Hikaye avcısı taksici

Hikaye avcısı taksici

DÜSSELDORF-  Aslen berber olan Ayhan, daha sonraları taksiciliğe başladı. Düsseldorf’ta taksicilik yapaken, taksisine binenlerle sohbet ederek, düşüncelerini deftere yazmalarını istedi. Farklı kültürlerden insanların taksiye bindiğini gördüm diyen Ayhan, ”Yolculuk sırasında onlarla her konuda röportaj yapıp konuşuyordum. Bunları belgelemek için bir defter tuttum onlardan rica ettim, kendi ana dillerinde bir şeyler yazmalarını istedim. Röportajı kabul edenlerle

PANORAMA - NEWS 08 Nisan 2019 BLOG

DÜSSELDORF-  Aslen berber olan Ayhan, daha sonraları taksiciliğe başladı. Düsseldorf’ta taksicilik yapaken, taksisine binenlerle sohbet ederek, düşüncelerini deftere yazmalarını istedi.

Farklı kültürlerden insanların taksiye bindiğini gördüm diyen Ayhan, ”Yolculuk sırasında onlarla her konuda röportaj yapıp konuşuyordum.

Bunları belgelemek için bir defter tuttum onlardan rica ettim, kendi ana dillerinde bir şeyler yazmalarını istedim. Röportajı kabul edenlerle birlikte, birde fotograf çektirdim. 2004 yılında yapılan röportajları biraraya getirerek Almanca, ‘Taxi İnternational’ kitabını çıkarttım” dedi.

Düsseldorf’ta 170 milletten insanın barış içinde kavga etmeden yaşadığını belirten Ayhan, bunun Türkiye’ye de örnek olabileceğini söyledi. Taksici-Yazar Sırrı Ayhan’ın 2’si Türkçe, 3’de Kürtçe olmak üzere 5 kitabı var. Ayhan, Yolculuk anında yaptığı röportajları Panorama News haber sitesinde okuyucularımız için paylaştı.

DÜSSELDORF’UN TANIKLARI

Durakta müşteri bekliyordu. Telsizden aldığı adrese vardığında, bir kadın yolcu telaşla gelip arabaya oturdu ve “Lütfen Urdenbach Kütüphanesi’ne gidelim” dedi.

Kütüphaneye gittiğine göre okuyup yazmayı seven biri olmalı, diye düşündü. Hareket eder etmez müşteriye, kısa hikayeler yazmaya çalıştığını, günün birinde kendi yazdıklarıyla belki bir hikayesini başlatıp bitireceğini anlattı ve defterini uzatıp ondan bir kaç satır yazmasını rica etti.

“Belki başka zaman ben de yazarım, şimdi işim çok acele!” dedi kadın.
“Hanımefendi, kim bilir bir daha ne zaman görüşürüz. Lütfen iki satır yazıverin!” diye ısrar etti. Kadın, “Kafam çok dağınık. Başka sefere kalsın.” dedi.

O, “Üç dört dakika zamanınız var. Lütfen kısa bir yazı…” diye tekrarlayınca, kadın aceleyle bir şeyler karalayıp defteri geri verdi ve kendisinin de yazar olduğunu, yetmiş bir arkadaşıyla birlikte ‘Düsseldorf’un Tanıkları’ diye her birinin Düsseldorf’un ayrı bir sokak veya köşesini tanıttığı ortak bir kitap oluşturduklarını, az sonra kütüphanede üç arkadaşıyla birlikte ortak kitaptan pasajlar okuyacağını söyledi.

Kadının sözü üzerine o da, “Erken okuyacaksanız ben de sizi dinlemek isterim,” dedi.

“Herhalde ilk ben okurum” dedi, kadın.

“Ben de sizi dinlemeye geliyorum. Yalnız bir saat sonra arabayı gece şoförüne vereceğimden erken kalkacağım, kusura bakmazsınız herhalde.” dedi kadına.

Kadın “Ne münasebet! Geldiğiniz için arkadaşlarım da sevinecekler.” dedi ve kütüphanenin önünde taksiden indi.

Cemil arabayı park edip deftere göz atınca kadının sadece, “Her şey insan için” diye yazdığını gördü.

Kadının girdiği kapıdan o da girdi içeriye. Bir kadın yanaşıp, “Buyurun, birini mi aradınız?” diye sordu hemen.

Ağzındaki lafı gevelemeden hemen, “Hayır efendim, okumayı dinlemek için geldim.” dedi.

“Oo, çok güzel!” dedi kadın ve okumanın yapılacağı salonun kapısını açarak, “Lütfen öne geçip oturun.” dedi.

“Şöyle kapıya yakın oturayım. Birazdan gitmem lazım” dedi Cemil.

Kısa zamanda baloya gider gibi giyinmiş yetmişin üstünde insan gelip okuma salonunda yerlerini aldılar. Okumayı düzenleyenler şarap ve çeşitli meyve sularının yanı sıra kek ve pastaları da getirip açık büfeyi hazırladılar. Her şey kutsal bir tören titizliğinde yapılıyordu. Onların titizliğini, ciddiliğini ve kültüre verdikleri değeri görünce doğrusu kıskandı Cemil.

Kendi kendine, “Adamlarda gelenek var, kültür geleneği,” diye düşündü. “Bizim yazarlarımızın okuma yaptıkları ortamı ve düzeni görseler her halde gülmekten yerlere yatarlardı.

”Okuma saati geldiğinde biri mikrofonu alarak, okuma sırasını ve izlenecek yöntemi anlattı.

Bayan Rot Willing ismi anons edildiğinde, az önce taksisiyle getirdiği kadın masanın yanına gelerek toplam 71 kişiyle birlikte yazdıkları ‘Düsseldorf’un Tanıkları’ isimli kitaptan kendi yazdığı bölümü ayakta okudu.
Okuma sırasında çevresine bakındı taksi şoförü, Cemil.

Herkes can kulağıyla yazarı dinliyordu ve yazarın okuması bitince onu coşkuyla alkışladılar. İkinci okuyucudan önce biri saksafonla iki parça çaldı. Ardından diğer yazar da ayrı bir semti tanıtan yazısını okudu.

Okumaya kısa bir ara verdiklerinde Cemil, bir kitap alıp, Rot Willing’in yanına giderek, “Her şey çok çok güzel. Tebrik ederim, ne yazık ki ayrılmak zorundayım. Bunu benim için imzalar mısınız?” dedi,“Cemil yazarsanız, yeterlidir.” Kadın imzalayıp teşekkür etti. Cemil de, “Başka zaman görüşmek umuduyla. Başarılar diliyorum size.” dedi ve arabasına gitmek için kapıya doğru yürüdü.

Cemil günün son işinde senelerce unutamayacağı güzel bir anı yaşamıştı. O geceden sonra bu tür okumalara daha sık zaman ayırarak katılmaya başladı.