Yürek yangınlarım

Bu cümlenin doğru olduğuna yürekten inandık yıllarca. Ve o inanmayanlara acıdık durduk, imanımıza şükrederek. Yaşananlar, yaşadıklarım göstermiştir ki burada başka bir şeyler var. Söylem doğrudur, insanlığın en önemli ihtiyaçlarından birisi inançtır. Ancak inandım diyenlerin sıkıntılarıyla birlikte, kafir olarak gördüklerimizin rahat rehavet mutluluğu nedeni ile bu söz de sorgulanır oldu. İyilik sadece Müslümanlara mı hastır, deniliyor

SEDAT İLHAN 12 Aralık 2021 BLOG

Bu cümlenin doğru olduğuna yürekten inandık yıllarca. Ve o inanmayanlara acıdık durduk, imanımıza şükrederek.

Yaşananlar, yaşadıklarım göstermiştir ki burada başka bir şeyler var. Söylem doğrudur, insanlığın en önemli ihtiyaçlarından birisi inançtır. Ancak inandım diyenlerin sıkıntılarıyla birlikte, kafir olarak gördüklerimizin rahat rehavet mutluluğu nedeni ile bu söz de sorgulanır oldu. İyilik sadece Müslümanlara mı hastır, deniliyor mesela. Veya kötülük yapan Müslümanların Cennete girmesine rağmen, iyilik yapan diğerlerinin Cehenneme girmesi ne kadar adil?

Kafa karışıklığımızın en önemli nedeni kavramlara yüklediğimiz anlamlar olmalı. Söylemde iman ve küfürden bahsedilir. Mümin ve kafir denilmez. Aslında iman ve küfür aynı insanda farklı derecelerde bulunabilir. Şartlara göre birisi daha fazlaca öne çıkabilir. Dünyada inanmayan insan yoktur bile denebilir. Veya bunu bizim bilmemiz mümkün değil. Herhangi bir puta tapanın imanı, putun kendisine torpil geçeceğini beklemiyor ise Allah’a bile uzanabilir. Veya put nedir, işlevi, anlamı ne ola ki? İnandım, diyerek Cenneti kendimize farz kılmamıza ne demeli?

Bunları bana düşündüren şey, engel olamadığım yürek yangınlarımdır. Bir şey isterim ama elde edememe riskimi görürüm. Her şeyde hayır vardır, desem de yanar yüreğim. Karşılıksız kalan beklentilerim harlar ateşimi. Gözüm hiçbir şeyi göremez olur. Her şey anlamını yitirir o anlar. Kafamın içinde yan yana dizilen kelimeler korkutur beni. Ve Rahman’a tutunurum sadece.

Allah’ın kendisini rahmetiyle tanıtması o kadar anlamlı geliyor ki, anlatamam. İhtiyacımla anlıyorum bunu, ihtiyacımca anlıyorum. Ve affedilivermeyi sadece kendimle sınırlamam zalimane, cahilane, gafilane, öylesine bir şey olurdu. Bu nedenle düşünürüm, yol bulmaya çalışırım.

Hadiselere nasıl bakıyorsak öyle olur denilir. Yaşadıklarım için küfür desem, küfrüm olur, çıkmazlarda kaybolur giderim. Rabb’imi bilmeye fırsat desem, nice yollar açılır önüme.

Neyi, niçin isterim, neden söylerim, bilemem. Yaptığım, istediğim, gayret ettiğim her şeyde nefsimin hissesi var, görürüm. Bundan kurtulmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Veya insan doğru olduğunu düşündüğü şeyleri yapmalı. Hayatı akışına yaşanır kılmalı. İmanlı insanın yapacağı şey bu olmalı.

Yeni bir dost ile tanıştım. Kendisini solcu olarak tanımlıyor. Biraz devrimci ruhu var. Demokrat, fedakar, düşünen, birlikteliğe inanan birisi. Düşünce sisteminde dolaşamadım yeterince. Bu sözüm bile hüküm vermem için gerekli kanıtı bulamadım demek gibi. Vazgeçemediğim bilmelerim…. Ama iki tane sözü var ki bitirdi beni. Kuran, diyor, bu dünyamız için indirilmiştir. Ancak ahiretimiz için algılıyoruz, yorumluyoruz. Ve 17 yaşında iken yazdığı mektuptan bahsetti, Allah’a yazdığı mektuptan. Müslümanların birbirlerine karşı yaptıkları zulüm, haksızlık, vurdumduymazlık, adaleti tesis etmede isteksizlik… bitir Rabb’İm, demiş, akan kanlar dursun, gözyaşları kurusun, çocuklar yetim kalmasın.

Bu mektubu ben yazmış olmak isterdim. Ancak itiraf edeyim ki, yaşanmışlıklar ile söylerim bunu. Gençliğimi düşünüyorum ve yine Allah’ın rahmetine sığınıyorum. Genelde haklı idim ve haklı iken insafım yoktu. Herkesin kendi yaptıkları veya yapmadıkları için kendisinin bildiği, geçerliliği tartışılamaz mazeretleri var oysa.

Hüküm vermelerimiz hayatımızı zorlaştırır. Doğru olduğu hakkında hiçbir delilimiz olmayan önyargılarımız, kalıplarımız, sınıflamalarımız. Hatayı diğerlerinde aramalarımız, diğerlerinin hataları ile mesrur olmamız, kendimizi yüceltmemiz… Sadece hayatımızı zorlaştırır. Öğrenmemiz önündeki en büyük engelimizdir hükümlerimiz. Yeni ufuklara açılamayız onlarla. Gerek de görmeyiz. Bildiğimizce, haklı gördüğümüzce maceraya atılmak istemeyiz. Oysa bilmelerin ötesinde bilmeler vardır, Hakikat bilmelerimizin ötesindedir.

Yürek yangınları yaşarım bazen. Ve haykırasım gelir tüm insanlara duyururcasına. Susun ve dinleyin demek isterim. Herkes bir yürek taşır ve o yürekler anlaşılmadığında acır. Bu düşüncem handikaplarıma kutsiyet giydirme bile olabilir. İçine düştüğüm çukurdan insanlık adına haykırmak??? Bildiğim şey, hayat kolay olmalı, imanımızca hayatı kolay kılmaya çalışmalı. Ve oralarda bir yerlerde Allah’ın rızası bizi bekler…

ÖNE ÇIKANLAR