Mükemmeliyetçi miyim? Melankolik mi? Yoksa optimist mi?

Başka bir dostum, yapılacak her şeyi yaptığımı düşündüğüm bir konuda, teslimiyet ve ümit içeren ifademi optimistlik olarak yorumladı. Ne diyebilirim ki… Kişiliğimizin tesbiti adına İnternette farklı sınıflamalar ile farklı tablolar bulmak mümkün, biliriz. Ağır basan yönümüzü tabloda verilen kriterlere puanlar vererek görebiliriz. Bunları burada açıklamak değil amacım. Hayatın içinden konuşmak, yazmak, yürekten, ne hissettim ise,

SEDAT İLHAN 27 Kasım 2019 BLOG

Başka bir dostum, yapılacak her şeyi yaptığımı düşündüğüm bir konuda, teslimiyet ve ümit içeren ifademi optimistlik olarak yorumladı. Ne diyebilirim ki…

Kişiliğimizin tesbiti adına İnternette farklı sınıflamalar ile farklı tablolar bulmak mümkün, biliriz. Ağır basan yönümüzü tabloda verilen kriterlere puanlar vererek görebiliriz. Bunları burada açıklamak değil amacım. Hayatın içinden konuşmak, yazmak, yürekten, ne hissettim ise, dostlarla, sizlerle beraber…

Kişilik tanımları tamamen izafidir. Bir kişiye göre mükemmeliyetçi olabiliriz ama diğer bir kişiye göre sıradan bir insan. Tüm kişilik özelliklerinden bir miktar üzerimizde taşırız. Bunlardan bazıları, zaman ve konuya bağlı olarak ön plana çıkabilir. Hiçbirisinin bir diğerine tamamen üstünlüğü yoktur. Tüm tiplerin negatif ve pozitif yönleri vardır.

Kişilik tiplerimiz, düşünce yapımız, kabiliyetlerimiz ile her ne kadar birbirimizden tamamen farklı olsak da ortak noktalarımız bulunmaktadır. Sevilmek, işe yarıyor olduğumuzu hissetmek istememiz gibi. Yeteri kadar seversek neredeyse her insan ile iletişim, etkileşim, beraber yaşama adına köprüler kurmak mümkün olabilir.

Dostlarımıza severek, takdir ederek de olsa mükemmeliyetçi, melankolik benzeri tanımlarda bulunduğumuzda, onlara farklı olduklarını hissettirmiş olabiliriz. Tanımlamamız, davranışlarının gereksiz olduğu izlenimini uyandırabilir. Onları yalnızlığa itebilir. Muhatabımızın, söylediğimiz tanım hakkındaki görüşlerinden, bilgilerinden emin olmalıyız. Hatta onun bu kişilik özelliğinden dolayı kendisi ile barışık olmama ihtimalini de göz önünde bulundurmalıyız. Mükemmeliyetçiyim der de dostumuz, bir takım şeyleri elde edememesine neden olarak bu özelliğini bilir ise, kendisi ile kavgalı olabilir ve bizim tanımlamamız ile bize savaş açabilir.

Kişilik zamanla değişebilir. Tecrübelerimiz, yaşadıklarımız, imkanlarımız, ihtiyaçlarımız, sorumluluklarımız. Bu değişimin etkenlerindendir. Mesela intizam, düzen olarak görülen mükemmeliyetçilik, bazı etkenler sonucu verimlilik şekline evrilebilir. İnsana, insanlığa faydası olmayan düzenin israf olduğu anlayışı da mükemmeliyetçiliğin bir başka versiyonu olmalı.

Kendimize, bilemeyen, göremeyen, yapamayan birisi gibi davranılmasını istemeyiz. Nezaketle bizi tamamladığında, farklı kişiliklere sahip dostlara ihtiyacımız vardır. Bazen farkında olmadan gider buluruz onları, kendimizi onlarda buluruz.

Aslında tüm insanlar ile iletişimde olabilmek öğrenmenin kapısıdır, bilmenin en emin yoludur. Bazen birisi ile anlaşamayız, bir türlü aynı frekansı tutturamayız. Her söylemimiz farklı algılanabilir. Ancak 8 milyarda bir insandır deyip geçtiğimizde diğerleri ile anlaşabilmemizin bir garantisi yoktur. Belki de bu dostumuz, bizim öğrenme adına içimizdeki tıkanıklıkların anahtarıdır.

Kim neyi, niçin yapar bilmeyiz, bilmemeli de. Bazen bence fırtınalar estirmemiz gereken konularda, çok sakin dostlar görürüm. Bu bir yol, yöntem midir, yoksa tercih mi? Aslında yol, yöntem de bir tercihdir. Yol mu yoksa tercih mi, dışarıdan bakarak kolayca bilinemez. Mükemmeliyetçidir, daha güzel olması için, riskleri azaltabilmek, verimliliği artırabilmek için alternatifler önerir, negatiflikle suçluyor olabiliriz. Zamanında konuşabilmek için susar, iş bilmezlik olarak algılayabiliriz. Gidişata göre sonuçları görür, sabredemez, isyankar diyebiliriz. İnsanız, öğreniriz, unuturuz, biliriz de bilmeyiz.

İnsanlık tarihine şöyle bir göz attığımızda,  adını saygı ile andığımız, söylemlerini ezberlediğimiz, yaptıklarına hayran olduğumuz, onun gibi olsak dediğimiz insanların, kişilik tiplerinde zirvelerde olduklarını görebiliriz. Her kişilik tipinin zirvelerini zorlayan sadece 10’ar tane temsilcisini, insanlık tarihinden çıkarmış olsak geriye bir şey kalmayabilir, her şey anlamını yitirebilir.

İş hayatımdaki tecrübelerimle bilirim ki, farklı kişilikler ile temsil edilebilecek olan departmanlar arası denge çok önemlidir. Tabii ki bu dengenin kurulmasını temin edebilecek olan kişi, patrondur. Ve onun da bir sürü mazereti vardır, kendisi adına haklıdır. Ancak birileri sorumluluk almalı, herkes kendi sorumluluğunu almalı. Üretimin önemsendiği anlayış ile depoların doldurulduğundan dolayı iflas eden şirketi duymuştum. Satışın önemsendiği ve desteklendiği halde tahsilatın önemsenmediği büyük bir şirketin beklenmedik (!) bir anda  iflasını da.

Farklılıkların değerlendirilemediği, değersizleştirilerek arka plana itildiği bir dünyanın kazananı yoktur, kazandığını sananları ise pek çoktur. Belki de esas olan birbirimizi tamamlayabilmemizdir, birlikte yaşayabilmemiz…

ÖNE ÇIKANLAR