Susmak!

Bilen söylemez, söyleyen bilmez der Taptuk Emre. O zaman öğrenmek isteyen nasıl öğrenir. Geylani Hazretleri “öğrenmek esastır” der. Öğrenmeye odaklanmalı, belirli bir seviye öğrenmeden konuşmak, öğretmeye çalışmak fitne olabilir. Niçin susarız veya neden konuşuruz. Söylemlerimiz, kelimelerimiz anlatmak istediklerimizi bütün açıklığı ile tanımlayabilmekte midir. Veya anlatmak istediğimiz şey ile muhatabımızın anladıklarının aynı olması mümkün mü, gerçekleştirmek

SEDAT İLHAN 12 Kasım 2019 BLOG

Bilen söylemez, söyleyen bilmez der Taptuk Emre. O zaman öğrenmek isteyen nasıl öğrenir.

Geylani Hazretleri “öğrenmek esastır” der. Öğrenmeye odaklanmalı, belirli bir seviye öğrenmeden konuşmak, öğretmeye çalışmak fitne olabilir.

Niçin susarız veya neden konuşuruz.

Söylemlerimiz, kelimelerimiz anlatmak istediklerimizi bütün açıklığı ile tanımlayabilmekte midir. Veya anlatmak istediğimiz şey ile muhatabımızın anladıklarının aynı olması mümkün mü, gerçekleştirmek için neler yapılabilir.

Yukarıda bazı soru cümleleri yazdığım halde, cümlenin sonuna soru işareti koymadığım görülüyor. Çünkü cevap bekleyerek yazmadım bu soruları. Çünkü cevap beklemem bu yazının içeriğine ters bir şey olurdu.

Eğer hiçbir problemimiz yok ise güzel şeyler yapıyoruz demektir. Ancak problemlerimizi görememe riskimiz her zaman mevcut. Aslında problemlerimizi görürüz, ama çözümü kendimizde bilmeyiz. Mesela bir iletişim kazası yaşarız. Muhatabımız bilmiyordur, hatalıdır, hükmünü verir, rahatlarız. Ağzının payını, hayat dersini  vermişizdir, mutlu oluruz.

Haklı olmak ise hedefimiz, kolaydır bu, sesi yüksek çıkan, güçlü olan, imkanı olan bir insan her zaman kolayca haklı olur, haklı görülür. Kendisi özellikle beklemese de, onun için hazır bir haklılık makamı daima mevcuttur, birileri tarafından o makama oturtulur. Ancak hedef insanları harekete geçirmek, gelişimin önünü açmak ise, bunun bizim söylemlerimiz ile gerçekleşmesi mümkün değildir. Muhataba bunu yapabileceğinin, istediği yardımı bulabileceğinin, yaptığı hatalar ve yanlışlıklarda ayıplanmayacağının mesajı verilmelidir.

Susmak derken, konuşmamak değildir bahsettiğim. İnsanın konuşmaya ihtiyacı vardır. Konuşuruz, fikirlerimizin doğruluğunu test ederiz, kendimizi başkasının gözü ile görürüz, etkileşiriz, öğreniriz, öğretiriz öğrenmek isteyene. Sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, hayatımızı paylaşırız. Dostlarla konuşur, rahatlarız, yalnız olmadığımızı anlarız. Sesli düşünür, kendimize yol belirleriz. Yardımlaşırız.

Bilmem ki bu arada zihninizden neler geçirdiniz. Bir dostuma neden susarız diye sorduğumda, sanki hayatının bir film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini hissettim. Bu yazının karalamasını dostlar ile paylaştığımda anladım ki, bu konuda ciddi yaralarımız var. Susamayıp sonunda yanılmak mıdır,  konuşmak isteyip de kelimelerin boğazımıza düğümlenmesi midir bizi üzen, yoksa sürekli hayatımıza karışılarak, BEN olmamıza izin verilmemesi midir, bilemedim.

Susmak yerinde konuşmaktır, maslahat gözetmektir, muhatabın kendi olmasına müsaade etmektir. İsteyene istediği, anlayana anladığı, dinleyene dinlediği, paylaşana paylaştığı kadar söylemektir. Hataları görmeyerek ders vermektir, hal diliyle anlatmaktır, şefkat etmektir.

Bir kitap okumuştum ağlayarak. Ne yazık ki edindiğimiz tecrübeler kendimizedir. Kimseye direkt aktarma şansımız yok. Konu bu idi özetle. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır. Bir yere gitmek için en kısa yol, bir doğru değildir. İlerleyebilmek için bazen uygun rüzgarı beklemek, bazen de rüzgara göre rotayı değiştirmek gerekli.

En fazla danışılan kişiler en az konuşanlardır. Demişler ya atalarımız, sus da adam sansınlar.

En fazla bilge gördüğümüz kişiler veya bilgeler, Allah dostları en az konuşanlardır. Hatta bazıları bilirler kaderimizi de söylemezler. Kader söylemek ile değişmez çünkü, yaşanacaktır.

Yaşadığımız her şey bir sonuçtur aslında. Bir hayat boyunca, hülyalarımızda olmasa da koşar adımla ilerlediğimiz bir sonuç. İhmallerimiz, yapmayı göze alamadıklarımız, odaklandıklarımız, önceliklediklerimiz… Ve sonuçları konuşmak bilmek değildir.

İnsanız biz, belki de hiçbir şey bilmediğimizi öğrenmemizdir murad…