Olası ABD yaptırımları Türk ekonomisini nasıl etkiler?

HABER MERKEZİ – Son olarak ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Türkiye’ye Barış Pınarı Harekatı ve S-400 alımı nedeniyle yaptırım uygulanmasını öngören tasarıyı Çarşamba akşamı onayladı. Cumhuriyetçilerin önde gelen Senatörlerinden Lindsey Graham ve muhalif Demokrat Senatör Chris Van Hollen tarafından hazırlanan önerideki 8 madde arasında ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’ndan (CAATSA)’dan kaynaklı yaptırımların uygulanmasının 180 gün

SADIK DURAN 12 Aralık 2019 DÜNYA

HABER MERKEZİ – Son olarak ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Türkiye’ye Barış Pınarı Harekatı ve S-400 alımı nedeniyle yaptırım uygulanmasını öngören tasarıyı Çarşamba akşamı onayladı.

Graham, ABD Yönetimi’nin Türkiye’ye karşı harekete geçmeyi reddettiği bir ortamda, söz konusu tasarının iki partiden de destek almasını beklediğini sosyal medya hesabı üzerinden dile getirdi.

Hafif ve sert önlemlere dair farklı senaryolar

Ankara ve Washington kulislerinde ise CAATSA kapsamındaki yaptırımların hafif bir versiyonunun uygulamaya geçirilme kararının bu yıl sonundan önce alınabileceği ileri sürülüyor.

Genel kanı, yaptırım paketinde görece hafif önlemlerin seçilmesi durumunda Türkiye ekonomisi üzerinde asgari etki doğuracağı, ancak bankacılık sistemini etkilemesi muhtemel bir önlemin kabul edilmesi durumunda, örneğin mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerinin yasaklanması, ödemeler sisteminde büyük zorluk doğabileceği.

Bununla birlikte asıl etki, reel yatırım için Türkiye’nin daha az cazip hale gelmesiyle birlikte büyüme üzerinde orta ve uzun vadede hissedilebilir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, geçen yıl Türkiye’ye, çoğunluğu Avrupa ülkelerinden olmak üzere, 6 milyar 534 milyon dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi gerçekleşti.

Son olarak Chris Van Hollen ile Lindsey Graham, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya mektup yazarak, sabırlarının çoktan tükendiğini belirtmiş, Türkiye’ye yönelik yaptırımların uygulanması gerektiğini, aksi takdirde bunun diğer ülkelere ABD yasalarını kolaylıkla delebileceklerine dair “korkunç bir sinyal” gönderebileceğini ileri sürmüştü.

Ankara’nın Rusya’dan bu hava savunma sistemini almak zorunda bırakıldığını, bunun sorumlusunun ise selefi Barack Obama olduğunu birçok kez ileri süren Trump’ın bu kez yaptırımları engellemesi, Kongre’den gelen ciddi baskı karşısında pek mümkün görünmüyor.

738 milyar dolarlık savunma bütçesine son şeklini veren ABD’de görüşülen 2010 mali yılı bütçe planına göre, Türkiye’nin satın aldığı F-35A tipi savaş uçaklarını geri almak üzere ABD 440 milyon dolar ayırdı. Bunun ardında, Türkiye’nin geçtiğimiz haftalarda S-400’lerin radar sistemini test ederken ABD yapımı ve NATO envanterinde bulunan F-16’ları uçurmasının yarattığı endişenin yer aldığı ileri sürülüyor.

Ayrıca, Türkiye-Rusya ortak projesi olup Ocak ayında açılışı yapılacak olan Türk Akım’a da yaptırım şartı getiriliyor. Buna göre, enerji boru hatlarının inşasında çalışan bazı gemi şirketlerine ve bu projelere gemi sağlayan kurumlara yaptırım gelebilir.

Noel’den önce oylanır mı?

Bütçe, Senato ve Temsilciler Meclisi’nde Noel tatilinden önce oylandıktan sonra Trump’a sunularak yasalaşacak.

Ayrıca söz konusu bütçe yasa tasarısının Türkiye ile ilgili kısmında Türkiye’ye CAATSA kapsamında yaptırım uygulanması gerektiği de ifade ediliyor.

Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Jim Risch, geçtiğimiz günlerde CNN’e yaptığı açıklamada, CAATSA yaptırımlarının görüşülmesi için süreci hızlandıracağını ve bu hafta genel kurul gündemine getirilmesi için Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell’a baskı yapacağını belirtmişti. Dolayısıyla bu hafta söz konusu kararın alınması yönündeki baskılar konusunda kritik önem taşıyor.

Bilgi Üniversitesi’nden ekonomist Prof. Cem Başlevent’e göre, CAATSA yaptırımlarının uygulanmaları halinde parasal anlamda doğrudan etkisi sınırlı olur, ancak dolaylı etkileri daha çok can yakabilir.

euronews Türkçe’ye konuşan Başlevent, “Yaptırımların kendisinden çok Türkiye’nin en önemli müttefikinin yaptırımlarına maruz kalması algı ve beklentileri bozacak, piyasaları en çok bu etkileyecektir. 2018 sonbaharın hafızalarda taze olması da yaşanacak sarsıntıyı büyütebilir” diyor.

Demir-çelik sektöründeki krize benzeyecek mi?

Ağustos 2018’deki bir Başkanlık emriyle ABD, demir-çelik sektöründe diğer ülkelere uygulanan yüzde 25 ek vergi oranı yerine Türkiye’nin yüzde 50 oranında bir ek vergiye tabi tutulacağını bildirmiş, akabinde 16 Mayıs 2019 tarihli başkanlık emri ile ek vergi oranının yüzde 50’den geri yüzde 25’e geri çekilmesiyle bu uygulamaya son vermişti.

