Büyük günah işleyenler affedilir mi? İçki içen, zina eden kimselerin namazları olur mu?
Cenab-ı Hak, bir âyet-i kerimede, “Şu kesin ki: Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında bunun altındaki diğer günahları affeder.” (Nisa sûresi, 4/116) buyurarak şirk dışındaki bütün günahların affedileceğini ifade eder. Konuyla alâkalı başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyrulur: “Onlar, Allah’la beraber başka bir ilâha yalvarmazlar. Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur. Kıyamette ve o büyük duruşma gününde onun cezası katmerli olur ve o azap ve zillet içinde ebedî kalır. Ancak şu var ki, dönüş yapıp iman edenler, güzel ve makbul işler işleyenler bundan müstesnadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını da sevaplara çevirir. Çünkü Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (Furkan sûresi, 25/68) Bu prensipler ışığında Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, Efendimiz’in de (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadisi şerifine dayanarak şirk üzerine ölmedikten sonra bir insanın ebedî Cehennem’de kalmayacağını ifade etmişlerdir.
Gerçi, günah işlemek, adım adım küfre yaklaşmak demektir. O vaziyette ölen bir insan –Allah korusun– bir kısım duyguları dumura uğramış olarak ahirete gidebilir. Cennet’e girse de böyle birinin Allah’ın nimetlerinden istifadesi azalır. Zira günah işleyen, tehlikeli ve kaygan bir yolda yürüyor demektir. Böyle bir insan her an kayıp düşebilir. O bakımdan zina etmeye ve içki içmeye devam etmek, insanın afv-ı ilâhiden istifade hissesini azaltır. Bu tür büyük günahları işleyen kimseler, mümkünse içkinin, hırsızlığın, zinanın ferdî ve içtimaî zararları anlatılmak suretiyle bu günahlardan tiksindirilmelidirler.
Böylesi insanların namaz ve niyazına gelince; insan içki içer, defterine günah yazılır. Namaz kılar, borcunu öder. Ancak bu, namazdan istifade etmesi gerektiği ölçüde olmaz. Zira günahlar kısmen namazın, zekâtın, orucun nurunu söndürür. Böyle biri vazifesini yapar ama kalbinin pervaz edip yükselmesine de mâni olur. Günahlar bir ağırlık gibi takılır da onu süreyyâdan serâya, semadan arza çekiverir. Öyleyse insanın yukarılara doğru mânen pervaz etmesi mutlaka günahları terk etmesine bağlıdır.
Cenab-ı Hak, büyük günahları işleyen kardeşlerimizi korusun ve muhafaza buyursun! Vacibu’l-Vücud ve Tekaddes Hazretleri, namaz kılan ve başını yere koyan bütün mü’minleri iman ve İslâm hakikatlerini kavramaya muvaffak kılsın!
* * *
Editör: EKREM ERDEM