Bizim hikayemizde; Hüzün de gam da yürekte beslenir. Bu sözler ecnebi bir diyardan alma değildir; Bizim gözlerimiz dahi ana dilinde nemlenir. Bizim hikayemizde; Mutluluk denen şey her ise; Kâlu-belâ dedikleri yerde şekillenir. Âh nefsim ki ahh! Kırk kalıp sularda yıkanır da; Okyanuslar içinde yine kirlenir! Bizim hikayemizde; Yâdımızdan kulağımıza azeri bir ninni seslenir. Bu garb
Bizim hikayemizde;
Hüzün de gam da yürekte beslenir.
Bu sözler ecnebi bir diyardan alma değildir;
Bizim gözlerimiz dahi ana dilinde nemlenir.
Bizim hikayemizde;
Mutluluk denen şey her ise;
Kâlu-belâ dedikleri yerde şekillenir.
Âh nefsim ki ahh!
Kırk kalıp sularda yıkanır da;
Okyanuslar içinde yine kirlenir!
Bizim hikayemizde;
Yâdımızdan kulağımıza azeri bir ninni seslenir.
Bu garb diyarına kızma sevdiğim;
Kul dedikleri zaten acıdan ve kederden beslenir.
İcab eden hicap şiir değil bilene;
Bu sözler tasası olmayana bir şikayetnamedir.
Bizim hikayemizde;
Kızılcık şerbetli içilir de;
Zakkum şeker diye süslenir.
Öyle derdi bizim Mevlevi’ler;
Yaşarmayan göz
ağlamayan yürek; ille de
İlle de küf tutar da paslanır .
Bizim hikayemizde;
Gam da hüzün de yürekte beslenir.
Yâr bana dargın yer bana küs;
Kayboldum pusulasız yollarda;
Rüyalarda hayal meyal adımı seslenir…
Yazar : Zeynep Şimşek