Bu neneye desek ki, torununla aynı yaştasın sen, güler bize. İnanmıyorsun değil mi diye sorarız. “İnanmam elbet der, ben nasıl iki yaşında olurum ki?” Kim dedi ki sana 2 yaşındasın diye, sen ve torunun aslında 14 milyar yaşındasınız desek, “Deget hadi, eğlenmen benimle” diye kovar bizi. Ama nineceğim biz de seninle ayı yaştayız, hatta yediğimiz
Ama nineceğim biz de seninle ayı yaştayız, hatta yediğimiz yemekler, kullandığımız eşyalar, bahçedeki ağaçlar, gökteki yldızlar, yağan yağmur, esen rüzgârlarla bile yaşıtız. Ninecik “Ne dep duru bu kadın?” diye torununun ana babasına kurtarın beni gözleriyle bakar. Onlar da “Hele de bakalım, nasıl oluyor bu iş” derlerse eğer, valla nasıl anlatsam diye kıvranırız. “E demek sen de bilmiyorsun ne dediğini” diye takrarlar hemen. Yok öyle değil de, açıklaması biraz karmaşık gelebilir size diye zaman kazanmaya çalışırız.
Hepimiz ayı yaştayız, yaşımız da 14 milyar diye hava atmak kolaydır. Gelgelelim bu insanlara her şeyin atomlardan oluştuğunu, atomların da teoriye göre 14 milyar yıl önceki büyük patlamada ortaya çıktığı ve evrende görünen ve görünmeyen ne varsa bu atomların farklı kombinasyonlarından ibaret olduğunu desek acaba ilgilerini çekebilir miyiz?
Ama bunu söyleyince her şeyin her şeyle atom alışverişi halinde olduğunu da eklemek lazım. Vücudumuzdaki atomların kim bilir hangi gezegenlerden, hangi hayvanlardan, denizlerden, bitkilerden bize konuk olduğunu, bir müddet bizde ikamet ettiğini ve sonra kendilerine başka konaklar aradıklarını anlatmaya başlarsak, kafalar iyice karışır. Aslnda lafa başlayacağımız nokta, bu hikâyenin en heyecanlı yeridir de nasıl gelmeli oraya. Canım bir çırpıda o harika gerçeği açıklayaversek.
Efendim, atomlar ölmez. Ölen şey sadece canlılıktır. Her şeyin bir ömrü olsa da atomların görevleri hiç bitmiyor. Canlı olan canını veriyor ama atomlar havada, karada, denizde yaşamaya devam ediyor. Ondan ona geçe geçe lay lay lom gezinip duruyor.
Yok ya, böyle konuşursak ciddiyetimize halel gelir. Hem ya “Ölünce atomlarımız dağlarda tepelerde, nehirlerde göllerde, davarlarda balıklarda, tanıdıklarımızda veya hiç tanımadıklarımızda yaşamaya devam ediyorsa bunun bize ne faydası var?” diye soracak olurlarsa ne cevap veririz?
Biz en iyisi susalım ve usul usul müsaade isteyip kaçalım buralardan. Evet yaa, boşverelim kaç yaşında olduğumuzu. Biz ruhumuzun kurtuluşuna bakalım arkadaşlar. Ben biraz daha dersime çalışıp öyle geleyim. Hadi bana müsaade.