Almanya ekonomisi, yüksek enerji maliyetleri, Çin’in yükselişi ve ABD’nin gümrük vergileriyle tetiklenen ve İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en derin krizle karşı karşıya.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaştığı en derin krizin sancılarını yaşıyor.
Ülkenin sanayi devleri, yüksek enerji maliyetleri, zayıflayan ihracat talebi ve küresel ticaret savaşlarının yarattığı “kusursuz fırtına”nın ortasında ayakta kalmaya çalışıyor.
AFP’ye konuşan Alman Sanayi Federasyonu (BDI) Başkanı Peter Leibinger, ekonominin serbest düşüşte olduğunu belirterek Şansölye Friedrich Merz hükümetini acil önlem almaya çağırdı.
Sanayi üretiminin bu yılın bitimine kadar art arda dördüncü kez düşeceğini öngören BDI, yaşanan sürecin geçici bir ekonomik dalgalanma değil, yapısal bir çöküş olduğu uyarısında bulundu.
Leibinger, mayıs ayında göreve gelen Merz hükümetinin kararlı bir duruş sergileyemediğini vurguladı.
“Almanya’nın rekabet gücü ve büyüme için net önceliklere sahip bir ekonomi politikası değişikliğine ihtiyacı var” diyen Leibinger, koalisyonun mevcut çabalarının yetersiz kaldığını ifade etti.
Krizin merkezinde, Almanya’nın on yıllardır dayandığı ihracat odaklı modelin çöküşü yer alıyor.
Financial Times’ın (FT) analizine göre, Çin artık Alman malları için doyumsuz bir pazar olmaktan çıkıp, küresel pazarda dişli bir rakibe dönüştü.
Frankfurt merkezli danışmanlık şirketi Thin Ice Macroeconomics’in kurucusu Spyros Andreopoulos, Çin’in Almanya’yı “kendi oyununda yendiğini” belirtti.
Çinli üreticilerin sermaye malları, Avrupalı rakiplerine göre ortalama yüzde 30 daha ucuza satılıyor ve kalite farkı neredeyse tamamen kapanmış durumda.
Bu değişim, ticaret dengelerine de yansıdı. Almanya, kayıtların tutulmaya başlandığı 2008 yılından bu yana ilk kez, bu senein başından itibaren Çin ile olan sermaye malları ticaretinde açık vermeye başladı.
Otomotiv tedarikçisi Schaeffler’in CEO’su Klaus Rosenfeld, FT’ye yaptığı değerlendirmede, “Çinliler son yıllarda büyük teknolojilerin peşine düşme ve bunları fethetme konusunda çok daha iyi, daha proaktif ve daha tutarlı davrandılar” dedi.
Bunun yanı sıra Makine Mühendisleri Derneği (VDMA) verilerine göre, Çin’in Avrupa’ya makine ihracatı altı yıl içinde kabaca iki katına çıkarak 40 milyar euroya ulaştı ve bu yıl 50 milyar euro’yu bulması bekleniyor.
ABD’NİN GÜMRÜK VERGİLERİ ÜRETİCİLERİ KÖŞEYE SIKIŞTIRIYOR
Alman sanayicileri sadece Doğudan gelen rekabetle değil, Batıdan gelen korumacı politikalarla da mücadele ediyor.
Donald Trump’ın ticaret politikaları ve gümrük vergileri, Alman ihracatçıları üzerinde ağır bir baskı oluşturuyor. Yılın ilk dokuz ayında Almanya’nın ABD’ye ihracatı yüzde 7,4 oranında düştü.
Aşağı Saksonya merkezli tarım ekipmanları üreticisi Krone Group, ABD’ye yönelik üretimini geçici olarak durdurmak zorunda kaldı.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Bernard Krone, metal bileşenlere getirilen ek vergilerin “şoke edici” olduğunu söyledi.
Krone, sadece yüzde 15’lik manşet tarifenin bile, çiftçilerin saman balyalamak için kullandığı 170 bin dolarlık bir makinenin fiyatını yaklaşık 25 bin dolar artıracağını belirtti.
“Bu, müşteri için hiçbir katma değer yaratmayan ciddi bir ek maliyet” yorumunu yapan Krone, üretim rakamlarını aşağı yönlü revize ettiklerini açıkladı.
