Hem mutlu olan, hem de mutlu eden bir insan olmak

Bu tür davranışlarını da ‘elim de değil, yapım bu, mükemmeliyetçiyim’ gibi ifade ederler. Böyle bir kişilik tipini tercih eder miydim? İşin doğrusu, bireylerin doğumdan sonraki kalıtsal özellikleri üzerine farklı sosyal etkileşimleri sonucu bu kişilik tipine sahip olma ihtimalleri yüksek. Yani tamamen doğumla getirilen bir özellik olmasa bile bebeklik, çocukluk ve ergenlik gibi kritik dönemleri yaşayan

VAHİT GÖZ 03 Ekim 2021 BLOG

Bu tür davranışlarını da ‘elim de değil, yapım bu, mükemmeliyetçiyim’ gibi ifade ederler. Böyle bir kişilik tipini tercih eder miydim? İşin doğrusu, bireylerin doğumdan sonraki kalıtsal özellikleri üzerine farklı sosyal etkileşimleri sonucu bu kişilik tipine sahip olma ihtimalleri yüksek. Yani tamamen doğumla getirilen bir özellik olmasa bile bebeklik, çocukluk ve ergenlik gibi kritik dönemleri yaşayan bireyler bu karakteristik özelliği ebeveynlerinde ve sosyalleşme ortamlarında kopyalamış olabilirler. Çünkü; doğuştan getirilen mizaç ile aile ve sosyal çevrenin etkisini içeren karakter birleşimi bireylerin kişilik yapısını oluşturur.

Mükemmeliyetçiliğin temelinde ana his ‘yetersizlik hissidir.’ Bu his kendisini ‘Onay ve kabul görme’ beklentisini doyurabilmek için sürekli yormaktadır. Kişi, kendisine dışardan bakıldığında görülen disiplinini, başarısı, çalışkanlığını kendi iç dünyasına mercek tuttuğunda derin çukurlarını, boş kalan ya da dolmamış depolarını, eksikliğini hissettiği birçok şeyini örtmek için mükemmeliyetçilik maskesini kullandığını fark edecektir. Bu durum bütün insanlarda yüzde yüz böyledir demek iddialı olur fakat böyle olma ihtimalinin yüzde yetmiş seksenleri bulduğunu da söylemek eksik olmaz.

Kişisel gelişim ile mükemmeliyetçilik farklı şeylerdir. Mükemmeliyetçilik kişinin gerçek Ben’ini, doğal yaşamını gölgeleyen bir kalkandır. Bu kalkan ne kadar kalınlaşırsa kişi kendi duygularına, hislerine o kadar yabancılaşır. Temel hedefi ve yaşamının ana felsefesi ‘başarı odaklı ve performans içerikli’ hale gelir. Tabi ki bu duruma kişi kendi tercihleri ile tamamen gelmiş değildir. Tarihte çok başarılı olmuş, hedeflerine ulaşmış birçok insan sayılabilir. Ama hiçbirisi mükemmel değildir. Çünkü, mükemmel yani eksiksiz tam bir başarı ya da eylem yeryüzünde yoktur. Her insanın çok gelişmiş, güçlü, başarılı yönleri olabilir ama mükemmel denilecek bir tablo bu değildir.

Mükemmeliyetçilik, kısa ya da uzun vadede kişiyi her zaman zora sokan, mutsuz eden, anı yaşamaktan alıkoyan bir bakış açısıdır. Mükemmeliyetçiyim dediğiniz zaman tam olarak kendinizi reel hayatın içine koyamadığınız anlamına gelir. Ancak, siz bunun hiçbir zaman farkında dahi olamaz veya kabul edemezsiniz.

İnsan, kendisine ve hayatın genel anlamına doğru bakmasını bilmeli ki, sağlıklı yaşamın anlamını doğru yakalayabilsin. Sağlıklı çaba göstermek, kişinin kendisini merkeze koyarak muhatap almasıyla alakalıdır. Hayatın anını, şimdi ve burada farkındalık duygusuyla yaşamalı.

