ABD’nin İran çıkmazı

Ancak kısa ziyaret kafalardaki soru işaretlerini daha da artırdı. Başta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas olmak üzere AB’li mevkidaşlarının İran politikasına ilişkin kaygılı tutumunu yerinde gören Pompeo, AB’nin dış ticaret öncelikli politikasından rahatsız. ABD İran’a karşı yürüttükleri sert politikanın desteklenmesini isterken, AB ülkeleri son yıllarda İran ile geliştirdikleri ekonomik ilişkileri ABD ve İsrail’in önceliklerine kurban

PANORAMA - NEWS 14 Mayıs 2019 BRÜKSEL ROTASI

Ancak kısa ziyaret kafalardaki soru işaretlerini daha da artırdı. Başta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas olmak üzere AB’li mevkidaşlarının İran politikasına ilişkin kaygılı tutumunu yerinde gören Pompeo, AB’nin dış ticaret öncelikli politikasından rahatsız.

ABD İran’a karşı yürüttükleri sert politikanın desteklenmesini isterken, AB ülkeleri son yıllarda İran ile geliştirdikleri ekonomik ilişkileri ABD ve İsrail’in önceliklerine kurban etmek niyetinde değil.

ABD’nin iyice sertleştirdiği ekonomik ambargolara rağmen İran ile kurdukları ticari ilişkileri devam ettirecekleri sinyalini veren AB Dışişleri Bakanları, ABD’nin çekilmesine rağmen İran ile yapılan nükleer anlaşmanın devamından yana.

İran’ın anlaşma ile vadettiği adımları attığını düşünen AB’li diplomatlar, son dönemde önemli bir ticaret hacmine ulaşan İran-AB ilişkilerini zora sokmak istemiyor. AB’nin bir başka kaygısı da İran ile ABD arasındaki bir sıcak temasın ortaya çıkaracağı yeni göç dalgası.

Orta Doğu’daki her bir çatışmanın yeni bir mülteci akınına sebep olacağını bilen AB, gerek ticari çıkarlarını gerekse diğer olumsuz etkilerini düşünerek ABD-İran arasındaki gerginliğin yumuşatılmasından yana.

ABD ve İsrail içinse durum oldukça farklı. İran’ın bölgedeki artan gücünü bizzat Suriye’de fark eden ABD ve İsrail, statükonun İran lehine işlediğinin farkında. ABD bu nedenle statükoyu bozmak için Kuzey Kore’ye yönelik gerçekleştirdiği diplomatik atılımın bir benzerini İran için devreye sokmuş durumda.

ABD Başkanı Donald Trump bir yandan ekonomik ambargo ve bölgeye yapılan askeri yığınakla İran üzerindeki baskıyı artırırken, diğer yandan Tahran yönetimine doğrudan görüşme önerisinde bulunuyor.

Amaç İran’ı öncelikle statükonun dışına çıkacak adımlar atmaya zorlamak, ardından da İran politikasını ABD ve İsrail lehine yeniden şekillendirmek. Ancak Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Moskova ayağı iptal edilen Rusya temaslarından hedeflediği sonucu alabilmiş değil.

İran’a karşı Moskova’nın Venezuela kartını masada gören ABD askeri tehdidin tonunu yükseltirken, Putin de Pompeo ile görüşmeden önce nispet yapmak için yeni silahların geliştirildiği bir fabrikayı ziyaret etti.

Bir önceki yazımda uluslararası arenada yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu, kartlar yeniden dağıtılırken Türkiye’nin yazık ki masada olmadığını yazmıştım.

Bu gerçek maalesef ABD-İran gerginliğinin tırmandığı bir dönemde iyice gün yüzüne çıktı. Kimse Türkiye’den ABD’nin İran’a yönelik tutumunu desteklemesini beklemiyor, ancak Ankara’nın burnunun dibindeki sorun için daha fazla inisiyatif alması gerekiyor.