Çözüm noktası

Yıllardır kızımın kendine hiç güveni olmadı. İlkokula başladığında kendini ifade edemez, çekinirdi. Başarısız olacağına inandığı için hiç bir zaman başarıyı yakalayamadı. 18 yaşına geldi, ehliyet sınavına birkaç defa girdi, başarılı olamadı. Kendine güvenini tamamen yitirdi. Meslek sahibi de olamadı. Biz anne-babalara özgüveni olan çocuklar yetiştirmemiz için neler tavsiye edersiniz ? Cevap: Özgüveni çoğu batılı sosyal

PANORAMA - NEWS 13 Mart 2022 BLOG

Yıllardır kızımın kendine hiç güveni olmadı. İlkokula başladığında kendini ifade edemez, çekinirdi. Başarısız olacağına inandığı için hiç bir zaman başarıyı yakalayamadı. 18 yaşına geldi, ehliyet sınavına birkaç defa girdi, başarılı olamadı. Kendine güvenini tamamen yitirdi. Meslek sahibi de olamadı. Biz anne-babalara özgüveni olan çocuklar yetiştirmemiz için neler tavsiye edersiniz ?

Cevap: Özgüveni çoğu batılı sosyal bilimci ‘Kişinin iradesiyle herşeyi başarabileceği’ şeklinde tanımlarken yaratıcının kudretinin varlığını ıskalarlar. Oysa ki özgüven kişinin kendisine yaratıcısı tarafından bahşedilmiş olan kabiliyetlerin farkına varıp, dayanak noktasının yaratıcısı olmasının bilincine varmasıdır. Ve O’ndan gelen güçle emin olma duygusudur. Özgüveni bencillikle ve ego eksenli bir “doğrultuda” yaşamak ile aynı kefeye koyanlar, güvenin aslını ve kaynağını göz ardı etmektedirler. Zira insanın dayanak noktası benlik değil, Hakk yani inanç olmalıdır ki narsist bir kişilik inşa edilmesin.

Ebeveynlerin pedagojik yaklaşımlarında  şu tutumlar önemlidir -:

 Anne- baba çocuğun sorumluluk alanına giren vazifeleri yapmamalı

Çocuğunuzun yapabilceği birşeyi asla onun yerine yapmayın. Onu destekleyip yardım edebilirsiniz, ancak onun yapabileceği bir işi onun yerine yapmayın.
Çocuğunuzun daha okul öncesi dönemde kendi odasını toplamasına imkan verin. İki yaşındaki çocuğunuz yemeğini  bırakın dökerek de olsa kendisi  yesin. İki buçuk yaşındaki çocuğunuzu saldalyenin üzerine çıkıp mutfağın ışığını yakması için fırsat verin ki tırmanma, uzanma ve ışığı yakmayı başarma gibi üç bilgi ve beceriden mahrum kalmasın. On yaşına gelmiş kızınız daha kahve yapmayı öğrenemediyse geç kalmışsınız demektir.

Çok yüksek beklentilerden vazgeçin

Bazı anne- babalar çocuklarının hatasız, mükemmel, düzenli ve eksiksiz olmasını isterler. Bu tür beklentiler çocuğu gerer ve ruh sağlığını bozar. Stres yüklü denetlemeler olduğu için başarıyı da düşürür. Çocuğu her haliyle kucaklamak özgüvenli yetiştirme adına önemlidir. Verdiğiniz hedefler ulaşılabilecek türde olmalı ki çocuğunuzun gayreti olsun. Henüz sekiz aylık  bir çocuğun hemen yanına oyuncak koyduğunuzda uzanır ve alır. Eğer uzakta ise alamayacağını düşündüğü için hiç bir gayrette bulunmaz.

Çocuklarımıza acizliği öğretmeyelim

Bir çok öğretmen ya da ebeveyn farkında olmadan çocuklara acizliği öğretmektedir. Yapamazsın, edemezsin, aptalsın, başarısızsın, “senden bir baltaya sap olmaz” gibi ifadelerle dolan bilinçaltı yapmamayı, edememeyi öğreniyor. Oysa ki çocuklara ümit aşılamak, iradesinin hakkını vererek çok şeyleri başarabileceğini öğretmek gerekir.

Ebeveyn tutarsız davranışlardan vazgeçmeli

Söyledikleriyle yaptıkları arasında çelişkileri olan ebeveynler çocuklarında özgüvensizliği tetiklerler. Yalan söylemek ayıptır deyip yalan söyleyen anne, televizyon zararlı deyip saatlerce filmlerin başından kalkmayan bir babanın, kitap oku deyip eline kitap almayan anne-babanın verebileceği çok bir şey yoktur çocuğuna…

Çocuklarınıza güvenmelisiniz

Kendisine güvenildiğini hisseden çocuk başarı yolunda emin adımlarla ilerleyecektir. Güveniyormuş gibi yapanlar çocuklarına birşey veremezler. İkinci Murat henüz on iki yaşında olan oğlu ikinci Mehmet’i Osmanlı devletinin başına geçirir ve devleti sen yöneteceksin, der. Haçlı orduları bunu fırsat bilip, büyük bir ordu hazırlarlar. İkinci Mehmet ve vezirler telaşa düşerler, durumu babasına bir elçi göndererek haber verirler.

Babası, “Padişah sensin, ordularının başına geç ve savaş” der.
İkinci Mehmet bunun üzerine diyor ki ”Ben zannediyordum ki babam benimle oyun oynuyor. Demek babam gerçekten bana güvenmiş ve koskoca Osmanlı devletinin yönetimini bana bırakmış.” İşte böyle bir güven ile karadan gemileri yürütmeyi hayal etme o kadar Mehmet içinden bir kişiyi Fatih yapıyor.

İltifatı kişiliğe değil davranışa yapın

“Sen; harikasın, aslansın, kaplansın , mükemmelsin” gibi ifadeler gerçeklikten uzak olduğu için çocukta doğru davranışı geliştirmez, kendini çok önemli zannedip hiçbir başarıya imza atamayan çocuklar yetiştirirsiniz. Buradaki ölçü şu olmalı; iltifat kişiliğe değil davranışa olmalı. Yani evladınız iyi bir şey yaptığında bunu mutlaka sözle ödüllendirin. Eskilerin ifadesi doğru. Marifet iltifata tabii.. Ve böylece çocukta doğru davranışlar pekişerek ilerler..

 Hüseyin Bozan – Sosyal Pedagog & Aile Terapisti