“Muhbir Vatandaş” sendromu

Tarih boyunca da revaçta olmuştur. Yıkılmak üzere olan devletin sarıldığı bir çeşit “idare etme” yöntemi. Paşalar, yazarlar, şairler, gazeteciler elbirliğiyle “saraya” jurnallar yazardı. Anlayacağınız “Jurnal yazmak” eski bir gelenek. Şimdilerde ise Muhbirlik, “Makbul Vatandaş” olma nişanı. Insanlar salgına yakalanmış gibi bunun esiri. Tipik bir örneğini 15 Temmuz gecesinin hemen ertesi günü bizzat yaşamıştık. Ev sahibimizle

PANORAMA - NEWS 10 Mayıs 2020 BLOG

Tarih boyunca da revaçta olmuştur. Yıkılmak üzere olan devletin sarıldığı bir çeşit “idare etme” yöntemi. Paşalar, yazarlar, şairler, gazeteciler elbirliğiyle “saraya” jurnallar yazardı.

Anlayacağınız “Jurnal yazmak” eski bir gelenek. Şimdilerde ise Muhbirlik, “Makbul Vatandaş” olma nişanı. Insanlar salgına yakalanmış gibi bunun esiri.

Tipik bir örneğini 15 Temmuz gecesinin hemen ertesi günü bizzat yaşamıştık. Ev sahibimizle bahçede karşılaştık. Espri yaptığını düşünerek bir gerçeği ağzından kaçırıvermişti. “Sizi ihbar edecektim ama benim olduğumu öğrenirsiniz diye vazgeçtim. ” Niye mi ihbar edecekti? Yozlaşmaya,haksızlığa, ötekileştirme ve tekelleşmeye muhalif gazeteciler ” hain ve terörist”ti de ondan.

Tuhaf olan bunu söylerken iştahla gülüyor olmasıydı. Bu tuhaflık Türkiye için o kadar normaldi ki (hala öyle) ev sahibimizin “Muhbir” yani “Makbul Vatandaş” olma isteği her halinden belliydi.

Her gün şehitler için okunduğu söylenen “Selalar” aslında hedef tahtasına konan “hainler!” içindi. Toplumdaki nefret anbean körükleniyordu.

Aslında bana bütün bunları hatırlatan dün izlediğim Sevda Noyan videosu. Birkaç kez seyrettim. Her defasında donup kaldım. “Muhbir Vatandaş” iş başındaydı. Söyledikleri ise akıllara ziyan: “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Bizim aile 50 kişiyi götürür. Bu konuda çok donanımlıyız maddi ve manevi olarak…. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır.”

Korkutmak bir sindirme metodu olduğu kadar bir “sinme , silikleşme, kimliksizleşme” aynı zamanda.
Yaşar Kemal’in ifadesiyle Homongoloslar bağnazdır ve her yönetimin boyasına boyanır.
Homongolos kafa ne güzelse, doğruysa ona düşmandır. Tıpkı kendi biricik evladını, üniversite öğrencisi gül gibi yetiştirdiği kızını ihbar eden “Makbul Vatandaş” gibi..

Bu hal ürpertici. Belki daha çok korkutucu. Jose Saramago’nun “Körlük” kitabındaki o hali çağrıştırıyor biraz da. Körlüğün salgın hastalık gibi yayıldığı bir toplumda korku ve panikten ahlaki değerlerin bir anda nasıl yerle bir olduğunu hatırlatıyor.

Belki hala kör olmayan birileri vardır ve romanın sonundaki gibi herşey bir anda değişir… “Muhbir Vatandaş” ın gözü açılır (mı?)

Haber: Buket Güney