Kirlian fotoğrafları da madde ötesi varlıkların mevcudiyetine önemli bir delildir. Kirlian Fotoğrafçılığı ismini, 1939’dan beri bu mevzularda araştırma yapan ve Sovyet olduğu söylenen bir karı-kocadan almıştır. Bir elektronik mühendisi olan Samyon Kirlian, insan eli, böcek veya bir bitki yaprağını, fotoğraf plağı üzerine koyup bunu da bir elektrodun üzerine yerleştirip, sırayla cismi, yüksek voltajlı elektrik akımına
Kirlian fotoğrafları da madde ötesi varlıkların mevcudiyetine önemli bir delildir.
Kirlian Fotoğrafçılığı ismini, 1939’dan beri bu mevzularda araştırma yapan ve Sovyet olduğu söylenen bir karı-kocadan almıştır. Bir elektronik mühendisi olan Samyon Kirlian, insan eli, böcek veya bir bitki yaprağını, fotoğraf plağı üzerine koyup bunu da bir elektrodun üzerine yerleştirip, sırayla cismi, yüksek voltajlı elektrik akımına ve alçak amperli elektrik akımına maruz bıraktı. Neticede cismin ‘aura’ (Ruh gölgesi, enerji beden; bazı kimselerin gördüklerini ileri sürdükleri bir bedene sarınmış gibi görünen parlak bir gölge anlamlarına gelir. Burada biz bu kelimeyi ruhun dedublesi, kılıfı manasında kullanıyoruz.) ile çevrili olduğu görüldü.
Kirlianların çalışması, daha önce bu mevzuda çalışan ve çoğunun ismi, ilim çevrelerinde ve umumi terimlerde geçen Avrupalı ilim adamlarının çalışmalarının izinden gider. Mesela, kas spazmlarının galvanik faaliyetini keşfeden Galvani, bir hayat gücünden bahsetmişti. Ona göre, bu hayat gücü bütün hayvanlarda devr-i daim eden manyetik elektriğin bir şekliydi. l9.asırda yüksek frekans bobininin kâşifi Nikola Tesla, fotoğrafik görüntüler meydana getirmek üzere frekansı yüksek voltajı kullanan ilk şahıstır. Onun çalışması X şuaı kaşifi Wilhelm Roentgen’e ve insanın aurasını (enerji bedeni) insanoğlunun görme sınırları çerçevesine renkli ‘kilner ekranları’ vasıtasıyla getirmeyi gaye edinmiş Walter J. Kilner gibi araştırmacılara önayak oldu. Bu renkli kilner ekranları, bir gözleyicinin normalden daha kısa dalga boylarını görebilmesine imkan verecek şekilde planlanmıştır. Zira Kilner, dışarıya yayılan enerjinin ultraviyole (morötesi) frekanslarından oluştuğuna inanmıştı. Bu teori daha sonraki araştırmalarla da desteklenmiştir. Aynı zamanda Kilner, auranın, cismin sağlıklı olup olmamasına göre renk ve boyut yönünden (bedenin) değişik göründüğüne dikkati çekti. 20. asrın araştırmacıları, insanlar tarafından dışarı çıkarılan kısa dalgalı radyasyonun, ruhi faaliyetleri değiştirilebileceğini ve aynı zamanda kafein ve tütün gibi uyarıcılar tarafından da tesir edilebileceğini buldular.
Biyologlar ve psikiyatristler, insanın manyetik sahaları ile sağlığının hissî ve fizikî durumları arasında bir alakanın olduğunu ortaya koydular. Dış çevredeki manyetik sahalara bağlı olarak da değişebilen ruhî faaliyet ve rahatsızlıklar ayrıca her ferdin kendine has aurasında da tesirini gösterir. Mesela, ayın dönüşündeki ve güneşin hareketindeki çeşitli safhalar insan davranışlarına tesir edebilmektedir. İnsan vücudunun elektromanyetik sahası, oksijen ve azot gibi havada mevcut mikroskobik gaz habbeciklerini, tutucu bir tuzak olarak iş görür. Derinin hemen üzerindeki hava yüksek bir enerji sahasıyla elektriklendirildiğinde, derhal kızarmaya ve ışık saçmaya başlar. Bu da Kirlian fotoğrafının tesbit ettiği enerji halesidir. Mühendisler de metalürijistler de buna çok benzer bir metod olan ‘korona boşalması fotoğrafçılığı’nı, metallerdeki yarık ve çatlakları keşfetmek için kullanırlar. Metaldeki yarık ve çatlaklar, metalin korona kalıbında düzensizlikler şeklinde görülür.
