Yeni bir siyasi kuşak doğuyor, bizim gençler nerede?

Etkili bir video ile CDU kurmaylarını köşeye sıkıştıran sosyal medya ustası, biz gazetecilerin sürekli yazdığı ama çok az kişinin okuduğu hususları geniş bir izleyici kitlesine anında ulaştırdı. Boşuna dememişler ‘akıl yaşta değil, baştadır’ diye. Sizi bilmem ama ben elliye merdiven dayamış biri olarak Rezo gibi gençlerin siyasal tartışmalara ve süreçlere katılmasını fazlasıyla önemsiyorum. Siyaset yaklaşık

PANORAMA - NEWS 29 Mayıs 2019 BRÜKSEL ROTASI

Etkili bir video ile CDU kurmaylarını köşeye sıkıştıran sosyal medya ustası, biz gazetecilerin sürekli yazdığı ama çok az kişinin okuduğu hususları geniş bir izleyici kitlesine anında ulaştırdı. Boşuna dememişler ‘akıl yaşta değil, baştadır’ diye.

Sizi bilmem ama ben elliye merdiven dayamış biri olarak Rezo gibi gençlerin siyasal tartışmalara ve süreçlere katılmasını fazlasıyla önemsiyorum. Siyaset yaklaşık yirmi beş yıldır ağırlıklı olarak siyah takım elbiseli, orta yaş ve üstü adamların işi olmaktan çıktı. Fakat iki tür siyasetçi tipinin özlemini hâlâ çekiyoruz.

Kadınlar vitrine konulma, pozitif ayrımcılık, özgürleşme, kota derken artık siyasetin tüm kurumlarında varlık gösteriyor; ancak gençlerin idolü olabilecek, tarz ve zekasıyla yüzyıla damga vuracak, siyasi tarihin not edeceği bir kadın siyasetçinin yolunu hâlâ gözlüyoruz.

Tüm siyasi partiler gençlik kolları sayesinde bir sonraki siyasi kuşağa yatırım yapıyor. Amma velakin politikada oyunun kurallarını yeniden kuracak genç bir siyasi deha henüz sahne almış değil.

Sevindirici olan yegâne husus Avrupa ve Kuzey Amerika’da özgüveni sağlam, tabuların üzerine cesaretle giden ve bir önceki siyasi kuşağın önemsemediği sorunları ajandasına yazan genç bir neslin siyasal tartışmaların tarafı olmaya başlaması.

Avrupa ve Amerika için umut ışığı yanıyor. Fakat İslam dünyası, özellikle de Türkiye için durum gerçekten vahim. Etnik temelli siyasi hareketleri bir yana bırakacak olursanız, genç kız ve erkekler siyasal süreç ve tartışmaların içinde neredeyse hiç yok.

Olanlar da bir önceki kuşağın ideolojik yörüngesinde dönüp, kendilerine biçilen militan destekçi rolünün dışına çıkabilmiş değil. Mevcut politikacıların seçim mitinglerinde boğazını yırtan, gösterilen hedefi trollemek için bildik lafları birbiri ardına sıralayan, birileri için “asker” olan, başka birileri için de “öl deyince ölen” genç insanları görünce kahrolmamak elde değil.

Avrupa ve Kuzey Amerika’daki gençler sosyal medyayı küresel ölçekli değişim ve tartışmalar için ustaca kullanırken, bizim gençler bir zamanlar kahvehane ve hamamlarda dönen dedikoduları sanal ortama taşımaktan öteye geçemiyor.

Çünkü Türkiye’deki siyasi partiler, STK’lar ve cemaatler gençleri bir önceki yüzyılın düşünsel kalıplarında üretilmiş siyasal düşünce ve ideolojilerle uyuşturmaya devam ediyor.

Haksızlığa, gelir eşitsizliğine, yağmacılığa, emek sömürüsüne ve çevre katliamlarına karşı sesini yükseltmesi gereken gençler, dizginleri elinde tutanların arabalarına koşulmuş güçlü atlar gibi gözleri yarı kapalı halde sadece gösterilen hedefe doğru koşuyor. Gelecekleri çalınıyor, ancak onlar hırsızlara methiyeler düzmekten geri durmuyor.