Her zaman kaygı ile performans(başarı) ters orantılıdır. Mükemmeliyetçi iseniz her zaman kaygınız artacak buna karşın başarınız düşecektir. Ne zaman ki, kaygınızı yani mükemmeliyetçi bakışınızı kontrol altına alırsınız o zaman başarı ve yanında mutluluk, huzur, anı yaşama, hayattan zevk alma gibi olumlu duyguların hepsini yaşamaya başlayacaksınız.

Aklınıza şu sorunun geldiğini görür gibiyim: Peki mükemmeliyetçi bakışımı nasıl düzeltebilirim, nasıl hayata doğru bir anlam yükleyerek bakabilirim? Bu sorunuzun cevabı olarak şunları ifade edebiliriz:

  • Karzarar analizi yapın: Yani mükemmeliyetçilik bugüne kadar hayatınızda size ne kazandırdı ve neler kaybettirdi. Bunları bir kâğıdın ön yüzüne getirilerini, arka yüzüne de sizden aldıklarını, kaybettirdiklerini yazın. Sonra da devam ya da kontrol altına alma konusuna karar verin.
  • Hata yapmayı öğrenin: Yani kendinize bir insan olarak bakın. Hata, eksik yapabileceğinizi kabullenin. Ancak bu hata yapma hakkınızı tabii ki de yerli yerinde kullanmalısınız.
  • Korkularınızla yüzleşin: Mükemmeliyetçiliğin altında her zaman bir korku vardır. Bu korku/larla ne kadar çok yüzleşirseniz mükemmeliyetçiliğin beslendiği damarlardan birini kesmiş olursunuz.
  • Düşünce kalıplarınızı gözden geçirin: Hayatınızı ‘Ya hep ya hiç düşünce kalıbı’ ne kadar yönetiyor. Örneğin; bir şeyi başaramadığınızda kendinize ‘ben zaten hep beceriksizim veya her zaman böyleyim gibi gri tonları olmayan renklerle mi yaklaşıyorsunuz?
  • Şefkat ve affediciliğinize bakın: Tüm canlılara, insanlara ve özelliklede kendinize karşı şefkatli, affedici yaklaşıp yaklaşamadığınıza bakın. Arkadaşınızın bir hatasında ‘olsun, insanız hata yapabiliriz’ diyorken acaba aynı şefkati kendinize gösterebiliyor musunuz?
  • Kendi gerçeklerinize ve hikayenize sahip çıkın: Her insan gibi kendinizin de güçlü ve zayıf yönlerinizin olabileceğine, hasta olabileceğinize, isteksiz olabileceğinize ve bazen de mutsuz ve canınızın acıyabileceğinize fırsat vermelisiniz. Bu o kadar da korkulacak bir şey değil. Bunları kabul etmeniz kendi gerçekliğiniz ve kendi hikayenize sahip çıkmayla olur.
  • Kendinizi başkalarına ispatlama çabanızdan vazgeçin: Önce kendinizi olduğu gibi kabul etmekle başlayın. Şartlarınız, aile yapınız, imkanlarınız, vb parametreleriniz neyi ne kadar en iyi yapabileceğinizde size yol gösterecektir.
  • Kendinize benzemeyen insanlarda olsun çevreniz de: Arkadaş çevrenizi tekrardan gözden geçirin. Hayatı dolu dolu ve iç huzurunuzu hissederek yaşayan, elinden gelenin çok daha fazlasıyla değil elinizden gelenle uğraşın. Sakin, neşeli, bağımlılık yerine özgür ve sınırlarını bilen arkadaşlar edinin. Mutlu ve azimli insanları gözlemleyin. Hırslı ve abartılı insanlarla ilişkinizi minimize edin.
  • Kendinizi değerli hissettiren kişi ve ortamları tercih edin: Sizi sadece ve sadece siz olduğunuz için seven, değerli gören kişileri tercih edin.

Son olarak Mükemmeliyetçilik; sizi kendiniz gibi olmaktan alıkoyan bir kişilik tipidir. Kendiniz olun, hayattan zevk alın, sakin ve huzurlu olun, yarış temposundan çıkın ve göreceksiniz siz, hem mutlu olan hem de mutlu eden bir insan olacaksınız.