Zamanı değerlendirme

Her kışın bir baharı, her baharın bir yazı, her yaz mevsiminin de bir sonbaharı vardır. Her gecenin bir gündüzü olduğu gibi. Geceyi gece hesap edip, gece nasıl hareket edilir ve nasıl değerlendirilir yaşayarak öğrenilir. Hep gündüzü yaşayan ve geceyi hesap etmeyen insanlar, gece olduğunda ne yapacağını bilemez. Gecenin karanlığındaki insanlara el uzatmak için bazen geceyi

PANORAMA - NEWS 03 Mart 2017

Her kışın bir baharı, her baharın bir yazı, her yaz mevsiminin de bir sonbaharı vardır. Her gecenin bir gündüzü olduğu gibi. Geceyi gece hesap edip, gece nasıl hareket edilir ve nasıl değerlendirilir yaşayarak öğrenilir. Hep gündüzü yaşayan ve geceyi hesap etmeyen insanlar, gece olduğunda ne yapacağını bilemez. Gecenin karanlığındaki insanlara el uzatmak için bazen geceyi yaşamak gerekiyor.

Donanımlı insan yaşatmak için yaşamalı. Her şart ve ortama göre yaşamasını öğrenen donanımlı ruhlar, yaşadığı zaman dilimin zorluklarına bakmadan inandığı değerleri muhatabının sinesine boşaltmasını bilmesi gerekiyor. Daha sonra doğacak ışığa insanları alıştırmak için.

Yazdan sonra, sonbaharın olması belki de rahmettir. Çünkü sonbahar yaprakların dökülmesine vesile olur. Kışa nasıl girmesi gerekiyorsa kendine göre sonbahar da hazırlık yapar.

Bir yönüyle ağaçlara hayran kalmamak elde bile değil. Her mevsime göre kendisini hazırlayarak dimdik ayakta durur. Ne kışın dondurucu soğuğundan etkilenir, nede yazın yakıcı sıcağından. Çünkü mevsimlere göre kendisini yeniler. Kış mevsimi geldiğinde incecik dallar bile kışın dondurucu soğuğuna karşı dimdik ayakta durur.

Belki de bu kadar hazırlığı bahar mevsimine rengarenk girmek için yapıyordur. Donanımlı insan en ağır şartlar altın da bile kendisini koruyup muhaza edebildiği gibi, başkalarına da nasıl faydalı olabilirim düşüncesin de olmalı. Nasıl mevsimler hep aynı değilse, insan hayatı da aynı değildir. Bazen düz yolda gidersiniz, bazen iniş, bazen de yokuş çıkmak zorunda kalırsınız.

Ağaç meyveye durmak için belki çok sancılı günler geçirir. Biz hissedemeyiz. Hissettiğimiz sadece ağzımıza aldığımız meyvenin tadından ibarettir. Bize bu meyveyi verebilmek için çamurlu su emer de göremeyiz. Güneşin altında yanarda hissettirmez. Renk değiştirirde sonradan anlarız.

Ağacın dibine dökülmüş meyveler görürüz. Elinize alıp baktığınız da, meyvenin çürüdüğünü yada olgunlaşmadan hafif bir rüzgara da dayanamayıp düştüğünü görürüz. Belki anlayamayız. Ama çürümüş bir meyvenin dalından düşmesi, diğer meyvelerin sağlam durmasına vesile olacaktır. Yada olgunlaşmamış meyve ağız da lezzet yerine acı bırakacaktır. Bazı insanlar çürümüş meyve gibi etrafında ki insanlara zarar verir.

O insanların da bozulmasına sebep olur. Olgunlaşmamış meyve neyse, insanlığın derdinden anlamayan hayatın çemberinden geçmemiş kaba ve cahil insanlar da odur. İnsanlara faydalı oluyorum diye etrafındakileri tavır ve davranışlarıyla kendinden uzaklaştırır.

Uzaklaştırır da, bunu yaparken doğru yaptığına inanır. Belki de öğle bir zaman da bulunuyoruz ki kışın en şiddetli olduğu dönemi yaşıyoruz. Hazırlıklarımızı ona göre yapmalığız. Çünkü baharı bütün dünya hissedecek.

ÖNE ÇIKANLAR