Almanya'da hükümet partileri, Trump'ın zaferi sonrası ABD-Almanya ilişkilerinin geleceğinden endişeli. Aşırı sağcı AfD partisine göre ise Trump'ın zaferi Almanya için örnek olabilir.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, ABD’de başkanlık seçimlerinin galibi Donald Trump’ı tebrik etti. Steinmeier tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi:
“47’nci Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı seçimlerindeki başarınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum.
Atlantik ötesi ilişkiler ülkelerimizin ve kıtalarımızın istikrarı ve refahı için belirleyici öneme sahip. Almanya ve ABD, iki ülkeye de fayda getiren işbirlikleri konusunda uzun bir tarihe sahip.
Alman göçmenler kuşaklar boyunca ve bugün dahi ABD’yi biçimlendirirken, cesur Amerikalılar Almanya’daki gidişatı olumlu yönde etkiledi. Almanya, ABD’ye özgürlüğü, birliği ve güvenlik konusundaki desteğinden dolayı derinden borçludur.
Ülkelerimizdeki milyonlarca insan da kişisel ilişkileri, paylaştıkları değerler, olumlu tecrübeler ve anılar ile birbirine bağlıdır. Onlar, ‘birlikte güçlüyüz. Birlikte daha çok şeye ulaşabiliyoruz’un farkıdalar.”
Almanya Cumhurbaşkanı, küresel çapta artan savaş ve belirsizliklerin yol açtığı huzursuz dönemlerde iki ülke arasındaki işbirliğinin, ikili olarak veya NATO ve Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde büyük değer taşıdığını ve güç verdiğini de vurguladı ve “Almanya’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında güçlü bir partner olmaya devam edeceğine güvenebilirsiniz” diye de belirtti.
Steinmeier ayrıca, gelecekte de iki ülkenin ortak demokratik değerler temelinde güçlü bir Atlantik ötesi ittifakı ve çok sayıda ortak çıkarın faydasına birlikte çalışmaya devam etmesini umduğunu da kaydetti.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımla Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın seçim zaferini kutladı. Scholz, “Almanya ve ABD uzun zamandır Atlantik’in iki tarafında refah ve özgürlüğü desteklemek için yakın işbirliği içinde çalışıyor. Bunu vatandaşlarımızın yararı için devam ettirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Trump’a tebrik mesajında Biden dönemindeki işbirliğinin devamını arzu ettiklerine vurgu yapan Scholz, ikinci Trump döneminde ABD-Almanya ilişkilerinin kötüleşmesinden endişeli.
Haber portalı t-online’a verdiği söyleşide ABD başkanlık seçimleri sonrasında yaşanması muhtemel “riskli gelişmelere” karşı uyarıda bulunan Scholz, “ABD’de güvensizliğin arttığını görüyoruz. Refah içindeki kuzey toplumlarında da durum öyle” dedi.
Seçim sonuçları belli olmadan verdiği ve portalda bugün yayınlanan mülakatta Scholz, ABD’deki gelişmelerin Almanya için sonuçları olacağını ifade ederek “ABD dünyadaki birinci güç ve bizim de müttefikimiz. Orada olanlar bizim için çok önemli” dedi.
Scholz ayrıca iktidar değişikliklerinin demokrasinin bir parçası olduğunu hatırlatarak “Elbette bütün olasılıklara karşı hazırlanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Almanya Dışişleri Bakanı, Yeşiller partili politikacı Annalena Baerbock da seçimin galibi Donald Trump’ı tebrik etti. Ukrayna ziyaretinden dönüşünde seçim sonuçlarını değerlendiren Baerbock, “Donald Trump kazandı. Onu tebrik ediyoruz” dedi.
Almanya, Avrupa ve ABD’nin yakın müttefikler olduğunun altını çizen Baerbock, “Atlantik ötesi dostluğumuz hiçbir zaman tek bir parti için geçerli olmadı” dedi. Cumhuriyetçiler ile işbirliğini sorunsuz sürdürmeye hazır olduklarını belirten Baerbock, öte yandan demokrasinin doğası gereği seçimlerin iç ve dış politikadaki tutumun yeniden gözden geçirilmesi sonucunu doğurduğunu da söyledi.
Baerbock, “Almanya, gelecek ABD yönetiminin de yakın ve güvenilir partneri olacaktır. Bu bizim teklifimizdir” dedi. Her iyi ortaklıkta siyasi ayrılıklar da olabileceğini söyleyen Baerbock, böyle bir durumda samimi ve yoğun bir alışverişin her zamankinden daha büyük önem kazandığının altını çizdi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un mensubu olduğu Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil de ABD’deki seçimlerin bütün dünya için çok önemli sonuçları olacağını söyledi. “Bu sonuçlar tüm dünyayı değiştirecek. Almanya; Avrupa ve dünyada daha fazla sorumluluk almak zorunda. Almanya, ‘Ukrayna için daha fazla sorumluluk üstlenmeli’ tartışmasıyla da karşı karşıya olacağız” diyen Klingbeil, sözlerini “Evet, bana göre de Almanya daha fazla (Ukrayna için) sorumluluk almalı” diye sürdürdü.
