Sorunlar diyarından, sorular diyarına

Merak, var olmanın ve akletmenin bir gereğidir. Hayatı ve yaşananları merak eden insan neden-sonuç ilişkisi kurmaya ihtiyaç duyar. Zihin bu bağlatıları kurup, kaygı oluşturan belirsizlikleri ortadan kaldırmak için sorular sorar. Soru sormak bir iletişim aracıdır. Günlük hayatta farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Bazen bir öğrencinin konuyu anlaması için, bazen bir çalışanın işini daha düzgün yapabilmek için,

HATİCE ESER 06 Ağustos 2017

Merak, var olmanın ve akletmenin bir gereğidir. Hayatı ve yaşananları merak eden insan neden-sonuç ilişkisi kurmaya ihtiyaç duyar. Zihin bu bağlatıları kurup, kaygı oluşturan belirsizlikleri ortadan kaldırmak için sorular sorar.

Soru sormak bir iletişim aracıdır. Günlük hayatta farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Bazen bir öğrencinin konuyu anlaması için, bazen bir çalışanın işini daha düzgün yapabilmek için, bazen de bir kişinin alışveriş ihtiyacına en uygun ürünü alabilmek için başvurduğu bir araçtır. İnsanlar sorularına, kitaplarda, kişilerde ya da sadece zihinlerinde doğru cevaplar ararlar.

Aslında çoğu zaman „problem“ veya „sorun“ diye adlandırılan şeyler geçmişte bir soruya verilmiş yanlış ya da eksik cevaptır. Aynı soruya verdiğimiz cevabı değiştirdiğimizde sorun da çözülmüş olur. Bu nedenle probleme değil de çözüme odaklanan kişilerin yapması gereken ilk iş, en başa dönüp soruya tekrar yoğunlaşmak olmalıdır.

Bunu yaparken de şimdiki zamanı okuyup ona uygun cevaplar üretmeyi sağlayacak sorular sormaya dikkat etmek gerekir. Çünkü insan beyni, sorulara zihninde var olan bildik/tanıdık cevaplar verme konusunda eğilimlidir. Öğrenilmiş cevaplar yaşadığımız dönemdeki problemleri çözemeyebilir.

Jiddu Krishnamurti’ye (1895-1986) göre bu noktada „soru“ kendi içinde bütün gücü taşıyan bir özelliğe sahiptir. Krishnamurti, Hindistan asıllı düşünür ve yazardır. Soruları, bilinmeyen dünyalara kapı açma gücü olan araçlar olarak tanımlar. Bilinmeyene alan tanımayanların yeni şeyler keşfedemeyeceğini savunur.

Bu nedenle de insanın asıl sorulara yoğunlaşması ve soru sormaktan vazgeçmemesi gerektiğini vurgular. Krishnamurti öğrencilerine soru sorduğunda onların ilk etapta verdikleri cevapları kabul etmez ve onların soruya odaklanmalarını ister.

Öğrencilerinin sorunun gücünü fark edip, öğrenilmiş cevaplar  yerine, yeni cevaplar bulmaları için uyguladığı bir metodtur.

Ancak soru sormak günümüzde her zaman olumlu karşılanmadığından insanlar akıllarına yatmayan konular üzerinde soru sormaktan kaçınırlar. Rahat soru soramadıkları bir konuya da tam olarak dahil olamazlar, bu nedenle de yeterince sorumluluk almazlar.

Oysa soru sorulmasına imkan sağlamak aynı zamanda bir çok insanın konuya dahil olmasına ve sorumluluk almasına yarar.

Örneğin, toplantılarda katılımcılardan, konuşulacak konular üzerine soru sormalarını istemek, katılımcıların konuya daha fazla yoğunlaşmasını ve bir çok açıdan düşünmesini sağlayacaktır. Bu da isabetli kararların alınmasına ve güvenli adımlar atılmasına imkan tanıyacaktır.

Ancak her sorunun işe yaradığını iddia etmek yanlış olur.

Change Your Questions, Change Your Life: 10 Powerful Tools for Life and Work kitabının yazarı Marilee Adams soruları öğrenici ve yargılayıcı sorular olarak ikiye ayırır ve açıklar:

“Öğrenici sorular yeni fikirlere açık, meraklı ve yaratıcıdırlar. İlerlemeyi ve imkanları artırır. Keşiflerin ve çözümlerin yapılmasını sağlar. “Hedeflerim nelerdir?”, “Nelerden sorumluyum?”, “Müşterilerimiz ne istiyorlar?” gibi sorular öğrenmeye yönelik olan sorulara örnek olarak verilebilir.

Bunun yanında yargılayıcı sorular, öğrenici sorularla tamamen zıt özelliklere sahiptir. Fikirlere kapalı, dar ve kesin görüşlü, olumsuz merkezlidirler. Çözüm yollarından öte daha çok problemlere odaklıdırlar.

“Suçlu kim?”, “Niçin biz kazanmadık ?” gibi soru tipleri yargılayıcı sorular için örnek oluşturabilir. Öğrenici sorular seçenekleri geliştirerek ilerlemeyi kolaylaştırırken yargılayıcı sorular bakış açısını sınırlayarak ilerlemeyi engeller.“

Örneğin bu bağlamda, sınavını kaybetmiş bir öğrencinin soracağı soru „Niçin kaybettim?“ sorusu yerine „Bir daha ki sınavıma nasıl hazırlanırsam kazanabilirim?“ sorusu olmalıdır.

Bu soru onu motive eder, yeni metodlar bulmasına/uygulamasına imkan sağlar ve o kişiyi ileriye taşır. Sorular öğrenmek, ilerlemek ve güvenli ortam oluşturmak için etkin bir iletişim aracıdır. Yeni dünyalara açılıp güvenle ilerlemek için soru sormaktan ve soru sorulmasından korkmamak gerekir.