ABD, metal bileşenlere uyguladığı yüzde 50’lik vergiyi motosikletlerden vinçlere kadar 400’den fazla ek ürün kategorisine genişletti.
Söz konusu hamle, çelik ve bakır alaşımları kullanan Alman firmaları için karmaşık beyan kuralları ve ağır para cezası tehditlerini beraberinde getirdi.
KİMYA SEKTÖRÜNDE ÜRETİM 30 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE
Krizin en somut hissedildiği alanlardan biri de kimya endüstrisi.
AFP’nin aktardığına göre, BASF ve Bayer gibi devlere ev sahipliği yapan sektörde üretim son otuz yılın en düşük seviyesinde seyrediyor.
Kimya Endüstrisi Derneği (VCI) Başkanı Wolfgang Grosse Entrup, sektörün “her cephede mücadele ettiğini” vurguladı.
VCI verilerine göre, yılın üçüncü çeyreğinde kimyasal üretim bir önceki yıla göre yüzde 4,3 azaldı. Fabrikaların kapasite kullanım oranı yüzde 70 seviyelerine gerilerken, ABD’ye satışlar yüzde 20, Asya’ya satışlar ise yüzde 12 oranında düştü.
Grosse Entrup, düzenlenen basın toplantısında, “Üretim, satışlar, fiyatlar… Hepsi alarm veriyor” ifadelerini kullandı.
Merz hükümetinin sanayide bir iyimserlik ruhu yaratamadığını belirten Entrup, “Ekonomi hala durgun. Güveni yeniden tesis edecek ve Almanya’yı tekrar rayına oturtacak, ikna edici niteliğe sahip bir strateji eksikliği söz konusu” diye konuştu.
YEREL YÖNETİMLERİN BÜTÇELERİ ERİYOR
Sanayideki bu çöküş, Almanya’nın zengin bölgelerindeki yerel yönetimleri de vurdu.
Örneğin, lazer ve takım tezgahı üreticisi Trumpf’un merkezi olan Ditzingen şehrinde yerel işletme vergisi gelirleri 2023’ten bu yana yüzde 80 oranında azaldı.
Şehrin en büyük vergi mükellefi olan Trumpf, küresel finans krizinden bu yana ilk kez zarar açıkladı ve satışları yüzde 16 düşüşle 4,3 milyar euroya geriledi. Şirket, iş gücünün yüzde 6’sına denk gelen 1200 kişiyi işten çıkardı.
Ditzingen Belediye Hazinedarı Patrick Maier, FT’ye verdiği demeçte, “Dürüst olmak gerekirse işlerin bu kadar kötüye gideceğini tahmin etmemiştim” dedi.
Maier, şehrin bütçesinin yıllarca açık vereceğini ve yapısal bir krizle karşı karşıya olduklarını belirtti.
Belediye, yeni itfaiye istasyonu inşası, yol iyileştirme çalışmaları ve bisiklet yolları gibi projeleri rafa kaldırdı.
Maier, “Sadece halihazırda devam eden projeleri bitiriyoruz. İptal edilen projeler çok uzun bir süre gündemden düşecek” diye konuştu.
İŞSİZLİK VE GÜVEN KAYBI ARTIYOR
Sanayi üretimindeki düşüş, istihdam piyasasında da çatlaklar oluşturmaya başladı. Şubat 2022’den bu yana geçen 44 ayın 37’sinde işsiz sayısı artarak 3 milyon sınırına dayandı.
İşsizlik oranı yüzde 5,1’den yüzde 6,3’e yükseldi.
Volkswagen, Porsche, Mercedes-Benz ve Bosch gibi devler on binlerce kişilik işten çıkarma planlarını duyurdu.
ZEW Enstitüsü’nün anketine göre yatırımcı güveni Kasım ayında beklentilerin aksine düşüş gösterdi.
Enstitü Başkanı Achim Wambach, genel ruh halinin, Almanya’nın ekonomi politikasının sorunları çözme kapasitesine duyulan güven kaybıyla karakterize edildiğini vurguladı.
Porsche Consulting danışmanlık şirketinden Dirk Pfitzer ise Alman mühendisliğindeki krizin ivme kazandığını belirterek, “Bu düşüşün döngüsel olmadığı ve bir sonraki yükselişle öylece kaybolmayacağı son derece bariz” değerlendirmesinde bulundu.
