Demokratik hakkımızı kullanalım ve sandık başına gidelim

Zira nimetlerinden sonuna kadar faydalandığımız çoğulcu demokrasi, sadece özgürlükler değil aynı zamanda bir sorumluluklar sistemi. Elde edilen haklar ise her ne kadar kanunlarca koruma altında olsa da ancak bilinçli vatandaş ve bireylerin katılımları, denetlemeleri ve geliştirmeleri ile ancak ayakta duracak, güvence altında olacaktır. Bu açıdan belli aralıklar ile yapılan seçimler çok önem arz ediyor. Elbette

DR. MUSTAFA AKDAĞ 13 Eylül 2020 BLOG

Zira nimetlerinden sonuna kadar faydalandığımız çoğulcu demokrasi, sadece özgürlükler değil aynı zamanda bir sorumluluklar sistemi.

Elde edilen haklar ise her ne kadar kanunlarca koruma altında olsa da ancak bilinçli vatandaş ve bireylerin katılımları, denetlemeleri ve geliştirmeleri ile ancak ayakta duracak, güvence altında olacaktır. Bu açıdan belli aralıklar ile yapılan seçimler çok önem arz ediyor.

Elbette sistemi oturmuş, bireyleri eğitimli ve duyarlı toplumlarda siyasetin rolü ve yeri, demokrasi kültürünü oturtamamış, seçimleri bir şov ve ütmece olarak gören toplumlardan farklı olsa da unutmamak lazım ki işlev aynı. Bu manada demokrasiye katılmanın yolu bir vatandaş olarak en azından seçimlere katılmak olmalı.

Aktif olarak siyasi bir partide üye olmak, kanunların yapılması ve uygulanmasında rol oynamak, denetim sistemlerinde yer almak gibi daha duyarlı ve sorumluluk gerektiren katkılar da çok önemli tabi ki. Ama anlaşılan o ki bu da bir kültür meselesi.

Düşünsenize, secim öncesi günlerce gürültü ve çevre kirliliğine sebep olmak, güya demokrasi adi altında karşıt partiye mensup kişileri nerede ise düşman bellemek, hatta onları her fırsatta dövmek, yok etmek, olmadı hakaret ve itibar suikastları yapmak, hatta her seçimde sandık başında veya kurullarda birbirini boğazlayıp kan dökmek de bir (gelişmemiş) demokratik kültür, seçimleri gayet sade, bilgilendirici ve çevreyi rahatsız etmeyen plaka ve bilgi stantlar ile ve broşürlerle, birbirini yormadan, çalgı çengiye girmeden, büyük bir suhulet ve sükûnetle yerine getirmek de bir kültür.

Hangisini tercih ederdiniz siz olsanız?

Tabi ki ikincisini dediğinizi duyar gibiyim. Evet bendeniz de yıllar öncesinde Avrupa’ya geldiğimde bu nasıl seçim, böyle ruhsuz seçim mi olur demiştim.
Şöyle siyasetçi, aday dediğiniz sokak sokak bangır bangır gezecek, her yere bayraklar asacak, mitingler yapacak, vatan millet Sakarya deyip hamasi nutuklar atacak, sonradan tutulmayacak kadar sırıtan büyük vaatler verecek vs vs. oysa bu Almanlar ağaçlara, çevreye ve insanlara rahatsızlık vermeden usulca hallediyorlardı işlerini. Sokaklarda direklere astıkları portatif çevre dostu resimleri de olmasa kimsenin tanıdığı da yok kendilerini. Televizyon tartışmaları da bir o kadar mütevazi. Kimse öyle uçarız kaçarız tarzı vaatler vermiyor. İnsan hemen fark ediyor ki, stabilize olmuş sosyal yapı ve sistem zaten bu tür vaatlere de imkân tanımıyor. Dünyayı kurtarma, en iyisi olma gibi kibirli hava atmalar, kuru idealler ise sadece boş laf. Ayakları yere basmayan projeler ise bilinçli seçmen tarafından zaten kabul görmüyor. Anlayacağınız çok monoton.
Kısacası demokrasi kültürü sadece seçimlere indirgenmiyor buralarda.

Peki, nedir önemli olan? Derseniz, katılımcı olmak, nasıl mı?

Seçimlerde oyuna sahip çıkmak, sonrasında da takipçisi olmak, sorumluluk almak, en azından farkında olup haberdar olmak.
İşte yine bir sessiz sedasız gelip çatan yerel seçimler öncesi aklıma gelenler bunlar. Belediye başkanlığı, danışma meclisleri, uyum meclisleri bizim oylarımızla seçilecek. Eminim sadece uzaklardaki, kendini sadece yazları tatile gitmek ve orada edindiği mülkleri korumak ile vazifeli gören ve bu anlamda da sadece ana vatanın seçimlerine yoğunlaşmış, bu yazıyı türkçe okuyabilen insanlar ise, içinde yaşadığı, kendini, ailesi ve çevresini direk ilgilendiren bir meselede, muhtemelen, büyük oranda habersiz ve bilgisiz. Kime oy vereceği noktasında ise eski birkaç klişe ile hareket edeceği muhakkak.

Falanca parti türk dostu, filanca Müslüman düşmanı gibi klişelerden bahsediyorum. Oysa bazı şeyler zamanla değişti, en olmaz denilen partiler çizgilerini ve imajlarını yenilediler. Daha da önemlisi adaylar çok renkli.
Elhasıl, biraz kafa yormak gerekecek tabi ki ama, en az 4-5 yıl bizler adına iş görecek, imza atacak, kanun düzenleyecek, hayatımızı kolaylaştırıp problemlerimizi çözecek insanları seçeceğimiz için buna değer. Sonrasında keşke söyle olsa, böyle olsa gibi kuru laf, kahve muhabbetleri ve mazeretleri yerine iş ve irade zamanı bu gayreti göstermek ve sonrasında da takibini ona göre yapmak daha akıllıca olacak. Bu vesile ile bu seçimlerin herkese hayırlar getirmesini temenni ediyorum.