Ifo endeksi üst üste dördüncü kez düşüyor. Son ekonomik veriler gerilemenin daha da hızlandığını gösteriyor. Ekonomistler hükümeti nihayet harekete geçmeye çağırıyor.
Die Welt yazarı Frank Stocker Alman ekonomisi ile ilgili çarpıcı bir makale kaleme alarak olabilecek senaryoları yazdı.
İşte o makale:
“Alman ekonomisinin sıcaklık eğrisi şu anda yeni bir düşük seviyeye ulaştı. Ekonomistler de sağlıklı büyümeye dönüş için hiçbir işaret görmüyor. Dahası, ABD’deki başkanlık seçimlerini Donald Trump kazanırsa, Almanya’da yeni bir çöküş riski var. Almanya’yı dramatik aylar bekliyor.
Ifo endeksi şirketlerdeki havayı ölçüyor ve Alman ekonomisinin durumunun en iyi göstergesi olarak kabul ediliyor. Eylül ayında bu iş ortamı endeksi üst üste dördüncü kez düşerek 85.4 puana geriledi. Tüm sektörlerde, imalatta, ticarette ve hizmet sektöründe, şirketler bir kez daha hem durumlarını hem de beklentilerini daha kötü olarak değerlendirdi. Bunun tek istisnası turizm ve otelcilik ile inşaat sektörünün nispeten küçük segmentleridir. Burada hava biraz daha aydınlanmış durumda. DWS Avrupa Baş Ekonomisti Martin Moryson, inşaat sektörüne atıfta bulunarak, “Ancak bu muhtemelen mevcut durumun son derece kötü olmasından kaynaklanıyor” diyor. “Yerden bakıldığında, işler sadece yukarı gidebilir.”
Görünürde bir yükseliş yok -tam tersine. Yatırım şirketi Bantleon’un Baş Ekonomisti Daniel Hartmann, “Zayıf Alman ekonomik verileri göz önüne alındığında, bunun Almanya’yı derin bir resesyona sürükleyen yeni bir düşüş sarmalına yol açıp açmayacağı sorusu ortaya çıkıyor” diyor. “Özellikle otomotiv sektöründeki çöküş daha da şiddetlenir ve diğer sektörlere de yayılırsa bu ihtimal göz ardı edilemez.” Alman şirketlerindeki satın alma müdürlerinin ruh hali de buna işaret ediyor. Ekonomide bir şeyler değiştiğinde bunu ilk fark eden genellikle onlar oluyor, bu nedenle finansal hizmetler sağlayıcısı S&P Global her ay anket yapıyor.
Pazartesi günü yayınlanan endeks de daha fazla düşüş göstererek 47,2 puana geriledi. 50 puanın altındaki bir değer resesyona işaret eder. Dolayısıyla bu, otomotiv endüstrisi gibi tek bir sektörde yaşanan bir kriz değildir. Ayrıca tüm bunlara atfedilebilecek tek bir neden de yoktur. VP Bank Baş Ekonomisti Thomas Gitzel, Alman ekonomisi üzerinde iç ve dış etkilerden oluşan bir bütünün etkili olduğunu söylüyor. “Gitzel, “Bir yanda zor durumdaki Çin ekonomisinin neden olduğu zayıf küresel ticaret var. Aynı zamanda, küreselleşmenin etkilerinin giderek daha belirgin hale geldiğini ve Almanya’nın küreselleşmeden özellikle güçlü bir şekilde yararlandığı gibi, şimdi de karşı hareketten özellikle güçlü bir şekilde zarar gördüğünü belirtiyor.
Ifo Enstitüsü tarafından yapılan bir başka araştırmaya göre, Alman ekonomisinin içinde bulunduğu bu kriz, Donald Trump’ın ABD’deki başkanlık seçimlerini kazanması halinde daha da kötüleşebilir: Trump’ın gümrük vergilerini arttırma açıklamasını gerçekleştirmesi halinde, Almanya’nın ABD’ye ihracatı yüzde 14,9 oranında düşebilir. Alman otomobil ihracatı yüzde 32, ilaç ihracatı ise yüzde 35’lik bir düşüşle özellikle etkilenecektir. Senaryo, Çin’den gelen mallara yüzde 60 ve diğer tüm ülkelerden gelen mallara yüzde 20 oranında yeni gümrük vergileri uygulanmasına dayanıyor.
Dolaylı olarak Almanya’nın diğer ülkelere, özellikle de Çin’e ihracatı da etkilenecektir. Bunun nedeni, Almanya’dan gelen ara ürünlere olan talebi azaltacak olmasıdır. Simülasyona göre Almanya’nın Çin’e ihracatı yüzde 9,6, Kanada’ya yüzde 3,3 ve Meksika’ya yüzde 3,1 oranında düşecektir. Toplamda Almanya’nın ihracatı yaklaşık yüzde iki oranında düşebilir ki bu da yaklaşık 35 milyar avroya tekabül eder. Ve hatta bu rakam aşılabilir. Ifo araştırmacısı Andreas Baur, “Hesaplamalarımız, Trump’ın seçim kampanyası sırasında açıkladığı gibi ABD’nin tek taraflı ticaret tarifelerine dayanıyor” diyor ve ekliyor: “Eğer Çin gibi diğer ülkeler de buna karşılık olarak karşı tarifeler uygularsa, bunun Almanya üzerindeki olumsuz etkisi çok daha büyük olacaktır.”