Mediha öğretmen ve Mustafa

Kimisi börtü böceğin ve kuşların rızkı olur. Kimilerinin gölgesinde dinlenirler, yorgun argın gelip geçen yolcular. Dahası kim bilir ne güzelliklere vesile olup, kadir kıymet bilenlerin dualarında olurlar. O tohumlar toprağa zamanında serpilmediğinde ya da ammardan hiç çıkarılmadığında ise sadece çer-çöp olur giderler. Kalplerdeki sevgi kaynağı da; bir yudumuna bile muhtaç, sevgisizlikten kuruyup gidecek nice canlara,

PANORAMA - NEWS 20 Ekim 2019 BLOG

Kimisi börtü böceğin ve kuşların rızkı olur. Kimilerinin gölgesinde dinlenirler, yorgun argın gelip geçen yolcular. Dahası kim bilir ne güzelliklere vesile olup, kadir kıymet bilenlerin dualarında olurlar.

O tohumlar toprağa zamanında serpilmediğinde ya da ammardan hiç çıkarılmadığında ise sadece çer-çöp olur giderler. Kalplerdeki sevgi kaynağı da; bir yudumuna bile muhtaç, sevgisizlikten kuruyup gidecek nice canlara, can suyu olmak üzere tam zamanında eriştirildiğinde gülşen olur hem her biri tek başına bir alem olan beni Adem hem de çeşit çeşit nice nebatat ve hayvanat!

Sevgi kaynaklarının bir damlası bile zayi olmadan çağıldayıp dursun ve erişsin bekleşen canlara her daim. Gülşen olsun bütün bir alem.
Böylesi daha güzel değil mi?

“Bu gün telefonuma bir hikâye düştü, çok dokunaklı size de okumak istiyorum’’ diyor.
Ve başlıyor okumaya;

Bir yaşam hikayesi:

“Okulun ilk gününde beşinci sınıflara girdiğinde, öğrencileri ile konuşurken her öğretmen bütün öğrencilerini aynı derecede sever dedi. Ancak bu çok zor olacaktı. Çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa olan bir çocuk vardı. Mediha öğretmen bir yıldır Mustafa’nın diğer çocuklarla geçinemediğine ve sürekli olarak kirli elbiselerle dolaştığına şahit oluyordu. Mustafa öyle bir noktaya geldi ki, Mediha öğretmen onun kâğıtlarına kalın kırmızı çarpılar ve kırmızı işaretler koymaktan zevk alır oldu.
Mediha öğretmenin okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarının incelenmesi gerekiyordu ve Mustafa’nın kayıtlarına bakmayı en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.
Mustafa’nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa geleceği çok parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli.
İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evdeki yaşamı mücadele içinde geçiyor.
Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evdeki yaşamı yakında onu etkileyecek.
Mustafa’nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
Mustafa içine kapanık ve okulda derslere ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.
Bunları okuyunca, Mediha öğretmen problemi kavradı ve kendinden utandı.
Öğretmenler gününde diğer öğrenciler kendisine güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeler sunarken, Mustafa’nın hediyesi ise kalın, kahverengi ambalaj kâğıdı ile beceriksizce sarılmıştı.

Mediha öğretmen Mustafa’nın hediyesini açtığında taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini paketten çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu yüksek sesle söylediğinde çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı:
“Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyorsunuz”
Çocuklar gittikten sonra, Mediha öğretmen en az bir saat ağladı. O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmenin ötesine geçerek çocukları eğitmeye başladı. Mediha öğretmen Mustafa’yı teşvik ettikçe, hızla karşılık alıyordu. Yılın sonunda Mustafa sınıftaki en çalışkan öğrencilerden ve gözdelerinden biri oldu.

Bir sene sonra, Mediha öğretmen kapısının altında Mustafa’dan bir not buldu, Tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.
Yıllar sonra Mustafa’dan bir mektup daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.
Bir gün bir mektup daha geldi. Bu kez Tıp Fakültesinden yüksek bir derece ile mezun olduğunu ve hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmeni olduğunu yazıyordu.
Öykü burada bitmiyor.
Mustafa’dan bir mektup daha geliyor. Bu mektupta yakında evleneceğini yazıyordu. Babasının da vefat ettiğini, nikah töreninde öğretmeninin damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.Mediha öğretmen bu teklifi hemen kabul etti. Düğün günü Mediha öğretmenini karşısında gören Mustafa çok sevindi. Elini öperken öğretmeninin kolundaki taşları düşmüş olan bileziği fark etti. Dahası, öğretmeni yine tıpkı annesi gibi kokuyordu. Çünkü Mustafa’nın hediye ettiği parfümden sürünmüştü.
Birbirlerini kucaklarken Dr Mustafa, Mediha öğretmenin kulağına şöyle fısıldadı:
“Bana inandığınız için çok teşekkür ederim, öğretmenim.”

Osman Özcan