Alman ekonomisi

Diğer ülkeler arası kıyaslamada, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük ekonomisi ve ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dünyanın dördüncü büyük ekonomisi durumunda. Alman ekonomisi sahip olduğu yüksek rekabet gücünü ve içinde yer aldığı küresel ağı, ileri düzey yenilikçi gücüne ve ihracat odaklı olmasına borçlu. Otomotiv sanayisi, makine ve tesis üretimi sanayisi, kimya sanayisi ile tıp teknolojisi

PANORAMA - NEWS 28 Ocak 2018 EKONOMİ

Diğer ülkeler arası kıyaslamada, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük ekonomisi ve ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dünyanın dördüncü büyük ekonomisi durumunda.

Alman ekonomisi sahip olduğu yüksek rekabet gücünü ve içinde yer aldığı küresel ağı, ileri düzey yenilikçi gücüne ve ihracat odaklı olmasına borçlu. Otomotiv sanayisi, makine ve tesis üretimi sanayisi, kimya sanayisi ile tıp teknolojisi gibi yüksek cirolu sektörlerde elde edilen yıllık cironun yarısından epey fazlası ihracat gelirlerinden oluşuyor.

2014 yılında sadece Çin ve ABD, mal ihracatında Almanya’nın önünde yer aldı. Almanya araştırma-geliştirme (AR-GE) alanına yılda yaklaşık 80 milyar Euro yatırım yapıyor. Çok sayıda firma, üretim teknolojisinin ve lojistiğin dijitalleşmesi anlamına gelen sanayi 4.0 yolunda ilerliyor.

Almanya’da ekonominin dinamik bir seyir gösteriyor olması istihdamda da iyi bir gidişatı beraberinde getirdi. Almanya Avrupa Birliği ülkeleri arasında istihdam oranı bakımından en iyi durumdaki ekonomiler arasında ve gençlerdeki işsizlik oranlarının en düşük olduğu yer.

Bu olumlu tablo da Almanya’da öteden beri uygulanan ve birçok ülkenin örnek alarak kendi koşullarına uyarladığı “ikili mesleki eğitim” sisteminin işe yararlılığını teyit ediyor. İhtiyaç duyulabilecek uzman elemanların kolayca bulunabilmesi, altyapı ve hukuk güvencesi gibi hususlar Almanya’nın uluslararası sıralamalarda önlerde yer almasına katkı yapan diğer etkenler.

Sosyal piyasa ekonomisi modeli 1949 yılından beri Almanya’nın ekonomi politikasını belirliyor. Sosyal piyasa ekonomisi serbest ticari faaliyetlere imkan tanırken diğer yandan sosyal dengeyi de gözetiyor. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ekonominin başına geçen ve İleriki yıllarda başbakanlık da yapan Ludwig Erhard tarafından geliştirilen bu konsept başarılı bir çizgi oluşturdu. Almanya, küreselleşmenin iyi bir çizgide gelişmesi için ve herkese adil imkanlar sunan, sürdürülebilir nitelikte küresel bir ekonomi sisteminin ortaya çıkması için özverili çabalar harcıyor.

Almanya 2002 yılında Euro’ya geçiş yapan on iki ülkeden biri. Yakın geçmişteki finans piyasaları krizi (2008’den itibaren) ve onu izleyen borçlanma krizi Almanya dahil bütün Euro bölgesini olumsuz etkiledi.

Bunun üzerine Federal Hükümet ikili bir stratejiyle yeni borçlanmayı durdurdu ve yenilikçilik gücünün artırılması için önlemler getirdi. 1969’dan beri ilk olarak 2014 ve 2015 yıllarında federal bütçenin denk olması sağlanabildi.

Tüm firmaların yüzde 99’dan fazlasını oluşturan KOBİ’ler ekonominin yapısal belkemiği. KOBİ’ler, kıta Avrupasının en önemli finans merkezi durumundaki Frankfurt’taki borsa endeksi DAX’a kayıtlı büyük holdingleri tamamlıyorlar.

Frankfurt/Main’da bulunan çok önemli ­finans kuruluşlarından biri de, Avrupa Birliği ­kurumu olan ve Avro’da fiyat istikrarını sağlayacak bir politika yürütmekten sorumlu olan Avrupa Merkez Bankası (ECB).