Bu tür davranışlarını da ‘elim de değil, yapım bu, mükemmeliyetçiyim’ gibi ifade ederler. Böyle bir kişilik tipini tercih eder miydim? İşin doğrusu, bireylerin doğumdan sonraki kalıtsal özellikleri üzerine farklı sosyal etkileşimleri sonucu bu kişilik tipine sahip olma ihtimalleri yüksek. Yani tamamen doğumla getirilen bir özellik olmasa bile bebeklik, çocukluk ve ergenlik gibi kritik dönemleri yaşayan
Bu tür davranışlarını da ‘elim de değil, yapım bu, mükemmeliyetçiyim’ gibi ifade ederler. Böyle bir kişilik tipini tercih eder miydim? İşin doğrusu, bireylerin doğumdan sonraki kalıtsal özellikleri üzerine farklı sosyal etkileşimleri sonucu bu kişilik tipine sahip olma ihtimalleri yüksek. Yani tamamen doğumla getirilen bir özellik olmasa bile bebeklik, çocukluk ve ergenlik gibi kritik dönemleri yaşayan bireyler bu karakteristik özelliği ebeveynlerinde ve sosyalleşme ortamlarında kopyalamış olabilirler. Çünkü; doğuştan getirilen mizaç ile aile ve sosyal çevrenin etkisini içeren karakter birleşimi bireylerin kişilik yapısını oluşturur.
Mükemmeliyetçiliğin temelinde ana his ‘yetersizlik hissidir.’ Bu his kendisini ‘Onay ve kabul görme’ beklentisini doyurabilmek için sürekli yormaktadır. Kişi, kendisine dışardan bakıldığında görülen disiplinini, başarısını, çalışkanlığını kendi iç dünyasına mercek tuttuğunda derin çukurlarını, boş kalan ya da dolmamış depolarını, eksikliğini hissettiği birçok şeyini örtmek için mükemmeliyetçilik maskesini kullandığını fark edecektir. Bu durum bütün insanlarda yüzde yüz böyledir demek iddialı olur fakat böyle olma ihtimalinin yüzde yetmiş– seksenleri bulduğunu da söylemek eksik olmaz.
Kişisel gelişim ile mükemmeliyetçilik farklı şeylerdir. Mükemmeliyetçilik kişinin gerçek ‘Ben’ini, doğal yaşamını gölgeleyen bir kalkandır. Bu kalkan ne kadar kalınlaşırsa kişi kendi duygularına, hislerine o kadar yabancılaşır. Temel hedefi ve yaşamının ana felsefesi ‘başarı odaklı ve performans içerikli’ hale gelir. Tabi ki bu duruma kişi kendi tercihleri ile tamamen gelmiş değildir. Tarihte çok başarılı olmuş, hedeflerine ulaşmış birçok insan sayılabilir. Ama hiçbirisi mükemmel değildir. Çünkü, mükemmel yani eksiksiz tam bir başarı ya da eylem yeryüzünde yoktur. Her insanın çok gelişmiş, güçlü, başarılı yönleri olabilir ama mükemmel denilecek bir tablo bu değildir.
Mükemmeliyetçilik, kısa ya da uzun vadede kişiyi her zaman zora sokan, mutsuz eden, anı yaşamaktan alıkoyan bir bakış açısıdır. Mükemmeliyetçiyim dediğiniz zaman tam olarak kendinizi reel hayatın içine koyamadığınız anlamına gelir. Ancak, siz bunun hiçbir zaman farkında dahi olamaz veya kabul edemezsiniz.
İnsan, kendisine ve hayatın genel anlamına doğru bakmasını bilmeli ki, sağlıklı yaşamın anlamını doğru yakalayabilsin. Sağlıklı çaba göstermek, kişinin kendisini merkeze koyarak muhatap almasıyla alakalıdır. Hayatın anını, ‘şimdi ve burada’ yı farkındalık duygusuyla yaşamalı.
Her zaman kaygı ile performans(başarı) ters orantılıdır. Mükemmeliyetçi iseniz her zaman kaygınız artacak buna karşın başarınız düşecektir. Ne zaman ki, kaygınızı yani mükemmeliyetçi bakışınızı kontrol altına alırsınız o zaman başarı ve yanında mutluluk, huzur, anı yaşama, hayattan zevk alma gibi olumlu duyguların hepsini yaşamaya başlayacaksınız.
Aklınıza şu sorunun geldiğini görür gibiyim: Peki mükemmeliyetçi bakışımı nasıl düzeltebilirim, nasıl hayata doğru bir anlam yükleyerek bakabilirim? Bu sorunuzun cevabı olarak şunları ifade edebiliriz:
Son olarak Mükemmeliyetçilik; sizi kendiniz gibi olmaktan alıkoyan bir kişilik tipidir. Kendiniz olun, hayattan zevk alın, sakin ve huzurlu olun, yarış temposundan çıkın ve göreceksiniz siz, hem mutlu olan hem de mutlu eden bir insan olacaksınız.