Zengin de fakir de Türkiye’den kaçıyor

Haber merkezindeki arkadaşların hazırladığı haberi okudunuz. Global Wealth Migration Review adlı kuruluşun verilerine göre 2018 yılında dolar milyoneri olan dört bin kişi Türkiye’yi terk etmiş. Türkiye bu rakamla Çin, Rusya ve Hindistan’ın ardından dördüncü sıradaymış. Siz de ‘paşa gönülleri bilir, giderlerse gitsinler’ diyenlerden misiniz? Öyle diyorsanız biraz durun. Memleketten giden sadece zenginler değil; fakir fukara,

PANORAMA - NEWS 07 Mayıs 2019 BRÜKSEL ROTASI

Haber merkezindeki arkadaşların hazırladığı haberi okudunuz. Global Wealth Migration Review adlı kuruluşun verilerine göre 2018 yılında dolar milyoneri olan dört bin kişi Türkiye’yi terk etmiş. Türkiye bu rakamla Çin, Rusya ve Hindistan’ın ardından dördüncü sıradaymış.

Siz de ‘paşa gönülleri bilir, giderlerse gitsinler’ diyenlerden misiniz? Öyle diyorsanız biraz durun. Memleketten giden sadece zenginler değil; fakir fukara, garip guruba da fırsatını bulunca yabancı diyarlarda alıyor soluğu.

Mesela 2018 BAMF verilerine göre memleketinden kaçıp Almanya’ya sığınan insanların anavatanlarına baktığınızda Türkiye Suriye, Irak ve İran’ın ardından dördüncü sırada geliyor. Bizzat TUİK verilerine göre 2017 yılında Türkiye’den göç eden insanların sayısında kabaca yüzde 42 artış olmuş.

Söz konusu zenginler olunca, suçluyu bulmak kolay. ‘Zaten bu sermaye sahiplerinin cebine dokundun mu kaçacak delik ararlar, vergi vermek işlerine gelmiyor, avantaları kalmadı da ondan’ der işin içinden sıyrılırsınız.

İtiraz edecek olsalar ‘dış mihraklara hizmet ediyorlar, Türk ekonomisini sarsmak için planlı bir girişim’ falan der lafı ağızlarına tıkarsanız. Aynı şeyleri Türkiye’yi terk eden akademisyen ve sanatçılar için de söyler, üstüne üstlük bir de ‘vatan hainleri’ diye yuh çekersiniz.

Gelgelelim şu fakir fukaranın göç merakı ile mülteciler işi zora sokuyor. Biz değil miydik koskoca AB ülkeleri kapılarını kapatmışken üç milyon küsur Suriyeliye kucak açıp onlara aş, iş veren? Ne oldu da kendi vatandaşlarımız ‘cennet gibi güzel vatanımızı’ bırakıp yaban ellerde ekmek derdine düşüyor.

Cevabı basit. Çünkü insanımızın özellikle de gençlerimizin umutlarını tükettik. “Umut fakirin ekmeği” demişler ama, görünen o ki umut herkese lazımmış.

Eskiden beri Türkiye gibi ülkelerde yoksul aile veya mahallede doğup büyüyen çocukların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasının en yaygın yolu eğitimdi.

Ancak üniversiteye derece ile girip en namlı bölümlerden yine derece ile mezun olan çocuklara sunacağımız hangi gelecek var bugün? Bırakın illeri, bir yüksekokul veya fakültenin bulunmadığı ilçe kalmadı neredeyse. Ancak gençlerimiz hâlâ yurt dışında bir üniversite okumanın hayalini kuruyor.

Sonra özgürlük dediğiniz ekmek ve sudan daha öncelikli birçok insan için. Sosyal medyada bir mesaj attı diye insanların kapısına eli silahlı jandarma diker, siyasilere yapılan en sıradan eleştirileri ‘hakaret’ sayıp eli kalem tutanı içeri tıkarsanız; terörün tanımını bile yapamayacak gariban insanları terör yaftası ile mahkeme koridorlarında ve hapishanelerde süründürürseniz insanlar doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalır.

Merak eden sınır boylarındaki güvenlik güçlerine ilişkin haberlere bir baksın. “Denizlerimizde can ve mal emniyetini sağlamak” vazifesi ile donatılmış sahil güvenlik, Ege’de memleketinden firar etmeye çalışan Türk vatandaşlarını toplarken; sınır boylarını koruyan güvenlik birimleri Türkiye’den kaçmaya çalışan kendi vatandaşlarına kelepçe takıyor. Tıpkı bir zamanlar Doğu Almanya’nın Batıya kaçmaya çalışan vatandaşlarına yaptığı gibi.

ÖNE ÇIKANLAR