da artabilir ve muhtemelen gayri safi yurtiçi hasılada (GSYİH) yaklaşık 11,5 milyar AVROYA varan ekonomik kayıplara yol açabilir.”