Kamu yayıncısı Deutschlandfunk’a konuşan Klingbeil, ABD ile şimdiye dek yapılan anlaşmalardan Cumhuriyetçi Donald Trump’ın geri adım atmayacağından yola çıktığını belirtti. Klingbeil, halen görevde olan Demokrat Başkan Joe Biden’ın 2026’dan itibaren Almanya’da orta menzilli ABD füzelerinin konuşlanması kararına ilişkin de Trump’ın farklı bir yol izlemesini beklemiyor.
“Bundan geri dönüş olamaz” diyen Klingbeil, 7-8 Kasım tarihlerinde Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanı Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenecek Avrupa Siyasi Topluluğu buluşması ve AB zirvesine dikkat çekti. Avrupa zirvelerinde AB Komisyonu’nun hangi itici güce ihtiyacı olduğunun konuşulması gerektiğini vurgulayan Klingbeil, “Büyük adımlarla Avrupa’nın bağımsız savunma ve güvenlik politikasını ileri taşımak zorundayız” dedi.
Almanya’da hükümet ortağı partilerin seçimlerin galibi Trump’a yönelik eleştirilerine de cevap veren Klingbeil, “Seçimleri izleyen ve erdemli olan herkes Kamala Harris’in kazanmasını istediğini söyledi” diye konuştu. Trump’ın seçim kampanyası boyunca halkı bölen, kışkırtan, kadın düşmanı bir tutum izlediğini ifade eden Klingbeil, bu tarzın hakim olmasına nasıl destek verilebileceğini anlayamadığını kaydetti.
Ana muhalefetteki Hristiyan Birlik partilerinin büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Dış Politikalar Sözcüsü Jürgen Hardt da Donald Trump’ın galibiyetinin Almanya için doğrudan olumsuz sonuçları olmasını beklediğini söyledi. “Almanya’ya etkisini düşündüğümüzde sonucun bedeli ağır ve zor olacağından yola çıkmalıyız” diyen Hardt, sözlerini “Almanya bazı çelişkili ve tartışmalı gelişmelere kendini hazırlamalı” diye sürdürdü.
Kamu radyo televizyon kurumlarından ARD’ye konuşan Hardt, Trump’ın ilk başkanlık döneminde de bazı anlaşmalara varılabildiğine işaret ederek “Bu ikinci görev döneminde de mümkün olmalı” dedi. Hardt, “En kötü senaryo güvenlik ve dış politika konusunda Batı’nın parçalanması olacaktır” diyerek Avrupa’da ortak tutum sergilenmesini engelleyen ülkelerin tavrına gönderme yaptı.
Almanya’da iktidardaki üçlü koalisyon hükümetinde yaşanan çatışma ve azalan halk desteğine atfen de konuşan Hardt, “Erken seçimlere gidilmesi için çabalamalı. O durumda yeni hükümet Trump’ın yemin edip göreve başlamasından kısa süre sonra göreve gelecektir” dedi.
Trump’ın zaferi sonrası yapılacak olası erken seçimlerin Almanya’ya zarar vereceği tezini geri çeviren Hardt, “Almanya’da zaten seçim kampanyası içindeyiz” diye konuştu. İktidardaki üçlü koalisyonun kendi arasında konuşmadan farklı planlarla kamuoyuna çıktığını söyleyen Hardt, “İkitidar koalisyonu ortaklarının her biri zaten kendisi için mücadele ediyor, O nedenle şu dönem hızla erken genel seçimlere gidilmesi kötü olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi Genel Başkanı Alice Weidel de “Rakibi Kamala Harris’in Trump’ı yenmesi imkansız göründüğünden ben Trump’ı çoktan tebrik ettim” diye konuştu.
Deutschlandfunk radyosuna seçimleri değerlendiren Weidel, aşırı sağcı ve muhafazakar kesimlerin sosyal adalet ve ırkçılıkla mücadele eden solcu kesimleri aşağılamak amacıyla kullandığı “woke” tanımlamasını da kullanarak “Woke Hoolywood değil, çalışan, var olma korkusu yaşayan aileler, gelecek endişesi taşıyan gençler seçimlerde belirleyici oldu” dedi.
Weidel’e göre Trump’ın zaferi Almanya için de örnek olabilir. Trump’ın Amerika’yı yeniden büyük yapma vaadinin partisi aşırı sağcı AfD için de örnek teşkil edip etmeyeceği sorusuna ise Weidel, “Tabii ki, kesinlikle” diye cevap verdi. Weidel, partisinin de Almanya’yı yeniden “büyük” yapmayı amaçladığını söyledi.
Trump’ın Alman ekonomisini olumsuz etkileyecek AB’den ABD’ye ihraç edilen Avrupa ürünlerine yüksek gümrük vergisi uygulamasını nasıl bulduğu sorusuna ise Weidel, “Adil olup Trump’a bir şans tanımalı” cevabıyla karşılık verdi. Weidel’e göre Almanya’nın mevcut ekonomik sorunları zaten kendisinin yol açtığı sorunlar. Trump’ın Ukrayna polisikasını da öven Weidel, “Trump Ukrayna savaşını bitirmeyi vadetti. Ukrayna konusunda böyle bir söylemle seçim kampanyası yürüten tek kişiydi ve nihayetinde bu söylemi ona seçimleri kazandırdı” dedi.