Demokrat ve/veya Müslüman olmak

İnsan nedir, öncelikle olunması gerektiğini düşündüğümüz insan hangisidir, iyilik–kötülük kime göredir, her yönü ile iyi olan bir insan var mıdır? Deli sorular bunlar. Felsefeciler ömürleri boyunca sorgulamışlar, cevaplarını aramışlar kendilerince, bulmuşlar da zaman zaman. Stoa felsefesinde, her şeye rağmen akıl ile, iyilik, sakinlik ile hareket etmek, sonuçta güzelliklere ulaştırır denilir. Tam 3 bin yıl önce

SEDAT İLHAN 05 Aralık 2021 BLOG

İnsan nedir, öncelikle olunması gerektiğini düşündüğümüz insan hangisidir, iyilik–kötülük kime göredir, her yönü ile iyi olan bir insan var mıdır? Deli sorular bunlar. Felsefeciler ömürleri boyunca sorgulamışlar, cevaplarını aramışlar kendilerince, bulmuşlar da zaman zaman.

Stoa felsefesinde, her şeye rağmen akıl ile, iyilik, sakinlik ile hareket etmek, sonuçta güzelliklere ulaştırır denilir. Tam 3 bin yıl önce hem de. İnsanlık tarihinde kurulan bir çok medeniyetin temelinde bu ve benzeri akımların etkileri mutlaka vardır. Ancak kitaplar sadece medeniyetleri yazmıyor.

Benzer bir kavram kargaşasını demokrasi hakkında da yaşıyoruz. Bir dostum demokrasinin İslam ile bağdaşmadığını söyledi bir gün. Ya Müslüman olacaksın diyor ya da demokrat. Bu söylemini nereye dayandırdığını bilemiyorum. Uzun süre konuşamadık üzerinde. Demokrasiyi ben de sorguluyorum, düşünce sistemimde dengelerimi kurmaya çalışıyorum.

Demokrasi insanların kendilerini belirli bir süre yönetmesi için birilerine oy vermesi ise eğer halktan destek alan her oluşum bir sonuçtur. Demokrasiyi savunuyorsak sonucu kabullenmemiz beklenir. Ancak bazen kazalar yaşanmakta. Herhangi bir adayın halkın menfaatine yönelik vaadleri, inanılsın veya inanılmasın karşılık görebilmektedir mesela. Veya sadece sesi yüksek çıktığı için adam yerine konulanlar bile bulunabilmekte. Demektir ki demokrasi adını verdiğimiz sistem kendi başına insanlığı huzura erdirmek için yeterli değildir.

Herhangi bir teknik konuda demokrasiye müracaat etmenin çok anlamsız olduğu durumlar yaşanabilir. Bilirsiniz ki yanlıştır ama sadece çoğunluk istedi diye bile bile zarara rıza gösterilebilir. Tabii ki böyle bir yaşanmışlıkta hemencecik demokrasiyi suçlamamalı. Bildiğini iddia edenlerin halktan kopuk olduğunun bir işareti bile olabilir bu. Güzelin, iyinin, hakikatin gerektiği kadar temsil edilememesi, anlatılamaması, zaaflarımız ile perdelenmesi nedeni ile gönüllerin farklı yerlere kaymaları mümkündür. Veya İnsanların yaşayarak öğrenmelerine izin vermeli. Yaşayarak hep birlikte öğrenmeye gayret etmeli.

Adına demokrasi demediğimiz ancak demokrasinin en önemli etkenlerinden birisi olan şey özgür düşüncedir. İnsanların birbirlerine saygılı olması, kınanmaktan korkmaması, belirli kalıplar içine konulmaya çalışılmaması, tanımlanmaması, kendi realitelerini keşfetmesine müsaade edilmesi ile yeşerir, boy verir, meyveye durur demokrasi, yaşatabildiğimizce. Herkes saygıya layıktır, deriz, bir anlamda uygulamaya da çalışırız. Ancak belki kendimizi iyi hissetmek için belki de söyleyince hemencecik oluverecek aldanmışlığı ile anlama, anlatma, sabretme gayretine fazlaca odaklanamayabiliriz. Bildiğimizi kısadan kabul ettirmek isteriz. Farklı argümanlar bile kullanabiliriz bunu gerçeklemek için. Yanlış deriz, kaybedeceğiz, kaybediyoruz. Belki de haklıyızdır. Ama adını doğru koymalı. Saygı ise önceliğimiz, her fikre saygı göstermeli, her şeyi tartışabilmeli. Sadece bizim gibi düşünenlere yol verme, farklılıkları şeytanlaştırma saygı olamaz çünkü…

Demokrasinin nimetlerinden sadece fertleri bireyselleşebilmiş özgür toplumlar faydalanabilir. Aksi tiyatrodur. Hakim zihniyet ne olursa olsun oynanan sadece bir tiyatrodur. Oyuncular rollerinin hakkını veriyorlarsa eğer, yürekten oynuyorlar ise zevk ile seyredilir. Ancak kaçınılmaz son yaşanır.

Demokrasiyi istiyor muyuz veya nasıl bir demokrasi hayal ediyoruz, bilemiyorum. Çünkü demokratlar insanın önce insan mı yoksa başka bir şey mi olması gerektiğini tartışmazlar. İyiliğin, güzelliğin insanların hür düşünceleri ile kabullenmesi sonucu ortaya çıkacağına inanırlar. Böylece belki en güzele ulaşabilmeleri mümkün olamaz veya biraz aheste yürürler yollarını. Ama sürekli yürürler, anlamsız, sonuçsuz, gereksiz, faydasız tartışmalara takılıp kalmazlar. Diğerleri için öğrenmezler, yaşamazlar.

Aslında İslam da böyle bir şeydir bence. Müslüman kötüyü bilir ama kötü kimdir bilmenin anlamsız olduğunu da bilir. Kötülükle mücadele eder, kırmadan, dökmeden, kaybettirmeden, kazanarak, kazandırarak. Herhangi bir handikapımıza yol bulmaya çalışırız mesela. Bir Allah dostuna açarız düşüncelerimizi. Sanki dünyanın en değerli varlığı olduğumuzu hissettirir bize, Rahman’dan esintileri yudumlatır doyasıya…

Demokrasi konusunda kim ne ile kendisini motive eder, bilemem. Benim yol göstericim imanımdır. Farklı fikirleri duymak sonsuzluğu hissetirir bana. Veya sonsuzluğa eren için farklılık da ne ola ki…