Almanya’da ekonomik sıkıntılar derinleşiyor

Almanya’da ekonomik sıkıntılar derinleşiyor

Üretim sektöründeki sıkıntılar ve özellikle Çin kaynaklı küresel rekabet, yapısal sorunların nedeni olarak gösteriliyor.

PANORAMA-NEWS 10 Ekim 2024 EKONOMİ

Almanya’da ekonomik sıkıntılar sürüyor ve ülke 2024 yılının kalan aylarında resesyon tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Ekonomi Bakanı Robert Habeck çarşamba günü, ekonominin bu yıl yüzde 0,2 oranında küçülmesinin beklendiğini açıkladı. Bu oran daha önceki yüzde 0,3’lük büyüme tahminlerinden düşük olmakla beraber üst üste ikinci kez küçülme yaşanacağına işaret ediyor.

Bu kasvetli görünüm, Almanya’yı 2023’teki yüzde 0,3’lük düşüşün devamı olarak 2024’te daralması öngörülen tek G7 ekonomisi haline getiriyor.

Gerilemede ülkenin üretim sektöründe karşılaşılan zorluklar ve başta Çin olmak üzere küresel rekabetin olumsuz etkileri de dahil uzun süredir devam eden yapısal zorluklara pay biçiliyor.

2025’te toparlanma umudu
Yakın vadedeki kasvetli görünüme rağmen, Alman hükümeti ekonominin 2025 yılında büyüyeceğini ve gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) daha önceki yüzde 1’lik büyüme öngörüsüne kıyasla, biraz artışla yüzde 1,1 oranında gerçekleşeceğini düşünüyor.

2026 yılına gelindiğinde ise, özel tüketimdeki artış ve enflasyondaki istikrar sayesinde büyüme oranı yüzde 1,6’ya ulaşabilir.

Ancak bu tahminler yapısal reformların başarılı bir şekilde uygulanmasına ve küresel ekonomik koşulların istikrara kavuşmasına bağlı.

Habeck’e göre 49 tedbirden oluşan kapsamlı bir büyüme paketinin uygulanması büyük önem taşıyor.

Bu tedbirler, yatırımların teşvik edilmesini, verimliliğin arttırılmasını ve uzun süredir devam eden yapısal sorunların üzerine giderek ekonomiyi canlandırmayı amaçlıyor.

Habeck, bu planın başarıyla uygulanması halinde “ekonominin daha güçlü olacağını ve daha fazla insanın işine geri döneceğini” ancak bunun başarısının muhalefetin kontrolündeki Bundesrat da dahil olmak üzere parlamentonun her iki kanadının da desteğine bağlı olduğunu vurguladı.

Öte yandan enflasyon oranlarında hükümet tahminleri revize edildi.

Geçen yıl yüzde 5,9 olan enflasyonun 2024’te yüzde 2,2’ye düşmesi ve sonraki yıllarda daha da azalarak 2026’da yüzde 1,9’da istikrar kazanması bekleniyor.

Fiyat artışları ve vergi indirimlerinin yanı sıra düşen enflasyon oranları, 2025 yılında mütevazı ekonomik büyümeyi sağlayabilecek özel tüketimi canlandırmada önemli bulunuyor.

Ekonomik sıkıntılar, araştırma enstitüsü IFO’nun ülke ekonomisini “krizden çıkış yolu bulamadığı” şeklindeki çalışmalarıyla daha da görünür hale geldi.

Enstitüye göre, hem konjonktürel hem de yapısal faktörler Almanya’nın büyüme beklentileri üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.

IFO Müdür Yardımcısı Dr. Timo Wollmershäuser, “Diğer ülkelerde yükseliş hissedilirken, Alman ekonomisi can çekişiyor,” dedi.

Bu durumu, karbon salınımının azaltılması, dijitalleşme, demografik değişimler ve enerji fiyat şoku ile Çin’in küresel ekonomideki değişen rolü gibi jeopolitik çalkantılar da dahil olmak üzere bir dizi faktöre bağlıyor.

Almanya’nın sanayi altyapısı uzun bir süredir yaşanan ekonomik sıkıntılardan ötürü ciddi bir şekilde etkilendi. Bu da daralmanın geçici bir konjonktürel yavaşlamayı yansıtmaktan ziyade yapısal sorunlara dayandığını gösteriyor.

Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) Eylül 2024’te 40,6’ya gerileyerek art arda 27. ayında da daralmış ve Myanmar’dan sonra küresel ölçekte en kötü ikinci değer olmuştu.

Özellikle ihracat siparişlerindeki bu uzun soluklu düşüşün son yıllarda benzeri görülmedi.

Hamburg Ticaret Bankası’nın baş ekonomisti Dr. Cyrus de la Rubia, “Çin şokunun” kilit bir faktör olduğunu vurgulayarak, otomotiv ve makine mühendisliği gibi sektörlerin artan rekabete uyum sağlamakta zorlandığını belirtti.

Şirketlerin devredilmesi ve stratejik satışlar
Bu zorlukların ortasında, Alman şirketleri fırtınayı atlatmak için giderek daha fazla yabancı yatırımcılara yöneliyor ya da satış için cazip hedefler haline geliyor.

Almanya’nın ulusal demiryolu operatörü Deutsche Bahn, geçtiğimiz günlerde lojistik iştiraki Schenker’i Danimarkalı rakibi DSV’ye yaklaşık 14 milyar euro (524,9 milyar TL) karşılığında satmayı kabul etti.

Bu nakit akışının, operasyonel verimsizlikler ve sık sık yaşanan gecikmelerle mücadele eden Deutsche Bahn’a büyük ölçüde finansal rahatlama sağlaması bekleniyor.

Aynı zamanda Almanya’nın en büyük ikinci özel kredi kuruluşu olan Commerzbank da satışı konuşulan bir başka firma olarak öne çıkıyor. İtalyan bankacılık devi UniCredit, Commerzbank’taki hissesini gizlice yüzde 21’e çıkararak düşmanca bir devralmanın ufukta olabileceğine dair spekülasyonları arttırdı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, Avrupa bankalarının küresel düzeyde etkili bir şekilde rekabet edebilmesi için konsolide olmaları gerektiğini savunarak, sınır ötesi bankacılık birleşimlerini desteklediğini ifade etti.

Bu arada bazı Alman şirketleri yatırımlarını yurt dışına kaydırıyor. Kimya endüstrisinin devi BASF, büyümeyi güvence altına almak için uluslararası pazarlara yönelen artan eğilime kapılarak, Çin’de 10 milyar euro (374,98 milyar TL) değerinde yeni bir fabrika inşa ediyor.

Orta ölçekli enerji hizmetleri sağlayıcısı Techem de kısa bir süre önce İsviçreli sahipleri tarafından ABD’li varlık yöneticisi TPG’ye devredildi ve bu da Alman pazarındaki daha geniş bir yabancı satın alma modelini yansıttı.

ÖNE ÇIKANLAR