Yalnızlık, insanın kendisiyle karşılaşmasıdır!

İçinde yaşadığı baskıcı toplumun dayattığı kolektif kimliğe direnerek, kendine özgü bir “kimlik” edinen insanların, sonunda “yalnız” kalmaları kaçınılmaz bir olgudur. Yalnızlık duygusu ise herkesin hoşlanacağı bir duygu olmadığı gibi, çoğu insanın dayamadığı ve katlanamadığı bir durumdur. Bu nedenle neredeyse hepimiz yalnızlıktan bir şekilde kaçmaya çalışırız. Aslında bu “kaçış”, bir çeşit kendimizden kaçıştır! Çünkü “yalnızlık” kendi

PANORAMA - NEWS 28 Mayıs 2020 BLOG

İçinde yaşadığı baskıcı toplumun dayattığı kolektif kimliğe direnerek, kendine özgü bir “kimlik” edinen insanların, sonunda “yalnız” kalmaları kaçınılmaz bir olgudur.

Yalnızlık duygusu ise herkesin hoşlanacağı bir duygu olmadığı gibi, çoğu insanın dayamadığı ve katlanamadığı bir durumdur. Bu nedenle neredeyse hepimiz yalnızlıktan bir şekilde kaçmaya çalışırız.

Aslında bu “kaçış”, bir çeşit kendimizden kaçıştır! Çünkü “yalnızlık” kendi kendiyle yüzleşme, kendi karanlıklarına inme, kendi aslını keşfetme riskini birlikte getirir. Bu riske girmekten ve kendi kendimize yetememekten korkmak, yalnızlıktan kaçış için anlaşılır bir nedendir.

Bu korkuyla baş edebilmek için, yalnızlığın insanı olgunlaştıran, geliştiren ve kendini yeniden bulmasına olanak sağlayan bir durum olduğunu anlamak / yaşamak gerekiyor.

Yalnızlığa katlanabildiğimiz, kendi kendimize yetebildiğimiz oranda başkalarına bağımlı olmaktan da kurtuluyoruz. Böylece daha özgür ilişkiler kurabiliyor, daha özgürce sevebiliyor hatta aşık olabiliyoruz.

Tabii ayrılıklardan da daha az yara bere alarak, mutsuzluk girdabına sürüklenmeden atlatabilmek şansını kazanıyoruz…

Bilmem yanılıyor muyum?

Mevlüt Asar