Ayrılık

Bir zamanlar Anadolu’da uzun günler yaşardı. Bir zamanlar kapıların önünden şirin dereler akardı. Çocuktuk, paçaları sıvar, derelerde renkli taş avlamaca oynardık. “Menekşe buldum derede, sordum evleri nerede?” türküsünü ilk kez dere boyunda babaannesinden dinlemiş çocuklardık. Yamacına köy yuva yapmış tepeye kaçar her gün, hiç üşenmeden her gün, zambak arardık açmış mı diye. Ne tatlı olurdu

NAİLE NEDRET 27 Mayıs 2017

Bir zamanlar Anadolu’da uzun günler yaşardı. Bir zamanlar kapıların önünden şirin dereler akardı. Çocuktuk, paçaları sıvar, derelerde renkli taş avlamaca oynardık.

“Menekşe buldum derede, sordum evleri nerede?” türküsünü ilk kez dere boyunda babaannesinden dinlemiş çocuklardık.

Yamacına köy yuva yapmış tepeye kaçar her gün, hiç üşenmeden her gün, zambak arardık açmış mı diye. Ne tatlı olurdu bademler.

Çiçekken gölgesi, yeşilken çağlası, kabuğunu kırması ne hoş olurdu. Papatyalar serilirdi ayaklarımızın altına, biz itibar etmezdik. Saflık ve temizlik sembolü değildi o zamanlar papatya. Bir zamanlar zaten her şey saf ve temizdi.

Yaz gelince yaylaya göçen komşu, portakal bahçesini bize emanet ederdi de, biz köyde muhtar edasıyla değnekle dolaşırdık bütün yaz. Yetişkincilik oynardık, yüzlerimizde ağır ifadeler.

Yetişkin olunurmuş da, yine de yetişilemezmiş yüksek dalın en ucundaki zerdaliye, bilemezdik bir zamanlar.

Susam tarlasından çıkar, domates serasına dalardık. Elimizde tuzlukla limon bahçesi arardık. Akşama yorgun argın, bulgur aşına konardık. Anneden salıncak, babadan oyuncak, babaanneden yorgan yaparak geceleri uykuya dalardık.

Biz böyle hay huy ile uzun günlerin belini kırarken, ne zaman geçti bu zaman? Bu da olurmuş, büyürmüş insan. Yola koyulurmuş sonra, yollar uzar da uzarmış. Öyle uzarmış ki, memleket çok uzakta kalırmış. Öyle uzak ki,  o bizim zambaklı tepe bile görünmez olurmuş.

Bazen diyorum, şu bulutlar bir dağılsa, ufka doğru gözlerimi kıssam da baksam. Annemin bağrına sokulsam, sonra kaçıp tepenin yamacında babaannemin mezar taşına dokunsam.

Desem, “Olmadı bu hikâye, sonunu beğenmedim. Babaanne, gel baştan başlayalım. Yine derelerde menekşe arayalım. Şu ayrı gayrlılığı köyümüze sokmayalım.”