Gazze’de süren savaş nedeniyle Batı dünyasından giderek daha fazla sanatçı, yazar ve akademisyen İsrail’e yönelik kültürel boykot çağrısı yapıyor.
Amaç, ekonomik yaptırımlara yanaşmayan Batılı hükümetlerin yerine kamuoyu baskısı oluşturarak İsrail üzerinde etkili olmak.
Film Workers for Palestine adlı oluşumun imza kampanyası, kısa sürede Emma Stone, Joaquin Phoenix gibi ünlü isimlerden destek aldı. İmzacılar, “soykırımda rol alan İsrail kurumlarıyla bağlarını keseceklerini” duyurdu.
İngiliz aktör Khalid Abdalla (“The Kite Runner”, “The Crown”), AFP’ye yaptığı açıklamada, “Küresel ölçekte bir dönüm noktasındayız, bu sadece sinema sektörüyle sınırlı değil” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Massive Attack grubu da “No Music for Genocide” adlı müzik kolektifine katıldığını, şarkılarının İsrail’de yayınlanmasını engelleyeceğini açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Emmy Ödülleri’nde Javier Bardem’den Hannah Einbinder’e kadar birçok sanatçı Gazze’ye destek mesajı verdi. Benzer açıklamalar, ay başında Venedik Film Festivali’nde de yapılmıştı.
Ayrıca İsrail, Eurovision Şarkı Yarışması’nda boykot edilme riskiyle karşı karşıya. Bazı yazarlar ortak bildiriler imzalarken, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ülkenin uluslararası spor etkinliklerinden dışlanması için girişim başlattı.
Ünlü İsrailli orkestra şefi Ilan Volkov, İngiltere’deki bir konserinde artık ülkesinde sahne almayacağını açıkladı. Ancak senarist Hagai Levi (“Scenes from a Marriage”, “The Affair”), AFP’ye verdiği demeçte, İsrail’deki sanatçıların büyük bölümünün savaşa karşı olduğunu, boykotun bu kesimi daha da zayıflattığını söyledi:
“Sanat camiasının yüzde 90’ı savaşa karşı. Onlar zaten mücadele ediyor; boykot etmek onları daha da güçsüzleştiriyor.”
Göteborg Üniversitesi’nden İsveçli akademisyen Håkan Thörn, mevcut durumu apartheid Güney Afrika ile karşılaştırdı:
“Gazze’de kıtlık görüntülerinin dünyaya yansıdığı ilkbahardan itibaren ciddi bir kırılma yaşandı. Bu, apartheid karşıtı hareketin yükselişini hatırlatıyor.”
Ancak Thörn, apartheid rejiminin çökmesinin 30 yıl sürdüğünü hatırlatarak, sadece kültürel boykotların rejimleri devirmeye yetmediğini, asıl baskının şirketler ve bankaların geri çekilmesiyle geldiğini vurguladı.
İsrail hükümeti ve Başbakan Binyamin Netanyahu, boykot hareketini antisemitizmle ilişkilendiriyor ve eleştirmenleri “Hamas sempatizanı” olmakla suçluyor.
Londra Üniversitesi Birkbeck College’daki Antisemitizm Araştırmaları Enstitüsü Direktörü David Feldman ise bu söylemlerin sınırları bulanıklaştırdığını belirtiyor:
“Her antisemitizm vakası endişe vericidir. Ancak şu anda boykot hareketini antisemitizmle özdeşleştirmek konuyu çarpıtıyor. Bu, İsrail’in Gazze’de yarattığı yıkıma karşı bir protesto aracıdır.”
İsrail’e karşı Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketi, 20 yıldır süren bir kampanya. Şimdi, kültür, sanat, edebiyat ve spor alanlarındaki boykot girişimlerinin apartheid Güney Afrika dönemindeki gibi bir uluslararası dalgaya dönüşüp dönüşmeyeceği merak konusu.