Ankara merkezli düşünce kuruluşu TEPAV, Türkiye’nin ek vergilerden etkilendiği spesifik zaman dilimini aylık bazda incelediğinde, “Türkiye’nin ek vergiler sonrası Amerikan pazarındaki kaybının 348 milyon dolar düzeyinde olduğunu” hesaplamıştı.

Başlevent, alüminyum, tekstil ve çeliğin belli miktarda ihraç edilen ticaret ürünleri olduğunu, söz konusu ihracatı yapamayacak hale gelmemizin Türkiye ekonomisi açısından büyük bir yıkım olmayacağını, ancak Amerikan yönetiminin yaptırımlarına maruz kalmanın yatırımcı algısını bozabileceğini kaydediyor.

Trump ile Erdoğan, ikili ticaret hacmi 100 milyar dolarlık bir hedef belirlemişti. Halihazırda 1800’den fazla Amerikan firması, teknoloji, gıda, sağlık, bilişim gibi çok geniş bir yelpazede Türkiye’de faaliyet gösteriyor ve bu şirketlerin Türkiye’deki güncel yatırımları 50 milyar doları aşmış durumda. Resmi rakamlara göre son 17 yılda Amerika’dan Türkiye’ye 12 milyar dolar civarında doğrudan yatırım gerçekleşti.

Borsalar nasıl etkilenir?

Peki yaptırımlar konusunda ABD’nin yeşil ışık yakması, Trump’ın da ertelemeksizin bazı yaptırımları devreye sokması borsaları etkiler mi?

Başlevent, Türkiye’de borsanın eskisi kadar Londra ve New York piyasalarındaki işlemlerden etkilenmediğini, çünkü o piyasalardaki Türk Lirası içeren işlemlerin büyük ölçüde azaldığının bilindiğini kaydediyor ve ekliyor:

“Ayrıca kurun beklenmedik bir anda belli bir düzeyin üstüne çıkması, çok daha büyük hacimli işlemleri tetikleyebiliyor. Bu da sığ piyasalarda beklenmedik derecede büyük hareketlere yol açabilir.”

CAATSA Yasası’nın 231’inci maddesine göre Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışan kişilere karşı yaptırım getirilebiliyor ve söz konusu yaptırımlar, Rusya Federasyonu için veya onun adına çalışan kişilerle bilinçli bir şekilde S-400 alımı gibi ‘”önemli işlem” yapan gerçek ve tüzel kişileri de kapsıyor.

Yaptırım listesinde uluslararası mali kuruluşlardan kredi alınamamasından, mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesine, yaptırıma tabi kişi ve kurumlara ihracat-ithalat bankası desteğinin kesilmesine, döviz üzerinden işlemlerin yasaklanmasına, yaptırım kapsamına giren kişilere ABD’ye giriş yasağına dek geniş bir yelpazeye uzanan 12 yaptırım bulunuyor.

Buna göre Başkan, bu 12 yaptırım arasından en az 5’ini seçip uygulamak zorunda. Ancak Başkan’a bir yandan da söz konusu yaptırımların uygulanmasını 180 gün erteleme veya bazı yaptırımları tamamen kaldırma hakkı da veriliyor. Ancak her halükarda Trump’ın Kongre üyelerini ikna etmesi ve ABD’nin ulusal çıkarlarıyla uyuştuğuna dair delil sunması gerekiyor.

Dolayısıyla, söz konusu karar tasarısının Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Senato’dan geçmesi, Trump üzerindeki baskıyı artırabilir. Keza Trump’a yakınlığıyla bilinen Graham, Türkiye’nin Suriye harekatının ardından yaptırımların en hararetli savunucularından olmuştu.

Öte yandan, Kongre’nin her iki kanadında da, CAATSA yaptırımlarını içeren yasa tasarısının üçte iki oranında bir oya, yani “süper çoğunluğa”, bir diğer deyişle 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nde bir karar için 290 oya, 100 üyeli Senato’da ise 67 oya ulaşması durumunda Trump’ın veto hakkı geçersiz sayılıyor ve Amerikan yönetimi kararları kabul etmiş oluyor.

Her yaptırım bir fırsat mı?

Bilkent Üniversitesi iktisat bölümünden makro-ekonomist Bilin Neyaptı ise, “CAATSA yaptırımlarının uygulanmaları senaryosu altında vereceği zararı öngörmek şu aşamada mümkün görünmese de, ABD ile ticaretinde açık veren bir ülke olarak “ticaretin artırılması” hakkında yürütülen görüşmeler de zaten Türkiye lehine olacak gibi değil” diyor.

Ekonomist Neyaptı, “İktidarın karşısına konan tehditler ekonomimizin içine sokulmuş olduğu zafiyetler ile birleşince sürekli edilgen bir konumda kalıyoruz” diye ekliyor.

Ancak, Neyaptı’ya göre, her yaptırım aslında bir fırsat olup, uzun vadede iç talebin canlandırılması ve zaten yükselen Asya pazarına yönelişi de körükleme açısından doğru kullanılma olanağı yaratabilir:

“Zaten bu yaptırımlardan ABD’nin net fayda sağlayacağı da şüpheli, belki de sadece tehdit olarak kullanıyor.”

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard And Poor’s (S&P) Temmuz ayında yaptığı bir değerlendirmede, ABD’nin olası CAATSA yaptırımlarının Türk bankacılık sektörünü hedef almaması durumunda ekonomiye etkilerinin sınırlı olacağını ileri sürmüştü. EURONEWS

ÖNE ÇIKANLAR