Kolay olsa idi herkes yapardı zaten

Aslında belki de tüm şartların inceleme konusuna etkisini ölçebilsek, bilebilsek, bir vakada da bulunan sonuç doğru olabilir, bir referans verebilir. Ancak bundan emin olmak çok zor. İşte tam da bu nedenle şartlar tespit edilmeye, etkileri araştırılmaya çalışılsa da, doğru bir sonuç elde edebilmek için yeterli çoklukta örnek üzerinde, belki de tüm insanları içine alan genişlikte

SEDAT İLHAN 01 Eylül 2021 BLOG

Aslında belki de tüm şartların inceleme konusuna etkisini ölçebilsek, bilebilsek, bir vakada da bulunan sonuç doğru olabilir, bir referans verebilir. Ancak bundan emin olmak çok zor.

İşte tam da bu nedenle şartlar tespit edilmeye, etkileri araştırılmaya çalışılsa da, doğru bir sonuç elde edebilmek için yeterli çoklukta örnek üzerinde, belki de tüm insanları içine alan genişlikte bir araştırma yapılması gereği duyulur.

Özetle söylemek gerekirse, bir insanı anlayabildiğimizce tüm insanları anlayabiliriz. Ancak bir insanı anlama becerisine erişebilmek için yeterli çoklukta insanla iletişime geçmemiz gerekir. Tabii ki bu beceri ve gereklilik insana göre değişebilir.

Konuyu tamamladım dediğim bir aşamada, son cümleler kalemimden dökülecekken yaşadığım bir hadise beni çok etkiledi. Ve bu nedenle tekrardan başa döndüm. Tabii ki silinen bölümleri göremiyorsunuz. Klasik şeylerdi işte, herkesin bildiği şeyler, her yerde söylenen, aranan. İnsan hakları, birlikte yaşamanın gereği veya yapılabilecekler, iyilik, kötülük…

Hayatı o kadar çok hızlı yaşıyoruz ki pek çok şeyin değerini kaçırıyor olabiliriz. Herhangi bir problem olmadığına inananlar, tuzu kurular hayatlarına devam edebilirler. Ancak bir şeylerin farklı olması gerektiğini düşünenler belki de her şeyi tekrardan ele almalı ve her şeye rağmen sakince değerlendirmelidirler.

İnsanları iki gruba ayırıveririz mesela, masumane. İyiler ve kötüler. Ancak kimlerin kötü olduğunu gösteremeyiz. Gösteririz de, üstüne alan bulunmaz. Kulak versek, zannımızdan utanırız, insafımızca, vicdanımızca. Bazıları da bize kötü derler, anlamsız. Her halukarda çığ gibi büyüyen problemlerimize yenilerini ekleriz. Ama biz bunu istemiyoruz ki…

Demektir ki iyi olmak yetmiyor. Anlaşamadığımız insanların hepsi kötü değiller çünkü. Veya iyilik iddiamızın mesneti ne ola ki? İyilik odur ki, düşmanlar bile takdir etsinler, hep birlikte, hepimiz için güzelliklere yol olsun…

Konuya odaklandığım, düşüncelerimi harmanladığım, dengelerimi kurmaya çalıştığım, formüller bulmaya gayret ettiğim bir aşamada demokrat bir gazetecinin videosunu izledim. İslami yönetim sistemlerini listeliyor, İslam adına konuşan birisini referans alarak. Bir anlamda yaşanmakta olanlarla eşleştiriyor İslamı, anlama gayretinden uzak. Anadolu halklarında iman zaafı olduğunu söylüyor, anlamsız.

Mahallecilik??? bir süreç midir bu yoksa sonuç mu? Hiçbir kimsenin bunu bir çözüm olarak gördüğünü düşünmüyorum çünkü. Herkes mahallesini genişletmek derdinde. Bir mahalle olmalı ama o mahalle bizim mahalle olmalı, yapılabilse… Veya diğerlerini itham ettiğimiz her şeyin kendi mahallemizde de olmadığından emin miyiz?

Yeteri kadar insan ile yeterli derinlikte iletişime geçilebilse, tüm insanların iyilik iddiasında bulunduğu görülebilir. Her insan bir yudum mutluluk arar aslında ve kendisine saygı bekler, değerli görenlerle birlikte olmaya isteklidir. Ancak reaksiyonlarımıza kendimiz bile anlam veremezken, maslahat gözetmeyen söylemlerin kulakları sağır ettiği bir ortamda bu isteği görmek, bulmak, karşılamak kolay değildir. Kolay olsa idi herkes yapardı zaten.

İnsanları anlama gayreti kendimize rağmen yapılmalı. Değerlerimizle baktığımızda gördüğümüz kendimiz olur çünkü.

İnsanları anlama gayreti aidiyet hissettiğimiz mahallemize rağmen yapılmalı. Halkamızda hiçbir kötü düşüncenin, isteğin, davranışın olmadığını söylemek çok ciddi bir iddiadır çünkü. Diğerleri ile iletişimi kesmek kötülük olarak yeter de artar bile.

Niyetler kesinlikle önemli olmakla birlikte sonuçta birilerinin canı yanıyorsa iyilik iddiası yeterli olamaz. Ve karanlıktan beslenenler, puslu havaları sevenler, kan görmekten zevk alanlar, yollara diken saçanlar anlaşmanın, anlamanın, anlaşılmanın önünde engel olabilirler.

İnsanları anlama gayreti diğer mahallelere rağmen yapılmalı. Tüm yanlış anlamaları aşabilmek için ilkelerimizden taviz vermemeli. Ben sizin tanımladığınız kişi değilim, sizi ortalıkta duyduklarımla tanımlamak istemiyorum. Benim elde etmek istediklerim için sizin ben olmanız gerekmiyor. Sizin elde etmek istedikleriniz için de benim siz olmam gerekmiyor. Oturup konuşabilirsek en uygun yolu bulabiliriz deme, deneme, gösterme fedakarlığı ve gayreti göstermeli.

İnsanları anlama gayreti dünyaya başkaldırmaktır bir anlamda. Kim yapar, kim yapmaz, kim ister de başaramaz bilmemeli. Gayretimizce bir baba, anne, evlat, patron, yönetici, dost olabiliriz ancak, iyi bir insan olabiliriz.