Yalnızlığın tadını çıkartan yapraklar

Bu yaşlı ve kurumuş yaprakları kutlayın. Çünkü arzunun zulmünden kurtulmuşlar, keyfini çıkarıyorlar. Özgürlüğünü kısıtlayan her şey bitti gitti. Yeşil kalabalıklardayken daha tazeydi belki ama habire çatışmalar ile mecburiyetlerin çengeline takılıyor, ne kendini ne başkalarını memnun edebiliyordu. Şimdi, mevsim kış olsa da yalnızlığın koynu sıcacık geliyor ona. Keyifle demleniyor. Yaşasın, bu ıssız ormanda ölümü rüzgârın elinden

ASBURCE DEMİRCİ 06 Aralık 2022 BLOG

Bu yaşlı ve kurumuş yaprakları kutlayın. Çünkü arzunun zulmünden kurtulmuşlar, keyfini çıkarıyorlar. Özgürlüğünü kısıtlayan her şey bitti gitti.

Yeşil kalabalıklardayken daha tazeydi belki ama habire çatışmalar ile mecburiyetlerin çengeline takılıyor, ne kendini ne başkalarını memnun edebiliyordu.

Şimdi, mevsim kış olsa da yalnızlığın koynu sıcacık geliyor ona. Keyifle demleniyor. Yaşasın, bu ıssız ormanda ölümü rüzgârın elinden olacak. İnsan eli koparmayacak boynunu. Tam dualarını diriltirken, bir adam gelip fotoğrafını çekmesin mi!

Yaprak kameranın sesinden öyle korktu ki az daha vaktinden önce düşecekti toprağa. Üstelik bu saygısız kendinden bahsederek huzurunu tümden kaçırdı. Adam hemcinslerinden yılmıştı. Toplumda yer almanın bedeli budalalığa, sapkınlığa ve adaletsizliğe sabretmekti. Sevilemeyecek insanlarla anlaşıp uzlaşmak gerekiyordu. Fikirleriyle inançlarından biraz kopartıp önlerine atmazsa soluk aldırmıyorlardı.

Öz varlığından geriye ne kaldığını bilmiyordu. O da kaçıp ormana gelmişti işte. Doğasına dönmek için çok mu geçti acaba? Başkalarıyla mümkün olabilen en az ilişkiyi kurabilmenin yollarını öğrenebilir miydi burada? Şundan emindi artık: Acının kaynağı ötekilerdi. Bütün dertlerin kaynağı yalnız kalamamaktan geliyordu.

Öyleyse ilişki perhizi yapmalıydı. Ne eğlence, ne aktüalite ve ne de para hırsı. Dıştan uyarılmak istemiyor, fakat içiyle yetinip yetinemeyeceğini de bilmiyordu. Yalnızlığın gücünü keşke henüz çocukken öğrenebilseydi.

Yaşlı yaprak, adamı gayet iyi anlamıştı ama cevap vermesi mümkün değildi. Yapabileceği tek şey duasına onu da katmaktı. Sadece rüzgârın duyabileceği bir sesle dedi ki: Allahım bu adamda değerli bir şey varsa, onu ortaya çıkarabilmesi için yardım et. O bir insan. Ona orman değil şehir lazım. Yardım et ki kalabalıklara aldırmasın, tekliğini çokluk içinde yaşayabilsin.