Samyon Kirlian ve karısı tarafından yürütülen ilk çalışmalardan biri de, bitkilerin fotoğrafını çekmektir. Onlar, kullandıkları tekniğin basit bir yapraktaki akılları hayrette bırakıcı kompleks reaksiyonları gösterebildiğini keşfettiler. Dıştan bakıldığında her yönüyle aynı görülen iki yaprakta, şayet birinde hastalık varsa, değişik fotoğrafik görüntüler elde ediliyordu. Hastalıklı yaprağın enerji kalıbında hastalığın meydana geldiği kısımlarda bazı pürüzlü boşluklar görülürken, sağlıklı yaprakta koyu ve kompleks bir enerji kalıbı görünüyordu. Bu yolla kazanılan bilgileri kullanarak, kirlian fotoğrafçılığını bahçecilikte, gözle görülebilen hastalık alametleri çıkmazdan evvel bitki hastalıklarını teşhis etmede kullanabilmek mümkün olacaktır. ABD’de yürütülen daha teferruatlı çalışmalar, bitkilerdeki ani değişikliklerin de kaydedilebileceğini gösterdi. Mesela, bir yaprağın dış yüzünü bir iğne ile çizdiğinizde, bu çizik kirlian fotoğrafında kırmızı bir leke olarak görülecektir.
Nöro-psikiyatri Enstitüsünde vazifeli Dr.Thelma Moss, Kirlianlar tarafından yürütülen çalışmaları araştırmak üzere Sovyet Rusya’ya giden ilk batılı ilim adamlarından biridir. O, insan elektromanyetizmasının bitkiler üzerinde sahip olduğu tesirleri kaydetti. Bazı insanların ellerini, zarar görmüş yaprakların üzerinden geçirerek tedavi ettiklerini müşahade etti. Bu şöyle oluyordu: Kirlian fotoğrafında zararı gösteren leke, daha sonraki görüntülerde göze çarpmıyordu. Bazı insanlar ise bunun tam aksi bir tesire sahipti; bunlar ellerini yapraklar üzerinden geçirdiklerinde onların ölümüne sebep oluyorlardı. Birbirine zıt bu iki hadise sırasıyla ‘Green Thumb (Yeşertici Temas)’ ve ‘Brown Tuhmb (Soldurucu Temas)’ tesiri olarak bilinmektedir. Hayali (fantom) yaprak ise, kirlian tekniklerinin tesbit ettiği başka bir garip tesirdi. Tecrübeyi yürüten şahıs, yaprağın bir kısmını kesip uzaklaştırdıktan hemen sonra, geri kalan kısmın fotoğrafını çekiyor. Takriben 200-300 tecrübeden sonra yaprak, kesilmeden önceki haliyle Kirlian fotoğrafında görülüyordu.
Kirlian fotoğrafçılığı, vücudun dış yüzündeki ve daha sonraları keşfedilen vücud içindeki elektrikî alanları ve akımları kaydetmek için bir vasıtadır. Romen bir doktor olan İon Dumitrecsu, Kirlian tekniğini; vücut içindeki elektromanyetik sahalarda meydana gelen değişmeleri ektroğrafik olarak kayıt edebilen ve ektronoğrafi olarak bilinen bir şekle dönüştürdü.
Thelma Moss’un tecrübeleri Kirlian ile tesbit edilen rahatsızlık sebeplerinin ruhi ve fertler arasındaki alâkalara dayandığını gösterir. Mesela, insanın derin ruhi rahatsızlıktan kurtulup sükûnete doğru ilerlemesi esnasında hasıl olan değişiklikler başarılı bir şekilde çekilmiş Kirlian fotoğraflarında açık bir şekilde görülebilir. Beraber fotoğrafları çekilmiş iki ferdin his ve tavırlarını gösteren auraları birbirine kıyas edilerek onların karakter ve his haritaları çizilebilir.
İnsanların psikolojik durumları ve diğer insanlarla olan münasebetleri Kirlian fotoğraflarına aynen akseder. Mesela, iki kişi birbirlerine karşı sıcak, samimi hisler duyduklarında neşrettikleri dalgalar birbirine doğru uzanır ve bazen tek bir desen halinde iç içe geçer. Tersine, iki kişi birbirlerine karşı düşmanca duygular içinde olduklarında alevler aniden kesilerek parmakları arasında bir boşluk hasıl olur. Bu boşluk umumiyetle öylesine keskin ve net bir halde müşahede edilir ki ‘saç traşı etkisi’ (haircut effect) adıyla tanınmıştır. Aşırı öfkelenmelerde mavi-beyaz koronanın içinde kırmızı bir leke meydana geldiği keşfedilmiştir. Ölüm halindeki sujelerde, dışa kıvılcımlar ve alevler fırlatıldığı; tam ölüm anında ise bunların tükenerek dindiği ve belli bir müddet sonra da kaybolduğu Kirlian fotoğraflarıyla tesbit edilmiştir. Ayrıca güsul icab ettiği durumlarda koronanın sertleşip garip renk değişiklikleri gösterdiği müşahede edildi. İslam’daki, güsul gibi bütün bedene su değdikten sonra Kirlian fotoğrafı çekildiğinde ise bu garip değişikliklerin kaybolup koronanın normal hale döndüğü tesbit edilmiştir.
* * *
Editör: EKREM ERDEM