Bilen mi susar, bilmeyen mi konuşur?

Evimizde insana, aileye değer veren İslamiyetin kriterleri ile harmanlanmış, muhabbet, sevgi kokan muhteşem (!) kültürümüzün yansıması olarak, egemen kimdir, bellidir. Hasbelkader bu kaide bozulmuş ise, karşı taraf bu farklılığı kabullenmiştir. Çocuklarımız bizim eğitimimiz, sorumluluğumuz altındadır. Yap deriz yaparlar, otur deriz otururlar (!) Dostlarımız vardır bizim gibi düşünen, bize ihtiyacı olan, bizi seven, bizi dinleyen, söylemlerimizi

SEDAT İLHAN 19 Kasım 2019 BLOG

Evimizde insana, aileye değer veren İslamiyetin kriterleri ile harmanlanmış, muhabbet, sevgi kokan muhteşem (!) kültürümüzün yansıması olarak, egemen kimdir, bellidir. Hasbelkader bu kaide bozulmuş ise, karşı taraf bu farklılığı kabullenmiştir.

Çocuklarımız bizim eğitimimiz, sorumluluğumuz altındadır. Yap deriz yaparlar, otur deriz otururlar (!)
Dostlarımız vardır bizim gibi düşünen, bize ihtiyacı olan, bizi seven, bizi dinleyen, söylemlerimizi alkışlamaya hazır (!). Biz de onları alkışlarız tabii ki…
Ancak dünya, hatta bizim dünyamız, isteklerimiz, kabiliyetlerimiz konfor dairemizden çok büyüktür. Aslında konfor dairemiz içinde bile problemlerimizin olmaması mümkün değildir. Ve istediğimiz her şey o konfor dairesinin dışındadır, kendimiz bile. Hani deriz ya kendimiz olalım, kendimizi bilelim, bunu yapmanın yolu, konfor dairesini kaldırmaktan geçer…

Bir dostum var, ciddi tefekkür ile kendisini keşfetmeye çalışır. Kız kardeşlerinin gözü ile kendisini görmek istedi. Ve bir gün onları karşısına alarak sordu.

Beni nasıl bilirsiniz, size nasıl davranıyorum ?

Kardeşlerden birisi: Normal demiş, abimizsiniz, ilgileniyorsunuz, bizim mutluluğumuzu istersiniz.
Ama diğer kardeş açmış ağzını, yummuş gözünü: Bizi insandan saymıyorsun, demiş. Bize güvenmiyorsun, neyi sever, neyi sevmeyiz hiçbir anlamı yok senin için ve daha neler neler…

Dostum biraz şok olmakla birlikte kendisini toparladı ve kardeşlerimi kazandım dedi. Ve tabii ki kendisini de keşfetme yolunda da bir merhale aldı.
Kendi aile hayatımda buna benzer yaşadığım o kadar çok şey var ki. Ancak yazmak konusunda biraz tereddütlüyüm. Demektir ki hala bilememişim, tekrar yapmam diyemiyorum. Şu kadarını söyleyerek geçeyim. Sevdim ama BEN olmasını istedim. O kadar çok haklı olduğuma inanıyordum ki zerre kadar şüphe etmiyordum. Endişelerimde haklılık payı yok demek kolay değil, ama yol yöntem bu olmamalı.

Yaşadığımız her olay hem sonuçtur, hem de değişmek, öğrenmek, iyiliğe doğru kanat çırpıp uçmak için bir fırsattır. İstenmeyen durumları yaşamamak için konfor dairemizde hapsolmak yerine daha fazla insan ile iletişime geçebiliriz. Böylelikle kim ne ister, biz ne isteriz, neleri, nasıl elde edebiliriz, tefekkür etme, anlama şansımız olabilir.

Düşüncelerimizin söylemlerimize ve söylemlerimizin de melekelerimize dönüşmesi mümkündür. Düşüncelerimizin dengelenmesi adına, düşünce saflığına ulaşabilmek için deneyim önemli. Deneyim bilmemektir, bilmek , tüm şüphelerden kurtulmak, bildiklerimizi meleke haline getirebilmek için tekrar etmektir, hata etmektir, ders çıkarmaktır.

Yeterince deneyimlediğimizde, söylemlerimizin muhatabımızda çoğu zaman bizim anlatmak istediğimizden çok daha farklı algılanabildiğini görebiliriz. Tecrübe, kabiliyet, zaaf, öncelikler… bu farklılıkların en temel nedenleridir.
Muhatabımızın kabul edemediği, itiraz edemediği, özgürce kendisini ifade edemediği … iletişimlerde, söylenenlerin nasıl bir etki bıraktığını asla bilemeyebiliriz. Kesinlikle boşuna gitmez, ancak ne zaman ne şekilde karşımıza çıkacağı belli olamaz.

Mesela çocuğumuz için doktor olacak deriz, doktor da ederiz ama iyi bir evlat olmayabilir. Başarılı olmayarak, saygı göstermeyerek, kötülükler yaparak, kötülerle birlikte olarak bizi cezalandırabilir. Onun iyiliğini isteriz, onun adına kararlar alırız, hata yapmasını önlediğimizi sanırız. Farkında olmadan zombileştiririz onu, bir şey yapmak için bizden talimat bekler. Birey olamaz, tembelleşebilir, okumaz, çalışmaz, sorumluluk almaz… Bizim sanatımızdır o, gafilane sorarız neden?

Susmak, yerinde konuşmaktır, muhatabı özgür bırakmaktır. Sorumluluk almaktır. Hal dili ile anlatamadığımızı söylemenin anlamsızlığını bilmektir.
Bazen o kadar çok konuşuyoruz ki, hiçbir şey duymuyoruz diyesim gelir, BEN dahil.