İletişim ahlakında dilin önemi

İman zaafiyeti yaşayan ise ahlaki davranışların dışına çıkacaktır. İnsan iman etmekle aslında ahlaklı bir hayat mı yaşayacak, ahlak dışı bir hayat mı yaşayacaktır, bu tercihi de yapmaktadır. Biz bu yazımızda İslam’da iletişim ahlakı nedir ve nasıl olmalıdır. Dil bizim için ne ifade ediyor? Bunların üzerinde duracağız. Ahlak; İnsanın tavır, davranış ve hareketlerine yön vermesi açısından

EKREM ERDEM 25 Ağustos 2019 BLOG

İman zaafiyeti yaşayan ise ahlaki davranışların dışına çıkacaktır. İnsan iman etmekle aslında ahlaklı bir hayat mı yaşayacak, ahlak dışı bir hayat mı yaşayacaktır, bu tercihi de yapmaktadır.

Biz bu yazımızda İslam’da iletişim ahlakı nedir ve nasıl olmalıdır. Dil bizim için ne ifade ediyor? Bunların üzerinde duracağız.

Ahlak; İnsanın tavır, davranış ve hareketlerine yön vermesi açısından büyük bir ehemmiyete sahiptir. İnsanın dışa yansıyan fiilleri, kendi ahlaki yapısı ve anlayışına uygun olarak ortaya çıkar. Gazzali’nin de dediği gibi, kalp de yer eden her meziyet, azalar vasıtasıyla kendini gösterir; diğer bir ifadeyle kişinin hareketleri mutlak surette kalp de yerleşik olan ahlaka uygun olarak cereyan eder.

Ahlak, dinimizin önemle üzerinde durduğu bir konudur. Canab-ı Hakk’ın, Resulünün yüce bir ahlak üzere olduğunu beyan etmesi, Resulullah’ın da kendisinin ahlaki güzellikleri tamamlamak üzere gönderildiğini bildirmesi, İslam’ın ahlaka verdiği önemi göstermektedir.

Ahlakın önemine binaen Resulullah, dualarında güzel ahlak üzere olmayı devamlı surette istemiştir. “Allah’ım, beni güzel ahlaka ulaştır; ona ancak Sen ulaştırabilirsin. Allah’ım beni kötü ahlaktan uzaklaştır; ondan ancak Sen uzaklaştıra bilirsin.” dualarından biridir.

Bir adam, Resullah’a gelerek “İslam nedir“ diye sormuş. Resulullah’da “Güzel ahlak“ diye cevap vermiştir. Resulullah’ın ısrarla aynı cevabı vermesi, dinin güzel ahlaka verdiği önemi göstermektedir. Yine Resulullah’ın İslam’ı “güzel ahlak“ olarak tarif etmesi, güzel ahlakın dinin olmazsa olmazı olduğunu ve dinin ancak onunla kıvamını bulacağını ifade etmektedir.

Resulullah, teşvik edici beyanlarıyla mü’minlerin daima güzel ahlak üzere olmalarını tavsiye etmiştir. O ( S.A.V) ahlakı güzel olanın hayırlı insan olduğunu; mizanda ameller tartılırken iyi ahlaktan daha ağır bir amelin bulunmadığını; mükemmel imanın güzel ahlaklı olmakla sağlanabileceğini bir mü’minin, güzel ahlakıyla gündüzleri (nafile) oruç tutan, gecelerini de (nafile) ibadetle ihya eden kimsenin ulaştığı dereceye ulaşacağını; kıyamet günü kendisine en yakın kimselerin, ahlakı en güzel kimseler olduğunu; insanların cennete girmelerine en çok vesile olan amellerin takva ve güzel ahlak olduğunu ifade etmiştir.

Yine Resulullah “Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olanınızdır.” Ve İçinizden en çok sevdiklerim, ahlakı en güzel olanınızdır.” Buyurarak güzel ahlak üzere bulunmayı övmüştür.

İletişim, kendini ifade etme ve mesaj iletme-alma ameliyesi olduğuna ve iletişimin pek çok yolla gerçekleştiğine daha önce değinmiştik. Dil, iletişim sağlamada en temel vasıtalardan biridir.

Mesaj iletme bakımından beden dili, resim, işaret, canlı görüntü vb.. unsurlar da bir anlatım dili sayılır. Çünkü dil  ile ifade edilmek istenen mesaj, bu saydığımız vasıtalarla da iletilebilir. Aralarında bir karşılaştırma yapılacak olursa, dile nazaran diğer araçlar bazı hususları daha iyi ifade edebilirken, dil de diğer araçların ifade edemediği hususları onlardan daha iyi aktarır.

Mesaj iletmeyi sağlayan her bir vasıta, dilin fonksiyonunu yerine getirmesi bakımından onun gibi kabul edilecek olursa Resul-i Ekrem’in dil (lisan) konusunda söylediklerinin diğer iletişim vasıtaları için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Resullah (S.A.V), insanın dilini doğru kullandığı takdirde cenneti (ebedi saadet) kazanabileceği, aksi durumda ise cehenneme gireceğini bildirmek suretiyle dilin ehemmiyetine dikkat çekmiştir.

Muaz b.Cebel (radiyallahu anh), Efendimiz’e (S.A.V)  “Ya Resulullah! Biz konuştuklarımızdan da sorgulanacakmıyız?” dediğinde Efendimiz (S.A.V) Muaz (radiyallahu anh)  “annen yokluğuna yansın ey Muaz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen, dillerinin ürettiklerinden başkası değildir!” buyurdu.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) ademoğlunun hatalarının çoğunun dilden kaynaklandığını belirterek, insanları dilin afetlerine karşı uyarmıştır. Bir defasında Resulullah’a insanlara en çok cenneti kazandıran amelin hangisi olduğu sorulduğunda O, “iyi ahlaktır” buyurunca bu sefer, insanların en çok cehenneme girmelerine sebep olan ameli soruldu. Bunun üzerine “ağız ve apış arasıdır.” buyurdu.

Dilin, insanın cennete veya cehenneme girmesindeki bu etkin fonksiyonundan dolayı Resulullah “Kim iki çene kemiği arasındaki dilini ve iki budu arasında bulunan organını şerden korumayı bana garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim!“ buyurmuştur.

Yukarıdaki verdiğimiz bilgiler ışığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; İnsanın iki iç düşmanı vardır, biri dili, diğeri ise nefsi. Dünya size düşman olsa bu ikisinin verdiği zararı veremez. O zaman insan olarak bize düşen görev bellidir. Nefsimize ve dilimize hakim olabilirsek dünya ve ahiret saadetini yakalayabiliriz, aksi takdirde kendimizi büyük tehlikeye atmış oluruz.

Kaynak: Peygamber ölçülerinde İletişim Ahlakı