Şerîat mı, hakîkat mı?

Şerîat insanlara değer biçmek; onları mücrim (günahkâr), iyi, kötü, güzel, çirkin (veya Arap, Acem, Türk, Kürt, Yahudi, Hıristiyan, Müslüman) şeklinde etiketlemektir. Hakîkat ise insanları değerlendirmek; insanlardaki iyiliği görebilmek, aşkla, gayretle kötülüğü iyiliğe çevirebilmek, yani zâhiren çirkin görülebilende dahi varolan güzelliği keşfedebilmektir. Hz. Muhammed ahlâkına sahip olup sahâbenin yanından tiksinerek geçtikleri köpek leşinin dişlerinin ne kadar

PANORAMA - NEWS 21 Kasım 2022 BLOG

Şerîat insanlara değer biçmek; onları mücrim (günahkâr), iyi, kötü, güzel, çirkin (veya Arap, Acem, Türk, Kürt, Yahudi, Hıristiyan, Müslüman) şeklinde etiketlemektir. Hakîkat ise insanları değerlendirmek; insanlardaki iyiliği görebilmek, aşkla, gayretle kötülüğü iyiliğe çevirebilmek, yani zâhiren çirkin görülebilende dahi varolan güzelliği keşfedebilmektir.

Hz. Muhammed ahlâkına sahip olup sahâbenin yanından tiksinerek geçtikleri köpek leşinin dişlerinin ne kadar da güzel olduğunu görmek; İmâm Ali huyuna sahip olup kendisini öldürmek isteyen düşmanı yüzüne tükürdü diye onu affedebilmektir hakîkat.

Hakîkat; Âşık Yûnus misâli Tûr dağında Mûsâ ile, gökyüzünde Îsâ ile Mevlâ’yı çağırabilmek ve insanları dininden, dilinden dolayı ayırt etmeyi terk etmektir.

Şerîattta “Harp hiledir.” deyip “kalleş” olmak varken, hakîkatte ise harbi, çatışmayı, kin ve nefreti sulhe çevirip “kardeş” olmak vardır.

Şerîat “kuvvet”i, hakîkat ise “hikmet”i esas alır. Ancak hakîkat ehli, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî gibi barışın, masumiyetin ve hikmetin sembolü olan “güvercin” donuna girip kuvvetin sembolü olan ve “doğan” donuna giren Hacı Tuğrul’u boğazından yakalayarak etkisiz hale getirebilir.

Hikmetin (ilim ve irfânın) kuvveti yenemediği toplumlarda, zâlimler, zorbalar masumları esir alıp onlara acımasızca zulmederler.

Şerîatte “ben”, “sen” veya “o” varken, hakîkatte Muhammed-Ali misâli bir bedenden baş göstermek; musâhiplik kavline girebilmek vardır.

Şerîatte O’nu “bilmek” vardır, hakîkatte ise O’nu “bulmak”, O’nunla “olmak” ve O’nu “görmek” vardır. Hakk’ın Cemâl’ini gören, halkın da kemâlini görür; kimsede bir eksik veya kusur görmez.

Hakk Teâlâ bizleri şerîat kabuğunu kırıp hakîkate, öze erişen talihlilerden eyleye. Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî mürşidimize rûh u cânımızla

ÖNE ÇIKANLAR