Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i cumartesi günü ağırlayarak iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin sinyallerini verdi.
Bu görüşme, Xi’nin on yıldan uzun bir aradan sonra Güney Kore’ye yaptığı ilk ziyaret kapsamında gerçekleşti ve ABD Başkanı Donald Trump’ın büyük ölçüde yokluğunda, Xi’nin Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde ön plana çıkmasını sağladı.
Zirvenin kenar toplantılarında gerçekleşen görüşme, Xi’nin Kanada Başbakanı ile bir gün önce gerçekleştirdiği görüşmenin ardından, gerilen ilişkileri yeniden canlandırma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Trump, zirve için Güney Kore’ye gelmiş ancak Perşembe günü Xi ile ticaret savaşını geçici olarak durdurma anlaşmasını yaptıktan sonra ülkesine dönmüştü. Trump’ın ayrılmasıyla, Xi APEC zirvesinde Çin’i uluslararası düzende sorumlu bir güç olarak konumlandırdı.
Lee, Xi’yi geleneksel kıyafetler giymiş askerlerin yer aldığı görkemli bir törenle karşıladı. Liderler, ticaretten kültürel işbirliğine kadar yıllardır gerilen ilişkileri yeniden canlandırma mesajı verdi. Lee, Xi’ye, “İki ülke olarak dikey bir ekonomik işbirliği yapısından, daha yatay ve karşılıklı faydaya dayalı bir yapıya geçiyoruz. Ortak refah sağlayacak bir ilişki kurmak için birlikte çalışmalıyız” dedi. Xi ise Güney Kore’yi “taşınamaz komşu ve ayrılamaz ortak” olarak tanımladı.
Lee ayrıca Çin’i, Kuzey Kore ile bozuk olan ilişkileri yeniden canlandırma çabalarında bir partner olarak gördüğünü vurguladı. “Bölgedeki istikrar için Çin-Kuzey Kore yüksek düzeyli görüşmeleri, Pyongyang ile yeniden diyaloğun önünü açıyor” dedi.
Görüşme öncesinde Lee, APEC bayrağını Xi’ye devretti. ABD Başkanı’nın yokluğunda, Xi APEC’i, Beijing’in ilişkileri gerilmiş ülkelerle yeniden yakınlaşması için bir fırsat olarak kullandı. Xi, Kanada Başbakanı Mark Carney ve Japonya Başbakanı Sanae Takaichi ile bir araya gelerek ilişkileri yeniden rayına oturtma mesajı verdi.
Bu zirve, Güney Kore-Çin ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasının yanı sıra, Asya-Pasifik’te diplomatik dengelerin yeniden şekillenebileceğine işaret ediyor.
