Bu da demokrasinin madara tarafı

Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal edince ortaya demokrasinin madara tarafı da çıkmış oldu. Neden? Açıklayacağım. YSK’nın kararına ilişkin hukuki gerekçesini etraflıca bilmiyoruz. Basında dolaşan yarım yamalak bilgilere göre karar “sandık kurulu başkan ve üyelerinin ilgili kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması nedeniyle” alınmış. Kısacası seçimin selametle yapılması için görevlendirilen seçim

PANORAMA - NEWS 08 Mayıs 2019 BRÜKSEL ROTASI

Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal edince ortaya demokrasinin madara tarafı da çıkmış oldu. Neden? Açıklayacağım.

YSK’nın kararına ilişkin hukuki gerekçesini etraflıca bilmiyoruz. Basında dolaşan yarım yamalak bilgilere göre karar “sandık kurulu başkan ve üyelerinin ilgili kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması nedeniyle” alınmış.

Kısacası seçimin selametle yapılması için görevlendirilen seçim kurulları hatalı işlem yaptığı için seçimler iptal ediliyor. İyi de bu kurulların patronu YSK değil mi? Yani kendi teşkilatının yaptığı hata yüzünden hem siyasi parti adaylarının hukukunu çiğniyorsun hem de milyonlarca seçmenin takdirini bir kalemde silip atıyorsun.

Benim hâlâ inanasım gelmiyor, ama kararın gerekçesi doğru ise seçim kurullarının hukuka aykırı işlemlerini seçim öncesi denetleyemeyen bu teşkilatla İstanbul nasıl şeffaf ve güvenilir bir seçime gidecek?

Son on yılda yapılan seçimlere itiraz bağlamında YSK’nın aldığı kararları şöyle bir mercek altına alın. Gizliden gizliye taraf olduğu takım lehine ceza sahasında hazzetmediği takım lehine de orta sahada düdük çalan bir hakem misali, aldığı can alıcı kararlar ne hikmetse hep iktidar partisine ve onun siyasal aktörlerine yaramış.

Son karar da neredeyse adrese teslim denilen cinsten. Amacımız tarafsız ve partiler üstü olan bir teşkilatı töhmet altında bırakmak değil. Ancak demokrasinin en sağlam kalesi olması gereken YSK, aldığı son kararla meşruiyetini ve aldığı kararları tartışılır hale getirdi.

Oysa ki hem ülkedeki siyasal partiler hem de seçmenler YSK’yı demokrasinin güvence kurumlarından biri olarak görmek istiyor. Aldığı son kararla bizzat kendi teşkilatının seçimleri sağlıklı bir şekilde organize edemediği gerçeğini dolaylı olarak deklare eden YSK, ortaya çıkan güven bunalımını kolay aşabilecek gibi görünmüyor.

İptal kararı zaten kamplaşmış olan Türk siyasi hayatını iyice gergin bir havaya sokarken, demokrasi çıtası yüksek ülkelerin hiçbiri karara bir anlam veremedi. Gözlemci statüsündeki uluslararası ve ulus üstü kurumlar birbiri ardına karara ilişkin zehir zemberek açıklama yaparken, sadece iktidar partisi kararı ‘demokrasinin bir zaferi’ olarak görüyor.

YSK kararının ardından döviz kurlarındaki sert yükselişle güne başlayan Türkiye’yi ekonomik olarak zor günler bekliyor. ABD, AB ve Çin üçgeninde yaşanan ticari gerilimin gölgesinde istikrarını iyice kaybeden Türk ekonomisi, iç siyasal dengelerdeki dalgalanmalar yüzünden sendelemeye başladı.

Cebinde parası olan bir fırsatını bulup memleketi terk etmenin yolunu gözlerken, bu istikrasız ortamda hangi yabancı sermaye Türkiye’de köklü bir yatırım düşünür? Böylesi bir durumda Türkiye’ye sadece iş gücünün iyice ucuzlamasını dört gözle bekleyen fırsatçıların yolu düşer.