Bayram çocuklarla güzel

Bir çoğumuz fabrikada, ofiste ve dükkânda yaşanan günlük telaşın içinde kutlayacak bayramını. Telefonumuz ve mail kutumuz arabesk bayram mesajları ile dolup taşacak. Bayrama dair ansiklopedi maddelerinde ve divan şiirlerinde kalmış güzel sözler bir günlüğüne havada uçuşacak. Belki de yüz kez şapır şupur öpüşüp, kafaları birbirine toslayacağız. Gönlü zengin olanlar sadece kendi torun ve çocuklarına değil;

PANORAMA - NEWS 04 Haziran 2019 BRÜKSEL ROTASI

Bir çoğumuz fabrikada, ofiste ve dükkânda yaşanan günlük telaşın içinde kutlayacak bayramını.

Telefonumuz ve mail kutumuz arabesk bayram mesajları ile dolup taşacak. Bayrama dair ansiklopedi maddelerinde ve divan şiirlerinde kalmış güzel sözler bir günlüğüne havada uçuşacak.

Belki de yüz kez şapır şupur öpüşüp, kafaları birbirine toslayacağız.

Gönlü zengin olanlar sadece kendi torun ve çocuklarına değil; eş, dost ve akraba çocuklarına da cüzdanını çıkartıp para verecek. Tıpkı bakkala, manava ve kasaba para verirken yaptığımız gibi çocuklara da gülümseyeceğiz. Çocukların eline para yerine şeker veya çikolata tutuşturacak olursak, yüzleri fena halde düşecek.

Peki ama neden?

Avrupa’nın göbeğinde köyümüzün eski bayramlarından dem vuracak değilim. İsyanım dini bayramları böylesine sıradan bir şekilde kutluyor olmamıza. Sıradan diyorum, çünkü bayramların içinde çocuklar yok.

Çocuklar olmayınca çocuksu uçarılıklar, hayaller, masumluklar, samimiyetler ve şımarıklıklar da yok. Cüzdanımızı çıkartıp ellerine para tutuşturduk veya en pahalı, marka giysileri aldık diye çocuklarımızı bayramların merkezine koymuş olmuyoruz.

Aksine para ve pahalı giysilerle onları mahkûmu olduğumuz kapitalist dünyanın içine daha da çekiyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinde dini bayramların nasıl kutlandığını görme şansım oldu. Ancak bizdeki gibi kaba ve her türlü rafine davranıştan uzak bir şekilde çocukların eline para tutuşturulan bir bayramlaşma görmedim.

Her kültürde bayram münasebetiyle hediyeleşme geleneği var. Fakat hediyelerin maddi değeri ve içeriği değil önemli olan. İnsanları mutlu eden, hediyeleşme seremonisine yüklenen anlam ve hediyeler vasıtasıyla aktarılan duygular. Söylediklerime inanmayanlar zahmet edip Hristiyan komşusuna bir baksın. Noel ağacının altındaki hediye kutuları etrafında dönüp duran, eskimiş ayakkabı içindeki çikolatayı arayan çocuklar mı şen; yoksa ellerine Euro banknotları tutuşturduğumuz çocuklar mı mutlu?

Bu işin bir yanı.

Maalesef bayram ziyaretlerimiz de tam bir facia. Çoluk çocuk, ayaküstü daracık odalara doluşup; büyük bir bölümü çöpe giden tatlı tabaklarından bir lokma almak suretiyle bayramlaşmış oluyoruz.

İşin garip tarafı böylesine yüzeysel bir ziyareti yapmayacak olursak, büyüklerimiz bunu kara defterin en başına yazıyor. Çünkü onlara göre ziyaretimizin samimiyeti değil, zaman darlığına ve mekân uzaklığına rağmen zahmete katlanıp ayaklarına gitmiş olmamız önemli.

Eğer bugün sadece tarih kitaplarında ve yaşlı aile bireylerimizin hafızalarında kalmış coşkulu bayramları yeniden yaşamak istiyorsak, bayramların merkezine çocukların masum dünyasını koymalı ve o masum dünyayı parayla kirletmekten vazgeçmeliyiz.