Bu ürünlerin başında satıcı yok!

BERLİN- Sıcak bir yaz günüydü. Geniş, temiz, yeşil ve sakin bir sokakta kaldırımda yürüyordu. Bir evin önünden geçerken kartondan bir kutunun içinde üzerinde fiyatı yazılmış, yarım kilogramlık bal kavanozlarını gördü. Başında satış yapan birisi yoktu. Ama ücretin bırakılacağı yeri gösteren bir yazı da asılmıştı duvara. Üç buçuk milyondan fazla nüfusu olan bir şehirde, yoldan gelip

SİNAN CAN 11 Ağustos 2020 BLOG

BERLİN- Sıcak bir yaz günüydü. Geniş, temiz, yeşil ve sakin bir sokakta kaldırımda yürüyordu. Bir evin önünden geçerken kartondan bir kutunun içinde üzerinde fiyatı yazılmış, yarım kilogramlık bal kavanozlarını gördü. Başında satış yapan birisi yoktu. Ama ücretin bırakılacağı yeri gösteren bir yazı da asılmıştı duvara.

Üç buçuk milyondan fazla nüfusu olan bir şehirde, yoldan gelip geçenin seyrek olduğu bir sokakta, bir ürünü bu şekilde satışa sunabilmek yaşadığı topluma güvenebilmenin harika bir göstergesi idi.

Günümüzde değil bu kadar büyük bir şehirde, dünyanın pek çok yerinde küçücük bir köyde yaşayan insanlar bile bu güven duygusuna ne kadar muhtaç değil mi?

Yeryüzünün bir köşesinde bu güzellik halen yaşanabiliyorsa, başka yerlerde de yaşanabilir. Usulünce istenirse ve gayret edilirse niye yaşanmasın ki?

Bütün güzellikler geçmişte yaşandı ve bitti düşüncesini paramparça eden bir örnekti bu.

Güzellikler caziptir ve her insanın vicdanına hitap eder. Güzel örneklere şahit olmak veya haberdar olmak vicdanları harekete geçirir.

Böylece er ya da geç bir gün yeryüzü herkesin birlikte güvenle yaşadığı mutluluklar ülkesine dönüşür.