Her insan saygıya layıkmış

Buna rağmen beraber geçirilen zaman dilimindeki artış, emeklilik, işsizlik dönemi, birlikte hareket etme, düğün dernek, organizasyonlar bazı problemleri gün yüzüne çıkarabilir denilir. Bilmem ki bu tecrübeyi yaşayan var mıdır? İletişimin, etkileşimin nirvanasının yaşandığı, yaşanmasının gerektiği bu küçük dünyanın problemleri de barındırması sizce garip değil midir ? Belirli bir zaman dilimini beraber geçirdiğimiz bir iş arkadaşı,

SEDAT İLHAN 10 Ocak 2020 BLOG

Buna rağmen beraber geçirilen zaman dilimindeki artış, emeklilik, işsizlik dönemi, birlikte hareket etme, düğün dernek, organizasyonlar bazı problemleri gün yüzüne çıkarabilir denilir.

Bilmem ki bu tecrübeyi yaşayan var mıdır? İletişimin, etkileşimin nirvanasının yaşandığı, yaşanmasının gerektiği bu küçük dünyanın problemleri de barındırması sizce garip değil midir ?

Belirli bir zaman dilimini beraber geçirdiğimiz bir iş arkadaşı, beni nasıl gördü ise, iç dünyasını açtı. Evlenmek istermiş ama çalışan bir bayan ile. Eve geldiğinde sıcacık bir tas çorba hazır olsun isterseniz mutlu olamazsınız demiştim. Hem çalışan olacakmış, hem de çorba. Devam eder, yıllarca aynı eş der arkadaş, bıkkınlık vermez mi?
Aile olmanın hikmeti anlaşılmadan yapılan evliliklerin nasıl devam etmesi beklenebilir? Aile olamayan bireylerden oluşan toplumda iletişimin kalitesinden söz edilebilir mi?

Mesela bir aile düşünelim, en basit anlamı ile erkek eve gelsin, ev hanımı bayan, özenle (?) yemeği hazırlamış olsun. Tuzu az olmuş gibi bir eleştiri, bayanın eşine saygısı var ise dünyasını yıkabilir, aksi halde laubalilikte mertebe atlatabilir. Eşler birbirlerinin beklentilerini, önceliklerini, olmazsa olmazlarını bilmez, öğrenmeye, saygı göstermeye gayret etmez ise aile hayatı bir mayınlı tarla gibi olur. Zaman zaman kol kırılır da kimsenin haberi olmaz. Eşlerin birlikteliği, kabullenmişlikler, zorunluluklar, dayanma kapasite ile ilgili olarak gittiği yere kadar gidebilir.

Herkes herşeyi bilir de bilmeyebilir, yapamayabilir hatta yaptığını iddia bile edebilir. Bir mihenk taşı olsa da kendimizi tartsak, bir referans olsa da yanlışlarda dııııt diye ötse dediğimiz bir noktada karşımıza direkt satış sistemleri (DSS) çıkabilir. Amacım DSS yi tartışmak veya methetmek değildir. Herkes ne hissetti ise realitesi odur. Ürünler pahalıdır, herkes yapamaz, liderler çılgındır ve benzeri yüzlerce yapmamak için nedenimiz vardır. Ancak hasbelkader o üyelik formu imzalandı ise, bize saygı ıle yaklaşmasını bilen, bizi değerli hissettiren, insanı tanıyan, yardım etmeye hazır bir lider ile muhatap olmuşuzdur.
Bir tanıdık listesi yaparız liderimizle, belki 1000 kişilik. Heyecanlanırız, kendi içimizden kendimizle iddialaşırız, hedefler en kısa sürede aşılacaktır. Bir çok sevdiğimiz, dostumuz vardır ama hiç de öyle olmayabilir.

Konfor dairemizi kaldırmadan olamaz. İnsanlar içinde insanlardan bir insan olmayı öğreniriz zamanla. Karşılık bekleyerek verdiğimiz bir şeyin bize dönmeyeceğini, Yaptığımız çalışmaların hepsinden aynı verimi alamayacağımızı öğreniriz. Projemizi, yapabilir – yapamaz önyargımıza takılmadan herkese teklif ederiz. Birlikte olmak isteyenlere, almaya hazır olduğu sürece yardım ederiz ama sadece bir bölümü devam etmeye dayanabilir. Bazıları yıllarca kış uykusuna yatabilir ve neden olduğunu anlamadığımız bir zamanda çok güzel çalışmalar yapabilir, bekleriz.

İnsanlara emretmenin, dikte etmenin anlamsızlığını görürüz. Kaliteli bir iletişim için, projemizi ilgi ile dinlemesini temin etmek üzere, saygı ile, insan realitesine, enesine takılmadan bir randevu almaya çalışırız.
İnsanlara öncelikle hayattan beklentilerini, hedeflerini sorarız. Projemiz ile hedeflerine ulaşabileceğini anlatırız.

Projeye ve ürünlerin faydasına inanmadan, iş planını uygulayarak, ürünleri kullanarak örnek bir lider olmadan başarılı olamayacağımızı keşfederiz.
Listemizin sonuna geldiğimizde görürüz ki, kısır bir daire içinde mutlu, mesut ve haklı yaşayıp gidiyormuşuz. Bizi sevenler, kabul edenler, ihtiyacı olanlar, bizim gibi düşünenler ile birlikte yalancı bir Cennette bulunmakta imişiz.
Farkederiz ki, dünya o 1000 kişiden ibaret değilmiş. Aslında her insan değerliymiş. Kendisine göre haklı olduğu bir dünyası, realitesi varmış. Saygı, sevgi en büyük ihtiyacı ve beklentisiymiş. Her insan saygıya layıkmış, her insanın birey olmaya, özgürce yaşamaya hakkı varmış.

Aslında DSS ile ulaştığımız farkındalıklar, İslam’ın kriterlerine paraleldir. Görmek isteyene, nasibi olana her şey O’ndan mesajdır. Kuran’ın, dolayısı ile hadislerin hayatın içinde okunmasıdır yaşanan süreç.

ÖNE ÇIKANLAR