Bazen sizi uyandıran, derin bir nefes alma ihtiyacıdır

Yansınmama elimi yine de uzatıyorum, parmaklarımız birbirine değiyor. Birden arkama dönüyorum sevinçle. Gözlerini kaçırdı, uzatmış ellerini bir dördüncüye. Yukarı baktım, gülmüyor, beklenti  içinde, kararsız ve yorgun. Birşeyler mırıldanıyor. Sağım kendinden emin, bir tebessüm yakalar gibiyim, şefkat dolu, belki de beni kucaklayacak. Sol tarafa bakmam gerek mi. Yüzünü ekşitmis, acı içerisin de besbelli. Parmağını çekmek istemiyor,

PANORAMA - NEWS 07 Mart 2017

Yansınmama elimi yine de uzatıyorum, parmaklarımız birbirine değiyor. Birden arkama dönüyorum sevinçle. Gözlerini kaçırdı, uzatmış ellerini bir dördüncüye. Yukarı baktım, gülmüyor, beklenti  içinde, kararsız ve yorgun. Birşeyler mırıldanıyor. Sağım kendinden emin, bir tebessüm yakalar gibiyim, şefkat dolu, belki de beni kucaklayacak.

Sol tarafa bakmam gerek mi. Yüzünü ekşitmis, acı içerisin de besbelli. Parmağını çekmek istemiyor, ne zaman çekmişse geriye, tekrar ileri uzandığında eski yerinde bulamamış dostunun parmak ucunu. Olduğum yerde dönüyorum, ümit, yeis, hüzün, tebessüm, sevinç ve acı içerisinde.

Hazırlık yapmalıyım. Her yeri iyice silmek lazım. Tozun zerresine tahammülü yok. Bembeyaz, tertemiz bezler, sildikçe silindiler. Neden yüzüne bakamıyorum. Daha iyi silmeliyim ama bez kalmadı. Dikkatli olmalıyım,vakit geldi.

Zilde bir parmak, dostum her zaman ki saatin de kapıda, elinde perdeler. Buyur ediyorum. Yine gözü kapalı. Yansımalar birer birer kayboluyor, her yer perde oldu. Bu kadar farklı deseni her defasın da nasıl bulur merak ederim. Ben, o ve yansımada iki biz kaldık.

Ellerini açtı. Hadi dedi, çırpmaya başlayalım. Bugün de taze, bıktırmayan bir oyun bulmuştu. Bırakmak istemiyordu. Elimi uzattım, bütün parmak uçlarımız birbirine değdi.  40 parmak uçlu bir oyundu. küçük bir tebessüm yakaladım, her zaman olmazdı, hüzünle karşılık verdim.

Hissetmeyen parmaklarım var dedi. Seninkileri ödünç ver, perdenin birini araladım. Ne kadar istersen al. Yüzü buruştu, onlardan bende çok var, dedi. Terk edemedin bir türlü, terk edemedin.

Perdeleri aldı, kapı çarptı ve gitti. Tekrar gelecekti, biliyorum. Her zaman gelir. Ellerimi su dolu kaba daldırıyorum. İki parmağım eksildi. Yansımama baktım. Parmaklarım tamam. Ben de suya giriyorum, dalmışım. Zilde parmak uçları. Sudan çıktım, kapıyı açtım, nerdesin dedi. Terk ettim.

Bu gelişin de elinde perde yoktu. Ellerini uzattı. Hadi oynayalım. Ama elim yok ki. Sen el olmuşsun, dokun parmak uçlarıma ve her yer ses oldu.

Ömrün sonu sessizce terketmekmis odayı. Bırakanların ayak sesleri kendi aynaların da yankılanmakta. Mekan dar, karanlık, yansımasız. Sese ne kadar ihtiyacım var.

Zil yok ama adım izlerinden tanıdım. Dost geliyor. Karanlık adım adım geri çekilirken, o içimi ısıtmakta. Nihayet seslendi ve söyle dedi:  bundan sonrasında seni hiç yalnız bırakmayan rıza hediyesiyim ben.