Her şey dostlarla birlikte güzeldir, bilene

40 yaşlarımda bu sözü ilk kez mi duymuştum yoksa yaşadıklarım sonucu bu söz hayatımda önemli hale geldi, ilk kez mi farkına varmıştım, bilemiyorum. Ancak böyle bir yazı yazmak üzere bu söze odaklanınca, en önemsediğim şeylere bile ne kadar da yüzeysel bakabildiğimi farkettim. Zaten insan okuduklarında, gördüklerinde, dinlediklerinde sadece tecrübelerini veya ihtiyaçlarını arar ve bulurmuş. Dile

SEDAT İLHAN 26 Ocak 2020 BLOG

40 yaşlarımda bu sözü ilk kez mi duymuştum yoksa yaşadıklarım sonucu bu söz hayatımda önemli hale geldi, ilk kez mi farkına varmıştım, bilemiyorum.

Ancak böyle bir yazı yazmak üzere bu söze odaklanınca, en önemsediğim şeylere bile ne kadar da yüzeysel bakabildiğimi farkettim. Zaten insan okuduklarında, gördüklerinde, dinlediklerinde sadece tecrübelerini veya ihtiyaçlarını arar ve bulurmuş.

Dile kolay, 40 yıllık hayatım boyunca önce problemleri görmeli demiştim. Problemleri görmeden çözümleri nasıl bulabilirdik ki ? Sorguladım, çözümlerimi gerçeklemek adına, insanları değiştirmeye çalışarak, hatalarını yüzlerine vurarak, öğretmen edası ile ama yapayalnız yaşadım. Hayat dolu insanları problemleri görmemek/görememek, çözüm aramamak ile suçladım.

Bu söz ile hayat felsefem darmadağınık olmuştu. Doğru olduğunu biliyordum ama hayatıma hayat yapamıyordum. Marifet sahibi olamadım bu konuda, belki de iltifat edenim olmamıştı.

Marifet iltifata tabidir, üç kelimelik bir söylem, ama o kadar derin geliyor ki bana. Sanırım insan olduğu içindir anlatılan.

Marifet kalp gözü ile görmek diye tarif edilir basitçe. Ben daha anlaşılır, daha basit bir tanım yapıyorum dünyamda. Bildiğini yaşamaktır marifet. “Bildikleriyle amel edene bilmedikleri öğretilir.” buyurmuş Efendimiz (sav)

Bilgi öğrenilmesin demek değildir muradım. Ancak hayatımızı kolaylaştırmak, mutlu mesut yaşamak adına neyi bilmeye ihtiyacımız vardır ki, neyi bilemediğimizdendir sıkıntılarımız, hatalarımız, problemlerimiz… ? Veya bildiklerimizin ne kadarını karakterimiz haline getirebiliyoruz…

Söylemde marifet denilmiş, alim, arif, evliya benzeri makam, mertebe ifade eden bir kavram kullanılmamış. Marifet eylemdir, herkes bir konunun arifi olabilir, herkes ariftir aslında. Bu nedenle herkes hem mürşittir hem de müriddir muhatabına. Bu nedenle anlatılan insandır, toplumsal yaşamdır, sosyolojidir. Bu nedenle bu sözün muhatabı tüm insanlıktır.

Toplumsal yaşamın kalitesini sağlamak üzere odaklanılması gereken en önemli kriterlerden birisidir marifet. Biliriz ama bilmemek işimize gelir bazen. Menfaatimize dokunur inkar ederiz, nefsimize dokunur tekfir ederiz, sıkışırız yalan söyleriz, ama mutlu olamayız.

Her yönüyle iyi olan şey Cennet’te, kötü olan ise Cehennem’de olur denilir. Demek istemem odur ki, en kötü gördüğümüz insanlarda bile iyi hasletler vardır. Çoklarının kötü olmasının nedeni ise muhataplarıdır. Bazen tabularımızı diretiriz, yapmadıklarımızı dikte ederiz, toleransımızı o kadar dar tutarız ki, buna karşılık inadına kötülük yaparken bulabiliriz muhatabımızı… Bazen onlar da hatalı diyerek kendimizi iyi hissederiz, bazen de yapma denilince yapılmayacak aldanmışlığıyla kötülükler ile mücadele ederiz. Kolay gelir şunu yapma deyivermek, anlamsız, faydasız…

Oysa kötülükleri, hataları, eksikleri söylemek ne kadar kolay ise, iyiliklere odaklanmak da o kadar doğurgandır. Bir verip binlerce alır gibi, müsbet manada bulaşıcı bir virüs gibi.

İltifat kavramının sözlük anlamını herkes bilir. Bende hissettirdiği mana, motive etme, bir çok kötü özelliğine rağmen muhataba söylenebilecek güzel bir söz bulmadır. Güzele güzel demek zor gelir insana, sanki kendisini kötü hissettirecek gibi sanır. Çirkinlikler içinde güzeli görüp söylemektir, marifet.

İltifat edilmelidir ki güzellikler ön plana çıksın. Hem iltifat edilen kişi kendisini değerli hissetsin hem de iltifat konusu kopyalanarak, taklid edilerek çoğalsın insanlar arasında.

İltifat edebilmek irfan ister. Nefsinin farkında olmayana, her şeyi yapmayı hak görene iltifat etmek, onu daha da serkeşt hale getirebilir ki yapılan dalkavukluk olabilir. Nefsi ile mücadelesi devam edip düşe-kalka ilerleyen yoldaşa iltifat etmek, onu imtihan etmek gibi olabilir. Derler ya, aşağı tükürsem sakal, yukarı türüksem bıyık, ne yapacağını bilemeyebilir. Zaman gelir kırabilir, zaman gelir yolunu sapıtabilir.

Bazen iltifat ederiz de, ettiğimiz şey çok basittir, ya da çok zor ama herhalukarda yardıma ihtiyacı vardır muhatabımızın. Onu yalnızlıklara itmiş olabiliriz böylece. Her şey dostlarla birlikte güzeldir, bilene.

Herkes arif olabilir, bu potansiyele sahiptir. Arif olan iltifat beklemez. İltifat etmek marifet, marifet iltifat ister…