Türkler ve Kürtler! Ne zaman akıllanacaksınız?

Türkler ve Kürtler! Ne zaman akıllanacaksınız?

Yazının başlığına Türkleri ve Kürtleri koymuş olsam da aslında sesimi duyurmaya çalıştığım sadece onlar değil. Esas muhatabım kendini bir şekilde farklı hisseden, küçüklü büyüklü Orta Doğu’ya yayılmış yüzlerce halk. Sevgili Orta Doğu halkları! Binlerce yıldır birlikte onca güzel şeyi tecrübe etmenize rağmen sadece kin, nefret ve düşmanlık miraslarını sahiplenme inadınız neden? Sayenizde zembereğini bir asır

PANORAMA - NEWS 16 Ekim 2019 BRÜKSEL ROTASI

Yazının başlığına Türkleri ve Kürtleri koymuş olsam da aslında sesimi duyurmaya çalıştığım sadece onlar değil. Esas muhatabım kendini bir şekilde farklı hisseden, küçüklü büyüklü Orta Doğu’ya yayılmış yüzlerce halk.

Sevgili Orta Doğu halkları!

Binlerce yıldır birlikte onca güzel şeyi tecrübe etmenize rağmen sadece kin, nefret ve düşmanlık miraslarını sahiplenme inadınız neden?

Sayenizde zembereğini bir asır önce İngilizlerin kurduğu sistem hâlâ tıkır tıkır işlerken; siz düşmanlıkları büyüterek çoğaltmayı, en yakınınızdakileri düşman hâline getirirken binlerce kilometre uzaklıkta dostlar aramayı gayet iyi biliyorsunuz.

Kader birliği etmeniz gereken insanlarla aranıza husumet duvarları örüp, yaşadığınız coğrafyayı cehenneme çevirmekle elinize ne geçti?

Aynı toprağın çocukları olmanıza rağmen kardeşlerinize kin besleyip, yaşadığınız acıların esas sorumlusu olan mihrakları dost bellemekle ne elde ettiniz?

Üzerine titrediğiniz evlatlarınız doğup büyüdükleri topraklardan kilometrelerce uzakta ‘toprağa düşerken’ birileri dedelerinizin canı ve kanıyla koruduğu toprakları gözünüzün önünde parsel parsel başkalarına satıyor. Sadece alkışlıyorsunuz.

Kahraman sanıp ardına düştüğünüz adamlar oğlan demeden kız demeden göz bebeğiniz olan yavrularınızı karlı dağlarda, mağaralarda aç biilaç çürütürken; siz çocuklarınızın cellatlarına özgürlük methiyeleri düzüyorsunuz.

Yaşadığınız toprakları sömürenlere karşı itaatkâr davranırken, üstünde birlikte yaşayıp altında beraber uyuduğunuz toprakların öz evlatlarından nefret ediyorsunuz.

Müttefiklerinizin, destekçilerinizin, iş birlikçilerinizin, akıl hocalarınızın gözünde yedi kat el olmanıza rağmen kaderin size yazdığı dostları hakir görmekten yorulmuyorsunuz.

Kendi canınızdan, kanınızdan olan insanlar bir parça kuru ekmeğe muhtaçken, milyarlarca dolar serveti yine birbirinizi kırıp geçirecek silahlar için harcıyorsunuz.

Hem de lütfedip bu silahları size satsınlar veya hibe etsinler diye yalvar yakar adamların kapısını aşındırıyorsunuz.

Yedi kat elin dilini çocuklarınıza öğretmek için binlerce doları göz kırpmadan verirken; ana babalarınızın konuştuğu köy şivesinden utanıyor, kapı komşunuzun ana dilini küçümsüyor, birbirinizin dilini öğrenmemek için ayak diriyorsunuz.

Halkların birbiriyle derdi yok, sorun siyasilerde ve liderlerde mi diyorsunuz? Sorun bal gibi de halkların kendisinde, insanların kılcal damarlarında. Kabul edin birbirinizi sevmiyor, hatta birbirinizden nefret ediyorsunuz.

Öyle olmasaydı Orta Doğu’yu şiddet sarmalına çeviren aktörlerin kurduğu hiçbir sistem böylesine uzun ömürlü olamazdı. Eğer sorun sizde olmasaydı gözyaşınız, acılarınız ve evlatlarınızın hayatları üzerinde hükümferma olanların arkasına böyle kolayca düşmezdiniz.

ÖNE ÇIKANLAR