Alman ekonomisi 2024 yılını kriz modunda geçirdi. Özellikle otomotiv sektöründe kriz derinleşiyor. Otomobil üreticileri ve tedarikçilerinde kitlesel işten çıkarmalar yaşanıyor. Peki geleceğin otomobillerini kim üretecek?
Alman ekonomisinin 2024-2025 dönemecinde hiç de iyi durumda olmadığı bir gerçek. En önemli sektörlerin başında gelen otomotiv endüstrisi ise en ağır darbeyi aldı. Almanya’nın en büyük otomobil üreticisi Volkswagen (VW), şirketin onlarca yıllık tarihinde görülmemiş bir adım atarak Almanya’daki bazı fabrikalarını kapatmak için düğmeye bastı.
Aralık ayı sonundaki Noel tatilinden kısa bir süre önce sendikalarla VW arasında bir anlaşmaya varıldı. “Noel mucizesi” olarak nitelendirilen bu uzlaşma, 2030 yılında çalışan sayısının 35 bin azaltılmasını ve üretimde neredeyse dörtte bir oranında daralma öngörüyor. Doğrudan işten çıkarmalar ve hatta tesislerin tümüyle kapatılması planları şimdilik rafa kalkmış görünüyor. Ancak diğer otomobil şirketlerinde ve birçok tedarikçide toptan çıkarmalar hâlâ gündemde.
Sektörde derin bir kriz olduğu konusunda herkes hemfikir. Fakat piyasa gözlemcileri ve aktörleri, krizin nedenleri konusunda farklı görüşler öne sürüyor. Otomotiv Yönetimi Merkezi’nden (CAM) Stefan Bratzel, DW’ye yaptığı açıklamada durumu, “zorlukların bir kombinasyonu ve Almanlara özgü bir çoklu kriz” olarak nitelendiriyor ve ekliyor: “Sektörün dönüşümünde öncelikle yeni becerilerin öğrenilmesi gerektiği gerçeği de krizin bir parçası. E-mobilite, yazılım tanımlı araçlar, otonom sürüş gibi yeni alanlar söz konusu. Bu konularda yeni bir rekabet ortamı da oluşuyor. Bu ortam sadece Tesla ve Çinlilerden ibaret değil.”
DW’ye konuşan Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği’nin (VDA) bir sözcüsü ise durumdan politikacıları sorumlu tutuyor: “Elektrikli otomobiller için sübvansiyonların Aralık 2023’te sona ermesi ve yetersiz şarj altyapısı, satış rakamlarını azaltıyor.”
Otomobil Enstitüsü’nün kıdemli uzmanı Ferdinand Dudenhöffer de DW’ye verdiği mülakatta, “Bir zamanlar elektrikli otomobiller isterken daha sonra içten yanmalı motorları överek insanları tedirgin eden politikacıları” eleştiriyor.
Sektör yöneticileri derin uykuda
Özel taşımacılığın geleceğinin içten yanmalı motorların yeni ya da daha fazla geliştirilmesinde yatmadığı yıllardır biliniyor. Bunların fosil yakıtlarla mı yoksa sentetik yakıtlarla mı beslendiği de önemli değil. Sektörde eğilim açıkça e-mobiliteye doğru ilerliyor.
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler için Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu (Fachhochschule des Mittelstandes) otomotiv yönetimi öğretim görevlisi Frank Schwope, bazı üreticilerin “ciddi yönetim hataları yaptığına” inanıyor. Schwope, “Patronlar, muhtemelen kafalarını kuma gömdü ve her şeyin bir şekilde yolunda gideceğini umdu” değerlendirmesini yapıyor.
Stefan Bratzel de sektörde işlerin yolunda olmadığına dikkati çekiyor: “Almanya, bir üretim merkezi olarak uluslararası rekabetin açıkça gerisinde kaldı. Bunun nedenleri arasında, çalışanların yüksek hastalık oranının getirdiği masraflar ve çok sayıda izin günü de dahil olmak üzere, yüksek iş gücü maliyetleri yer alıyor. Bu koşullar altında sadece rakiplerinizden daha yenilikçiyseniz işler yolunda gider.”
Otomotiv sektöründe hatalar zinciri
Bratzil, kanayan bir yaraya parmak basıyor: “Çalışmak için fosil yakıtlara ihtiyaç duyan geleneksel otomobiller söz konusu olduğunda Alman otomobil üreticileri, dünyanın en iyisi. Almanlar supapları ve karbüratörleri muhteşem. Peki ya elektronik bileşenler?”
Ferdinand Dudenhöffer de “Alman otomobil üreticilerinin, bugünün otomobilini çok iyi anladığını ancak yarının otomobilinde artık otomotiv sektöründen ziyade teknoloji şirketlerinin öncü bir rol oynadığını” vurguluyor.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nden (IfW) Dirk Dohse ise yapılan hatalardan ders alınması gerektiğini belirterek şu saptamayı yapıyor: “Alman otomotiv geliştiricileri ve mühendisleri, hâlâ dünyanın en iyileri arasında. Ancak Asya’daki teknoloji meraklısı gençler gibi yeni müşteri gruplarını cezbetmek için özellikle yönetimde esneklik konusunda ciddi eksiklikler var.”
Otomobilde tek rakip Çin değil
Aslında otomobillerin geleceği elektrikli araçlarda yatıyor ve Çin bu konuda açık ara önde. IfW ekonomisti Dohse de bu durumu “Çin’deki elektrikli otomobil pazarı dünyanın en büyük ve en dinamik gelişen pazarı. Bu da Çin’in güç kazanmaya devam edeceğini gösteriyor” sözleriyle anlatıyor.
VW, BMW, Mercedes ve Porsche için durum hiç de iç açıcı değil. Ne de olsa Çin pazarının büyüklüğü tek başına muazzam bir güç konumunda. Stefan Bratzel, rekabetin Çin ile sınırlı kalmayacağını söylüyor: “Orta vadede Hindistan’da da Çin modeline dayalı daha güçlü oyuncular ortaya çıkacaktır. Başlangıçta Çin ve Kore’den birçok üretici Hindistan’a taşınacak. Belki de ortak girişimler oluşturacaklar.”
Geri kalmanın bedeli ağır olur
Otomotiv Yönetimi Merkezi’nden Stefan Bratzel’e göre, Alman otomotiv endüstrisinin 2025 yılında rakipleriyle arayı kapatması gerekecek: “Bu sadece çerçeve koşullarının iyileştirilmesiyle değil, aynı zamanda cesaret ve hayal gücüyle mümkün. Pahalı olduğunuz kadar yenilikçi de olmanız gerekiyor.”
Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği’nin sözcüsü, aksi takdirde neler olabileceğini göstermek için VDA tarafından yaptırılan yakın tarihli bir çalışmasından alıntı yapıyor: “Elektromobiliteye geçişin iş kayıplarına yol açması kaçınılmaz. Mevcut eğilimin devam etmesi halinde, Almanya’da otomotiv sektöründeki istihdam 2035 yılında, 2019 yılına kıyasla 186 bin azalacak. 2019-2023 yılları arasında sektörde 46 bin iş yeri zaten kaybedildi. 2035 yılına kadar yaklaşık 140 bin kişinin daha işsiz kalması bekleniyor.” DW TÜRKÇE