Şükretmeli insan, şükredebildiğine bile şükretmeli!

Dostlarımızın iyi olduklarını duymak isteriz. Ve şükür deriz, bazen söylemek istemeyiz de deriz, bazen söylemenin anlamsızlığını hissederiz de söyleriz, bazen gerçekten şükrederiz… Bir şeylerden şikayet etmek, ciddi farkındalığımız yok ise veya farkındalığımız ile ters orantılı olarak, hele de bir dinleyen buldu isek sürekli yapageldiğimiz bir şey. Şikayet ederiz, çünkü bir şeyler iyi gitmediği için daha

SEDAT İLHAN 11 Nisan 2021 BLOG

Dostlarımızın iyi olduklarını duymak isteriz. Ve şükür deriz, bazen söylemek istemeyiz de deriz, bazen söylemenin anlamsızlığını hissederiz de söyleriz, bazen gerçekten şükrederiz…

Bir şeylerden şikayet etmek, ciddi farkındalığımız yok ise veya farkındalığımız ile ters orantılı olarak, hele de bir dinleyen buldu isek sürekli yapageldiğimiz bir şey. Şikayet ederiz, çünkü bir şeyler iyi gitmediği için daha güzel şeyler yapamıyoruzdur. Aslında şu anda bulunduğumuz konumdan daha iyisini hak eden birisiyizdir ama sürekli birileri engel oluyordur. Veya muhabbet olsun, dostlar alışverişte görsün, zaman geçsin…

Şikayet etmek anlamsızdır. Çünkü bu, diğerlerinin kötü olmasına bağlı bir iyi olma isteğidir. Oysa iyi olmamız bizim yaptıklarımızla direkt ilgilidir. Bulunduğumuz konumda iyi olmak için elimizden gelen her şeyi yapabilirsek ve aynı zamanda geleceğimizi planlayabilirsek alternatif çözümler kendiliğinden karşımıza çıkabilir.

Dostlarımızla mevcut durumumuzu paylaşmamız bize haklılık duygusu dolayısıyla bir rahatlama yaşatabilir. Ancak istediklerimizi bize sağlayamaz. Anlattıklarımız tek taraflıdır. Sadece haklılığımızı ispata yönelik bir anlatım meylimiz her zaman için mümkündür. Bunu bilen dostlarımız haklısın deyip geçebilirler. Farklı nedenler ile bizi kritik bile edebilirler. Bazen dinlemeye istekli bile olmayabilirler. Kesinlikle geleceğimiz konusunda alabileceğimiz yardımları kaçırmış olabiliriz.

Şükretmek içinde bulunduğumuz durumu en iyi şekilde değerlendirebilmek adına ihtiyacımız olan sakinlik halidir. Böylece hayatın anlamını kaçırmaktan kurtulabiliriz. Ertelediğimiz güzellikleri anda yaşama fırsatı bulabiliriz. Anne olabiliriz, baba, evlat, dost olabiliriz, dost bulabiliriz…

Şükredebilmek diğerlerinin varlığını kabul etmektir. İyi ki varsınız, hayatıma dokundunuz, öğrettiniz, paylaştınız, yardımcı oldunuz, sizlerle birlikte olduğum için mutluyum mesajı verebilmektir. Böylece oluşan pozitif ortam ile hayatımız daha bir kolay olabilir. Hayal bile edemeyeceğimiz şeylerin bir bir gerçekleştiğini gözlemleyebiliriz.

Şükretmemenin en temel kaynağı enaniyettir. Bazen ben daha iyisine layıkım düşüncesi ile gösterir kendisini ki, adı rekabet olur. Her türlü şeyde herkes ile rekabet edebilir insan. Her şeyini kaybetme pahasına yapabilir bunu. Kötülükte de yapabilir iyilikte de yapabilir. İyi olmaya çalışarak da yapabilir, kötüleştirmeye çalışarak da yapabilir. Böylece sadece kendi hayatını değil, toplum hayatını da kaosa sürükleyebilir.

Şükretmemenin diğer bir kaynağı, enaniyetin farklı bir versiyonu olan BEN faktörüdür. Benim aklım, benim hakkım, benim çalışmam…  Ancak normal hayatta bunun bir karşılığı yoktur. Çok çalışıyor olabilir insan, çok akıllı olabilir. Buna rağmen toplum hayatında ortaya bir güzellik çıkacak ise bunu kendi başına gerçeklemesi mümkün değildir. Aslında BEN faktörü girdi ise araya, toplum hayatı ikinci plana bile atılabilir. Sadece kendisini düşünen egoist bir varlık olma yoluna girilebilir. Hak ettim düşüncesi ile ihanet bile normal görülebilir. Oysa vermek de insanın bir ihtiyacıdır. Sahip olduğu şeyleri paylaşabilir insan, parasını, sevgisini, saygısını… Ancak kimse verdim diyenle birlikte olmak istemez, diyet ödemek istemez.

Şükretmeli insan, şükredebildiğine bile şükretmeli. Var olduğuna şükretmeli. Bir’i, birileri tarafından muhatap alındığına karşılık, onları muhatap almaktır şükretmek çünkü…

Not: Dostlar uyardılar. Teşekkür etmek ile şükür etmek karışmış derler. Doğrudur. Şükretmeyen teşekkür edemez çünkü. Ve teşekkür etmek, farkındalığımız var ise şükretmektir aynı zamanda.